5 Aralık 2009 Cumartesi

Kopenhag Yolunda Türkiye Nerede?

7-18 Aralık 2009 tarihlerinde 192 ülkeden 15 bin delege, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMDİÇS) 15. Taraflar Konferansı’nda bir araya geliyor. Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenecek zirvede küresel seragazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyumda finansal ve teknolojik yardım konularında bağlayıcı bir anlaşmaya varılması için müzakereler yürütülecek. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında kimin hangi sorumlulukları alacağı sorusu tartışmalara damgasını vuracak

Kopenhag müzakereleri yaklaşırken Eylül 2009’da yayınlanan “Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi”nde Türkiye’nin” iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına yönelik küresel çabalara kendi özel koşulları ve imkânları çerçevesinde katkıda bulunacağı” vurgulanmıştı. Özel koşullar arasında “Türkiye’nin kişi başı GSYİH bazında, Kyoto Protokolü kapsamında sayısal sera gazı azaltım hedefleri bulunan Ek–1 Ülkelerinin tamamı, ekonomileri hızla gelişmekte olan Ek–1 Dışı Ülkelerin birçoğu ile mukayese edildiğinde, görece olarak daha düşük bir refah düzeyine sahip olması ve sanayileşme seviyesi olarak henüz diğer OECD ve BMİDÇS EK-I ülkeleri ile karşılaştırılabilir seviyede olmaması” gösteriliyordu. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye’nin 2012 sonrası alacağı yükümlülük üzerine "2020 yılı sera gazı emisyon miktarından yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, nükleer santrallerin kurulması ve demiryolu taşımacılığına geçilmesi gibi sebeplerle yüzde 11 oranında artıştan azaltım yapılabileceğini ifade ettik" açıklamasını yaptı.

İklim Değişikliği Sekreteryası’nın yayınladığı, Ek 1 ülkelerinin Emisyon Envanterleri Sentez Raporu'na göre Türkiye’nin 2006 yılında yaklaşık 332 milyon ton olan seragazı emisyonları, 2007 yılında 372 milyona ulaşmış durumda. 1990-2007 yılları arası gerçekleşen yüzde 136’lık artış, Türkiye’yi Ek 1 ülkelerinin içinde emisyonlarını en çok arttıran ülke haline getiriyor. Türkiye’yi yüzde 82 ile İspanya ve yüzde 55 ile Avusturya izliyor. Şekil 1’de görüleceği üzere Türkiye’nin seragazı emisyonları 80’li yılların ortalarından itibaren hızla atmaya başlamış ve ekonomik krizlerin hissedildiği 1988, 1994,1999 ve 2001 yılları dışında devamlı artmış.
Barış Gençer Baykan ve Hande Paker tarafından Bahçeşehir Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi ( betam) bünyesinde yayınlanan bu araştırma notunun tamamına ulaşmak için TIKLAYINIZ

Haftanın Yeşil Gündemi

Seferihisar artık Yavaş Şehir

Seferihisar ilçesi, Türkiye'nin ilk Cittaslow'u (sakin şehir) oldu. İtalya'da toplanan Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısına giden ve başvuru dosyasını sunan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, ilçenin Cittaslow başvurusunun kabul edildiğini ifade etti. İtalyanca Citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan Cittaslow, ''yavaş şehir'' anlamına geliyor. 1986 yılında Amerikan tarzı hızlı yiyecek (fast food) zincirine karşı çıkılarak, İtalya'nın Barolo kentinde ''Yavaş Yiyecek Birliği'' oluşturuldu. 1989'da Paris'te uluslararası boyut alan birliğin, bugün 100'den fazla ülke temsilcisinden oluşan 80 bin üyesi bulunuyor. Yavaş Yiyecek kavramından esinlenen ''Yavaş Şehir Hareketi''nin temeliyse 1999 yılında İtalya'nın Chianti bölgesindeki Greve kentinde, 30 kadar Yavaş Yiyecek kentinin katılımıyla atıldı .



Ride Istanbul

Bisiklet kullananlar, sıradan insanların tehlikeli boyuttaki iklim değişikliğine karşı harekete geçme güçlerini ve isteklerini göstererek, gezegenimizin bir çok yerinde otoyolları ve sokakları dolduracaklar. Ağustos 2008’den beri Brisbone Avustralya’dan Kopenhag Danimarka’ya 1.5 yıldır bisikletiyle giden Kim Nguyen tarafından yapılan “Ride Planet Earth Project” in (Dünya Gezegeni Gezi Projesi) bir ayağı olan Ride İstanbul 6 Aralık 2009 Pazar günü gerçekleştirilecek. Eylemin 3 amacı var: (1) Hemen harekete geçme ihtiyacını vurgulayarak, dünya genelinde, savunmasız ve zayıf topluluklara, iklim değişikliğinin mevcut ve gelecekteki etkileri konusunda farkındalığı arttırmak. (2) Sıradan insanların tehlikeli boyuttaki iklim değişikliğine karşı harekete geçme güçlerini ve isteklerini göstermek. (3) COP15 e ( Birleşmiş Milletler Kopenhag İklim Değişikliği Konferansı 2009) katılan hükümetlere, sera gazı salımını güvenli düzeylere indirmeleri, konular üzerinde anlaşmaları ve hemen harekete geçmeleri için baskı yapmak. Gezegenimizin bize yardımımıza, bizim de harekete geçmeye ihtiyacımız var. Konuşmak için vakit yok. Eyleme sen de katıl. Bisiklet değişimini başlat, iklim değişimini durdur. Saat 14’te Sultanahmet Meydanı’nda başlayacak etkinlik, 16:30’da Ortaköy’de sona erecek.

28 Kasım 2009 Cumartesi

Haftanın Yeşil Gündemi

GDO Sempozyumu

Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) son haftalarda eoturan GDO konusunda bir sempozyum düzenliyor. “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Yönetmeliğinin Değerlendirilmesi” başlıklı sempozyum 4 Aralık 2009 Cuma günü 10:00-17:00 saatleri arasında Şişli Etfal Hastanesi Büyük Salonu’nda gerçekleştirilecek. İlk oturumda “Tarımsal Üretim Teknolojileri ve İnsan Sağlığına Katkısı” ikinci oturumda ise “Genetiği Değiştirilmiş Bitkilerin İnsan Hayvan ve Çevre Sağlığına Etkileri” masaya yatırılacak.
Gezegenimiz alarm veriyor
Küresel Eylem Grubu (KEG), gezegenin geleceğinin konuşulacağı ve yeni bir iklim anlaşmasının şekilleneceği Kopenhag İklim Zirvesi’ne katılacak ülkelerin liderlerine ve Türkiye hükümetine “Gezegenimiz alarm veriyor- Küresel Isınmayı Durdurun” diyecek. 12 Aralık 2009 saat 17’de İstanbul'da Taksim Tünel Meydanı'nda düzenlenecek etkinlikte dile getirilecek taleplerden bazıları şunlar: Atmosferdeki karbondioksit oranını 350 ppm’e indirmeyi hedefleyen uluslararası bir sözleşmeyi imzalayın. Karbon ticaretine izin vermeyin. Küresel ısınmanın durdurulması için teknolojiyi, mali kaynakları ve temiz enerji kaynaklarını pazarlık konusu yapmadan ülkelerarası kullanıma açın. Türkiye Hükümeti’ne ise 2020’ye kadar kişi başı emisyon seviyesini en fazla 6,5 tonda sabit tutma hedefini benimsemesi, yenilenebilir enerji için gerekli yasal ve idari düzenlemelerin yapılması, kömürlü termik santrallerin yapımından vazgeçmesi, Fosil yakıtlara dayalı enerji politikalarını değiştirmesi yönünde çağrı yapılacak.
Tohum Sever’in El Kitabı
Buğday Derneği, 2007-2008 yılları arasında GEF Küçük Destek Programı desteği ile yürüttüğü “Türkiye’de Tarımsal Biyolojik Çeşitliliğin Korunması için Tohum ağının Kurulması” başlıklı projesinin son ürünü olan Tohum Sever’in El Kitabı’nı yayımladı. Yerel tohumların ve köylü çeşitlerin ekolojik, ekonomik, kültürel ve etik önemleri hakkında genel bilgiler; korunmaları için uğraş veren kurum, kişi ve kuruluşlar, ilgili mevzuat ve yapılmış örnek çalışmalar hakkında bilgiler veren rehber yürütülen proje kapsamında derlenen bilgileri kitapçık formatında sunuyor

21 Kasım 2009 Cumartesi

İklim Değişikliği ve Medyanın Rolü


Bölgesel Çevre Merkezi - REC Türkiye, 20 Kasım 2009 günü İstanbul'da Kopenhag Öncesi İklim Değişikliği ve Medyanın Rolü başlıklı bir etkinlik düzenledi. Açılışı yapan REC Türkiye direktörü Sibel Sezer Eralp, kısaca REC'in faaliyetlerinden bahsettikten sonra düzenledikleri bu etkinlikte iklim değişikliği konusunda medyanın rolü, Avrupa ve İngiltere örneklerinden neler öğrenilebileceği, bilim-politika-medya üçgeninde işbirliğinin nasıl geliştirilebileceği ve çevre muhabirlerinin nasıl desteklenebileceği üzerinde durmak istediklerini belirtti. İlk bölümün moderatörü HaberTürk televizyonundan editör/sunucu Ahu Özyurt, gazete ve tvlerin son dönemde çevreye olan ilgilerinin arttığını söylerken önümüzdeki 10 yılın uzman muhabirlerinin çevre konularından çıkacağını ileri sürdü. Özyurt'tan sonra söz alan İngiliz The Guardian gazetesi Baş Editörü ve Sürdürülebilirlik Bölüm Direktörü Jo Confino, dünyanın tehlikede olduğunu bilecek kadar bilgiye sahip olduğumuzu ama sorunların katlanarak büyüdüğünü belirterek konuşmasına başladı. Çözümün tek bir yerde olmadığını, küresel karar alıcılardan ulusal hükümetlere, iş dünyasından topluluklara ve bireylere bir çok çözüm noktası olduğunu söyledi. Medyanın rolünün insanların sorunlarını anlamasında yardımcı olması konusunda çok önemli olduğunu ve medyanın bilimsel konuları insanların anlayabileceği şekilde vermesi gerektiğini anlattı. Bilim dünyasında iklim değişikliği konusunda bir konsensüs varken büyük petrol şirketleri tarafından desteklenen iklim değişikliği inkarcılarına medyanın hala söz vermesinin bir sorumsuzluk örneği olduğuna dikkat çeken Confino, medyanın bir rolünün de iş dünyasının davranışlarını sorgulamak olması gerektiğini savundu. Ardından söz alan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Celal Toprak, iki yıldır yüze yakın çevre STK'sı, ilgili kurum, basın kuruluşları ile birlikte düzenledikleri Küresel Isınma Kurultayları'ndan bahsetti. Medya ve sivil toplum örgütleriyle yurttaşları bilgilendirmeye yönelik yılda bir kez tüm gün süren bir etkin düzenlediklerini, Çevre ve Enerji Bakanları'ının katılımcı olduğu panellerde 2007 yılında yazılı basına 2008 yılında ise televizyon yöneticilerine söz verdiklerini anlatan Toprak, çevre konularında basın çalışanları arasında bir farkındalık yaratmayı hedeflediklerini belirtti. Etkinliğin tartışma bölümünün moderatörü REC kıdemli danışmanı Nafiz Güder, bütünleşik bir yaklaşım getirilmesinin, çevre haberleri ile diğer haberlerin çelişmesinin önündeki engellerin nasıl aşılabileceği üzerinde durmak gerektiğini, bu konuda medyanın ve REC'in ne yapması gerektiği noktasında önerilere açık olduklarını söyledi. Söz alan çeşitli ulusal basın kuruluşlarında çalışan çevre muhabirleri ortak sorunlarından bahsettiler. Medya kuruluşlarının yatırımları, şirketlerle ilişkileri, hükümetlerle yakınlıkları,reklamverenlerle ilişkileri, çevre ve ekonomi sayfalarının çeliştiği noktalar,reklam ve pr baskısı,veri eksikliği, yeşil badanalama (greenwashing) başlıca sorunlar arasında sayıldı. Çevre muhabirlerinin birlikte hareket edebilmesi, haber atlatma yerine haber paylaşabilmeleri, çevre haberlerinin veriliş şekilleri üzerine düşünülmesi, çevre haberlerinin gazetelere ve tvlere girmesinde ısrarın devam etmesi ilk etapta önerilen çözüm yollarıydı.

Haftanın Yeşil Gündemi

İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği’nin Kentsel Yaşam Çalışma Grubu, 21 Kasım 2009 Cumartesi günü GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ve Sağlıklı Beslenme başlığıyla bir söyleşi düzenliyor. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Kenan Demirkol’un konuşmacı olarak katılacağı söyleşi Derneğin lokalinde saat 14:00’da başlayacak. Adres: Gazeteciler Sitesi, Haberler Sok. No:9 Esentepe Şişli/İstanbul. Telefon: 0 212 274 68 60 www.istodtumd.org
2004 yılında kuş gözlemcilerinin kullanımına açılan ve kuş gözlem kayıtları için veritabanı olarak kullanılan http://www.kusbank.org/ internet sitesindeki kayıt sayısı 250 bini aştı. Kuş gözlemcileri, 2009 yılında yaptıkları 1882 kuş gözlemindeki 368 farklı kuş türünden 26.582 kuş kaydını Kuşbanka girdi. Türkiye’nin dört bir yanındaki kuş gözlemcilerinin Kuşbank'a girdiği gözlem kayıtları, doğa koruma çalışmalarında kullanılıyor. Kuşbank’a düzenli girilen gözlem kayıtları sayesinde doğal alanlardaki değişimler, kuşlar aracılığıyla izleniyor. Bu şekilde alanların yakın gelecekteki durumları önceden tespit ediliyor. Kuşbank, kullanıcılarının vatandaş bilimi yapmasına olanak sağlıyor. Kuş gözlemcilerinin Kuşbank’a girdiği gözlem kayıtları, kuş gözlem toplulukları ve Doğa Derneği’nin hazırladığı raporlarla bilimin ve doğa koruma çalışmalarının hizmetine sunuluyor. Bu raporlar ve kuş gözlem kayıtları doğa koruma yönünde çeşitli dava ve çevre etki değerlendirme (ÇED) süreçlerinde bilimsel veri olarak kullanılıyor. www.dogadernegi.org

Türkiye Yeşiller Partisi, GDO’lara karşı imza kampanyası başlattı. Gezegenin geleceğini ve gıda güvenliğini önemseyenlere yapılan çağrıda, hem genetiği değiştirilmiş organizmalara, hem de laboratuarda genetiğiyle oynanmış tüm tohumlara karşı çıkılması gerektiği belirtiliyor ve Ekim sonunda Tarım Bakanlığı tarafından yayınlanan GDO Yönetmeliği’nin kaldırılmasını ve GDO’nun ülkeye girişinin yasaklanmasını isteniyor. www.yesilgazete.org

20 Kasım 2009 Cuma

İklim Değişikliği gençliğin elinde

21 - 23 Kasım 2009 tarihlerinde ODTÜ’de düzenlencek üç günlük Uluslararası İklim Değişikliği Eğitimi Çalıştayı’na katılan genç iklim savunucuları, iklim değişikliğinin günlük hayatımızdaki yeri ve pratik çözüm önerileri üretmek için biraraya geliyor.

ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi, UTES Derneği ve British Council’in birlikte organize ettiği Uluslararası İklim Değişikliği Eğitimi Çalıştayı, 21-23 Kasım 2009 tarihlerinde ODTÜ Kültür Kongre Merkezi, C Salonu’nda yapılacak. British Council İklim Değişikliği projesinin bir parçası olan bu çalıştay, ilk kez uluslararası katılımla Ankara’da düzenleniyor. Türkiye dahil 9 ülkeden katılan 18 – 35 yaş arasındaki İklim Savunucuları, çalıştay süresince iklim değişimi konusunda hayata geçirilebilecek uygulanabilir fikirleri tespit edecek ve bu fikirlerin kitlelere iletilmesi için etkili yöntemler üzerine tartışacak.

0900’da başlayacak olan açılış konuşmalarını British Council Ankara ofisinden Türkiye Operasyonları Direktörü Jeff Streeter, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektör Danışmanı Doç. Dr. İrem Dikmen Toker ve UTES Derneği Direktörü Kumru Adanalı yapacaklar. Açılış konuşmaları ardından ODTÜ Eğitim Fakültesi’nden Doç. Dr. Özgül Tüzün Yılmaz’ın Bilimin Doğası ve 7 Unsuru ve ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Doç.Dr.Meryem Beklioglu’nun Sürdürelebilir bir yaşam için neye ihtiyacımız var ve bu ihtiyaçlarımızın İklim değişikliğine etkileri nelerdir? başlıklı sunumlarıyla devam edecek. Çalıştayın ikinci gününde Global Action Plan, Araştırma ve Geliştime Dairesi Başkanı Chris Large’in önderliğinde “Eğitim ve öğretim yoluyla davranışlarımızda küçük değişikliklerle küresel ısınmayla mücadele” çalıştay oturumları gerçekleştirilecek.

Basın mensupları, bilim projelerimiz ve çalıştay hakkında bilgiyi aşağıdaki iletişim adresi bulunan British Council çalışanı ve web sayfamızdan elde edebilirler.

Detaylı basın bülteni, çalıştay görseli, katılımcı ve çalıştayı organize edenlerin açıklamaları için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz
www.britishcouncil.org.tr/aboutus/press/turkish/bb_view.asp?id=107


Esra Saruhan
Bilim Projeleri Koordinatörü
esra.saruhan@britishcouncil.org.tr
(312) 455 3600

14 Kasım 2009 Cumartesi

Haftanın Yeşil Gündemi

Bu yıl Ekoloji Kolektifi, Çankaya Belediyesi ve Ankara Barosu tarafından ortaklaşa düzenlenen Sinekoloji Film Festivali’nin teması toplumsal mücadeleler olarak belirlendi. 12-18 Kasım 2009 tarihleri arasında Ankara'da gerçekleştirilecek olan festival kapsamında toplumsal mücadelelere, iklimi kurtarmak için yürütülen çabalara odaklanılıyor. Dünya’nın iklim pazarı haline gelmesi karşısında dipten gelenlerin sesini işiten festival “Su ve Yaşam Hakkı” konulu film yarışması sonucunda üretilen 24 ve toplamda 33 film, aynı temalı Homur Dergisi karikatür sergisi, Derya Ülker’in “Komün ve Su” resim sergisi, “İklim Değişikliği Rejimi ve Türkiye’nin Yeri” paneliyle dipten gelen dalgaya ses veriyor. 7 gün sürecek festivalde etkinlikler herkese açık ve ücretsiz. www.sinekoloji.org

TEMA Vakfı, Erozyonla Mücadele Haftası 2009 yılı etkinliklerini 16-22 Kasım 2009 tarihleri arasında “Toprak ana” teması ile gerçekleştirilecek. Hafta süresince Kütahya, Ankara, İstanbul, Gaziantep, İzmir, Isparta illeri başta olmak üzere Türkiye genelinde Toprağa Saygı Yürüyüşleri, Konferanslar, Paneller vb etkinlikler düzenlenerek, toprağın hayatta kalmamız için ne kadar önemli bir doğal varlık olduğunun altı çizilecek, erozyon ve çölleşme ile mücadelenin önemine vurgu yapılacak. www.tema.org.tr
Kopenhag'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'ne 22 gün kala, İklim için Gençlik Girişimi, bugün Ankara'da 2. İklim Enstitüsü'nü düzenliyor. İklim değişikliği nedir? 350-450-550 ne demek? Kopenhag öncesi Barselona toplantısında neler oldu? Görsel aktivizm nasıl yapılır? gibi soruların yanıtlarının aranacağı etkinlikte hem küresel iklim değişikliği ile ilgili hiç bilgisi olmayanlar bilgilendirilirken hem de çözüm için talepler ortaya konacak. Program için: www.iklimicingenclik.com

Yerel Tohumlarınıza Sahip Çıkın


Tarım Bakanlığı'nın yayınladığı GDO yönetmeliği ortalığı gerçekten karıştırdı. Kamuyou endişelenmekte haklı çünkü yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Kendini güçsüz duymakta haklı çünkü ne tüketeceğini bilmek, tercih yapabilmek istiyor. GDO konusu o kadar geniş ve karmaşık bir konu ki nereye elinizi atsanız derinleşmek zorundasınız. İşin iyi tarafı, tartışmalar unuttuklarımızı bize hatırlatıyor, yeni bilgiler öğretiyor. Şehirde doğup büyümüş ve tarımsal süreçler ile ilişkisi olmamış bir olarak tohumun önemini yeni yeni kavrıyorum. Hele tohuma sahip olma mücadelesinin ne denli yıkıcı olabileceği düşünülürse. GDO'lara karşı yürütülen çalışmalara tohum cephesinden bir destek de Sinek Sekiz'den geldi. "Yerel Tohumlarınıza Sahip Çıkın" adı altında başlattıkları kampanyada, web sitelerinde hazırladıkları tohum paketlerini bilgisiyarınıza indirip çıktı almanızı ve tükettiğiniz doğal besinlerin tohumlarını saklamanızı öneriyorlar. Aşağıdaki bağlantıdan kampanyalarına ulaşabilir, tohum paketi yapmakta ilk adımınızı atabilirsiniz. GDO'lara inat yerel tohumlarımızı koruyalım ve onları toprakla buluşturalım.
http://sineksekiz.wordpress.com/2009/11/04/yerel-tohumlariniza-sahip-cikin/

7 Kasım 2009 Cumartesi

Haftanın Yeşil Gündemi

Tarım ve Su Politikaları

Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi Öğrenci Forumu tarafından 18 Kasım 2009 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek olan “Türkiye'de Tarım ve Su Politikaları” konferansında ,Türkiye’de tarımsal alanda yaşanan dönüşüm ve günümüzde büyük önem arz eden su sorunu ve politikaları tartışılacak . “Tarımsal Dönüşüm” ve “Suyun Özelleştirilmesi” olmak üzere iki ayrı oturumdan oluşacak olan konferansta konusunda uzman akademisyenler, siyasetçiler, iş adamları ve katılımcılar bir araya gelecekler.

Kasım ayı Mahsul’ü

Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu’nun aylık bülteni Mahsül’ün Kasım sayısı yayınlandı. Bu mahsulde şu başlıklar var: Hükümet Kabusu Rüya diye Pazarlıyor: GDO’lara İzin veren Yönetmelik Yayınlandı.Genetiği Değiştirilmiş Gıdaya Karşı Çıkmak için On Sebep. GDO’ya Hayır Platformu: GDO’lar Bebeklere Yasak, Anne Babaya Serbest. Makale: Kriz Gıda Sorununu Derinleştiriyor.


Bez torbaya geçiş
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Şişli Belediyesi işbirliğiyle kurulan Şişli %100 Ekolojik Pazar bir ilke daha imza atıyor. 7 Kasım’da “İTÜ Hayatı Poşetleme!” grubuyla birlikte, artık kumaşlardan, kullanılmayan tişörtlerden bez torba dikme atölyesi yapılacak. Geçiş sürecinde pazarda kese kağıdı da bulundurulacak ancak Buğday Derneği yapacağı atölyeler ve bilgilendirme çalışmalarıyla pazar müdavimlerinin tekrar tekrar kullanabileceği bez torbaya geçmelerini amaçlıyor

6 Kasım 2009 Cuma

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...