“İki Cihan Aresinde”, tarihçi Cemal Kafadar’ın
Metis yayınlarından çıkan son kitabının başlığı. Kitapta Kafadar, Osmanlı
İmparatorluğu’nun İslam ve Bizans coğrafyaları arasında sadece fiziksel değil,
siyasi ve kültürel olarak da iki dünya arasında nasıl geliştiğini inceliyor. Bu
başlığı Türkiye Yeşil Siyaseti için kullanmamın nedeni, bu harekete dair siyasi
ve sosyal analizlerin büyük oranda Batı’nın /Gelişmiş ülkelerin yeşil siyaset
geleneğine referansla yapıldığını, Doğu’nun/Gelişmekte olan ülkelerin nedense bu
analizlerde yok sayıldığını düşünmem.
Batı’nın referans alınmasının başlıca
nedeni yeşil siyasetin orada ortaya çıkması, gelişmesi ve derinleşmesidir. Ayrıca
Türkiye’de yeşil partilerin de yüzü daima Batı’ya dönük olmuştur. 1980 sonrası
dönemde Avrupa yeşillerinin yerel, bölgesel, ulusal meclislerde varlığı
Türkiye’de de bir ilgi ve heyecan yaratmış, artan çevre farkındalığının ve
çevre hareketlerinin siyasal temsilinin nasıl olabileceğine dair sorulara Batı’daki
yeşil yapılara bakarak yanıt aranmaya başlamıştır. Türkiye yeşil hareketinin
temsilcileri Avrupalı yeşil parlamenterlerle, yeşil partilerin yerel
yönetimlerdeki temsilcileriyle temaslarda bulunmuş, işbirlikleri
geliştirmişlerdir ve bunların bir kısmı sürmektedir.
Son dönemde bu bağlamda Türkiye’ye dönük
olası etkileri üzerinden tartışılan siyasi gelişmelerden biri de Avrupa
Birliği'nin (AB) yasama organı Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Mayıs 2019
seçimleri oldu. Yeşiller 751 sandalyeden 75’ini elde ettiler. 2014 yılında 50
sandalye almışlardı. Ülkeler bazında baktığımızda Alman Yeşilleri 2014
seçimlerinde aldığı %10 oyu ikiye katlayarak %20 ile Sosyal Demokratların
ardından ikinci sıraya yerleşti. Fransa’da Yeşiller aldıkları %13 oy ile üçüncü
sırada yer alırken, Avusturya, İrlanda ve Hollanda’da da Yeşiller çift haneli
oy oranlarına ulaştılar. İsveç’te Greta Thunberg öncülüğünde başlayan ve
dünyaya yayılan iklim grevleri ve İngiltere’de Yokoluş İsyanı’nın doğrudan
eylemlerinin bir yansıması olarak değerlendirilen bu Yeşil Dalga’nın Türkiye
yeşil siyasetine ivme kazandırabilir mi sorusu gündeme geldi. Yeşil Gazete’den Ümit Şahin’in yazısı için tıklayın.
Batı’da yeşil partilere dair gelişmeleri
yakından izleyebiliyoruz, takip ediyoruz, yorumlamaya ve öğrenmeye çalışıyoruz.
Peki küresel ölçekte yeşil partilerin durumu nedir? Küresel Yeşiller Ağı dünyadaki 98 yeşil partiyi 4 federasyon altında değerlendiriyor. Afrika
Yeşiller Federasyonu ( 22 tam üye), Asya- Pasifik Yeşilleri Federasyonu ( 13
tam, 7 kısmi üye), Avrupa Yeşil Partisi ( 38 tam, 4 kısmi, 2 aday üye)
Amerikalar Yeşil Partiler Federasyonu (11 tam, 1 kısmi üye).
Yakın coğrafyamızda, komşularımızda yeşil
partilerin durumu nasıl? Yunanistan’da
Ecologist Greens adı altında faaliyet gösteren Yeşiller bölgesel
parlamentolarda temsil ediliyor, 2019 Temmuz erken genel seçimlerine
giremediler. Bulgaristan’da ve Gürcistan’da ulusal seviyede genelde %0.5’lik oy
potansiyeline sahipler. Irak’ta 2005’te Yeşil parti kurulmuş ama herhangi bir
faaliyet gösterememiş. Azerbaycan’da 2006’da kurulmuş ama aktif değiller.
İran’da yeşil parti yasak, sürgünde sırasıyla ABD, Kanada ve Almanya’da
faaliyet göstermeye çalışıyor. Ermenistan’da Yeşil Parti yok.
Komşularımızda yeşil partiler bu durumda.
Peki gelişmekte olan ülkeler liginde yeşil siyasetin veya partilerin durumu
nasıl? Çin’de Yeşil Parti yok. Arjantin’de de yok. Rusya’da cılız bir yeşil
siyaset mevcut. Hindistan’ın 29 eyaletinden sadece birinde Yeşil parti var.
Meksika’da Yeşil Parti çevre konularına duyarsız, ölüm cezası yanlısı olmakla
ve yolsuzlukla itham ediliyor. Endonezya
ve Pakistan’da yeşiller güçsüz. Güney Afrika’da birden fazla yeşil parti var ve
seçimlere son yıllarda katılmaya başladılar. Jackson ve Bahathal 'ın 2013 tarihli çalışmalarına göre Asya’da Bangladaş, Malezya, Singapur, Tayland ve
Vietnam’da yeşil parti yok.
Elbette ülkelerin kalkınmışlık
seviyeleri, sanayileşme seviyeleri, tarihsel koşulları, demokrasi gelenekleri,
sivil toplumları, kentleşme oranları farklılık gösteriyor. Kanaatim odur ki ülkemizdeki yeşil siyaseti
küresel bir perspektif içinde değerlendireceksek bunu sadece Batı’yı kıstas
alarak yapmanın yeterli olmayacağı. Öte
yandan yeşil siyasetin görece zayıf konumunu Doğu toplumlarından veya
gelişmekte olan ülkelerden çeşitli örneklerle meşru göstermek niyetinde de
değilim. Yanıt aradığım sorular şunlar: Batı’nın yeşil partilerine mi yakınız
Doğu’nun mu? Gelişmiş olan ülkelerin yeşil siyasetine mi yakınız gelişmekte
olanların mı? Cevapları değerlendirecek kıstasları henüz oluşturmuş değiliz.