Baylar, bir süredir Ulukışla’da satın aldığınız altın madenini işletmek için adamlarınızla topraklarımıza girmek istiyorsunuz. Köylerimizin sulama göletinin bulunduğu alanla birlikte şimdide meralarımız ve ormanlarımızı satın almak için günlerdir adamlarınız köylerimizde türlü fesatlar çeviriyor. Biliyorsunuz ki, bu coğrafya İpek Yolu üzerindedir; derin ve sarp vadilerle örülüdür. Binlerce insan uygarlığı gelip geçmiş ve milyonlarca canlı yaşamıştır. Köylerimizde insanlarımız kışın sert ve soğuk geçtiğini bilir, soğuğa karşı nasıl direnmesi gerektiğini de. Kurdunu, kuşunu tanırız bu coğrafyanın, uçan kuşun kanat çırpışından anlarız dostu düşmanı.
Aylar önce sizlere “köylerimize gelmeyin” dedik. Israr ettiniz. “Hayır, bu madeni işleteceğiz” dediniz. Sularımıza göz diktiniz. Şirketinizin yaptırdığı analizlerde yüzde on beş arsenikli çıktı bile suyumuz. Köylülerimiz tedirgin. Bolkar Derelerine akan karın içine kir bulaşmaya başladı. Derenin suyunu satın alan Hayat ve Tekir Su sessiz. Onların gidecek yeri vardır. Ama bizlerin gidecek yeri yok. Atalarımız bu köylerde öldü. Bu köylerde kiraz topladı, ata bindi, çift sürdü. Bu topraklardan sevdi, evlendi, çocuk yaptı, everdi. Ceviz ağaçlarını bu sularla suladı. Almak istediğiniz sadece suyumuz değil. Geçmişimizi ve atalarımızın ruhlarını da istiyorsunuz. Kemiklerimiz sizlerin kepçelerinin ucunda rahmet ve merhamet dilenmeyecek bunu bilin.
Köylerimize günlerdir jandarma eşliğinde gönderdiğiniz görevliler, köylerimizin geleceğini satın almak için topraklarımızı ölçmek istiyor. Amaçları 400 dönüm daha toprak satın almak. Eşeklerin geçtiği yoldan geçerek gelmenize gerek yok Baylar. Doğrudan çıkın köylerimize gelin. Adamlarınızı göndermeyin. Düşmanımızı yakından tanımak istiyoruz. Size söyleyecek sözümüz var. Tabi varsa cesaretiniz gelin.
Baylar, size toprak satacak analar daha çocuklarını doğurmadı. Böyle bir çocuk da bu coğrafyada barınamaz. Adamınız olan Sadettin Sakatoğlu adlı Maden mühendisleri Odası Adana Şube başkanı topraklarımızı birbirine katıyor. Kendisini önce size, sonra yargıya şikâyet ediyoruz. Köylerimizi satın almaya teşebbüs ederek, halkın değerlerini satın almak istiyorsunuz. Bu coğrafyada yaşanacak tüm olumsuz gelişmelerden adamlarınız ve sizler sorumlu olacaksınız. Bu hafta yeniden ölçüme gelecekler. Geçen hafta biliyorsunuz yine gelmiştiniz. Köylülerimizi dövmeye kalktınız. Ama sokmadık sizleri. Jandarma eşliğinde yine geleceksiniz, daha kalabalık geleceksiniz. Haydi deneyin. Kaybedecek çok şeyiniz var.
Oysaki biz misafirperver bir ilçeyiz. Dostlarımızı severiz. Ama düşmanlık yapanların başına ipek yolunda ne geleceğini dosta düşmanda gösteririz. Bu toprakları satın alamayacakları nı bilirler. Bilirler ki bir halkın bedduasını almak, vergi borçlarınızdan daha ağır veballer yükler. Vicdan sahipleri bedduanın ne olduğunu bilir. Biz biliyoruz ki, ipek yolunun bu yakasından haramiler geçmek istiyor. Her yeri talan etmek, dağlamak, hayvanlarımızı, topraklarımızı ve insanlığımızı yok etmek istiyor. Bu hafta yine geleceksiniz. Uyarıyoruz. Gelmeyin. Haramiler tankla, topla, tüfekle gelecekse eğer, bizler kiraz ile, elma ile, su ile ,toprak ile direneceğiz. Biliyoruz siz yapmazsanız başkası yapmak isteyecek bu işi. Pazarlığınız büyük. Altını topraktan çıkartıp, tüm yaşamlarımızı yok edecek gücünüz olduğunu düşünüyorsunuz. Medyanız var. Patronlarınız, bürokratlarınız, topunuz, tüfeğiniz. Bize savaş ilan ettiniz, ama siz kaybedeceksiniz. Bu sefer uçan halılar da yapsanız, vergi borçlarınızı da ödeseniz, ellerimiz iki yakanızda olacak. Cehennem ateşiniz, ekmeğimizin sıcağından besleniyor. Siz ya bizim cennetimizden ellerinizi çekersiniz ya da ellerimizde cehenneminizin ateşini körüklersiniz.