27 Haziran 2014 Cuma

İstanbul Kent Savunması Bildirgesi

Bir Haziran ayında;
Şehrin dört bir yanından gelip, Taksim Meydanı’nda ve Gezi Parkı’nda birleştik. Bu topraklar üstünde büyüyen en meşru ve haklı var olma mücadelesini yükselttik. Sonra adına yakışırcasına, mücadelemizi şehrimizin her köşesine, parklarına, yaşam alanlarına yeniden taksim etti meydan.
Taksim Gezi’sinden Okmeydanı’na, Adalar’dan Kuzey Ormanlarına, Sarıyer’den Gülsuyu’na, Bakırköy’den Kartal’a, Kadıköy’den Polonezköy’e TÜM İSTANBUL özgür bir nehir gibi haykırdık:
Bu şehri savunmak yaşamı savunmaktır. Yaşamı savunmak doğayı savunmaktır. Doğayı ve yaşamı savunmak, insanın ve tüm canlıların onurlu nefis mücadelesi ve vazgeçilmez hakkıdır.
Yaşamı savunmakta birleşince ellerimiz:
Sonsuz bir iktidar kuruntusuyla yaşam alanlarımıza malikaneler dikenlerin;
Paranın tapınaklarını yükseltmek için doğayı katledenlerin;
Hiçbir sınır tanımadan bilcümle canlılara, yoksullara, çocuklara zorbalık edenlerin “kalkınma-ekonomik büyüme” dedikleri cehennemin üstünü örten gizem perdesi yırtıldı. Altından, inşaat odaklı sermaye birikiminin çirkin, bunak yüzü çıktı.
Bir Aralık ayında:
Kesilen her ağacın acısını duyarak;
Evi yıkılıp sürgün edilen her yoksulun karabasanına ortak olarak;
İş cinayetlerine kurban edilen canlarımızı bilincimize kazıyarak;
Yuvasını kaybeden her kuşun, her balığın yurtsuzluğunu paylaşarak;
Betona boğulan her otun yaşam hakkını savunarak bir kez daha birleştik.
Para ve iktidar hırsıyla daha da vahşileşen bu kentte:
İyiliğin kötülüğe, güzelliğin çirkinliğe, mutluluğun acıya, yeşilin griye, özgürlüğün esarete, emeğin sermayeye isyanının zorla, zorbalıkla bastırılamayacak güçte olduğunu gösterdik.
Yaşama hakkımızı savunan kardeşlerimize kıyanlara, meydanlarımızı sokaklarımızı yasaklayanlara inat:
Kıyısıyla bostanıyla, mahallesiyle parkıyla, hastaneleriyle okullarıyla, adaları ve boğazıyla, balığı ve kuşlarıyla, tarihi, meydanları ve sokaklarıyla bu kent bizimdir dedik.
Şimdi kentimizi, doğamızı ve yaşamımızı daha büyük bir güçle ve daha yüksek bir dirençle savunma zamanı:
Şimdi, savunarak birleşme; savunarak çoğalma; savunarak yeni bir kenti ve yeni bir yaşamı yaratma zamanı.
Biz yaşam savunucuları şimdi:
Yaşamımızı, haklarımızı ve İstanbul kentini savunmak için bir araya geliyor ve çoğalıyoruz. Kıyılarımızı, ormanlarımızı, tarihsel mekanlarımızı, son yeşil alanlarımızı ve mahallelerimizi savunan büyük bir mücadele ve dayanışma ağını örmek için tüm kente yayılıyoruz. Eşit, özgür, adil bir şehirde yaşama hakkımızı savunmak için dört bir yana umutlu barikatlar kuruyoruz.
SAVUNMAYA ÇAĞIRIYORUZ!
Her yaştan, cinsel kimlikten, her dilden, her inançtan kardeşlerimizi, büyük bir ağacın kökleri, gövdesi ve dalları gibi örgütlenip harekete geçmeye; doğanın ve insanın anası toprağı ve hayatın kaynağı suyu:
Sermayenin tarım alanlarımızı ve su havzalarımızı mahveden, suyumuzu kirleten talanına karşı savunmaya çağırıyoruz;
Yaşamı savunmanın her canlının ortak ve vazgeçilmez hakkı olduğuna inanan; doğamızın ranta ve betona, yaşamlarımızın yalnızlığa ve hapsolmuşluğa mahkum edilmesini reddeden herkesi kıyılarımızı, ormanlarımızı, parklarımızı, bostanlarımızı:
Karadeniz’den Küçükçekmece’ye İstanbul’un tüm ormanlarını yok edecek, su kaynaklarını kurutacak 3. Köprü, 3. Havalimanı, Yeni İstanbul gibi mega-yağma projelerine karşı savunmaya çağırıyoruz;
Riskli alan, riskli bina, 2-B kararlarıyla kurulu düzenleri yerle bir edilen; sürgün edilen, borçlandırılan; evini mahallesini kaybetme kabusu yaşayan tüm mahallelileri:
sağlıklı, güvenli, güvenceli, doğayla ve insanla barışık bir konutta ve kentte yaşama hakkımızı almak için savunmaya çağırıyoruz;
Haydarpaşa, Haliç gibi üretimden ve hizmetten uzaklaştırılan alanlarımızı, Emek Sineması ve AKM gibi kentsel belleğimizi oluşturan kültürel yapıları, meydanları ve yaşam alanlarımızı yağmalayan; okullarımızı, hastanelerimizi kent dışına süren; ulaşım, eğitim, sağlık, kültür, sanat haklarımızı gasp eden, özelleştiren kentsel politikalara itiraz eden tüm İstanbulluları:
Ortak toplumsal çıkarlarımızı temel alan yeni bir kent mücadelesi için ortak-kamusal haklarımızı savunmaya çağırıyoruz;
Bilimin, tekniğin ve vicdanın çitlenip kuşatılmasına, adaletin ayaklar altına alınmasına; alnımızın terinin, elimizin ve aklımızın emeğinin hiçe sayılmasına; halka karşı kullanılan polis şiddetine; kente ve doğaya karşı vahşi saldırı yasalarına isyan eden bilim, meslek ve hukuk insanlarını:
bilgimizi, emeğimizi, düşlerimizi ve umudumuzu birleştirecek bir savunmaya çağırıyoruz.
Ürkek karacanın, sakin kaplumbağanın, misafir leyleğin, pullu balığın; yaşamı paylaştığımız tüm canlıların varlığını yaşamın vazgeçilmez parçası gören biz yaşam savunucuları, evrendeki her zerrenin ayrılmaz bir bütünün temel taşları olduğunu biliyoruz.
Kentimize ve doğamıza yapılan bütün kıyımları ve katliamları, ortak geçmişimize, bugünümüze ve geleceğimize yapılan saldırılar olarak görüyoruz. Birimize yapılan saldırıyı, hepimize yapılmış sayıyoruz. Her birimizi ve hepimizi her gün, her an, her sokakta, her meydanda, her parkta örgütlenip, her birimizi ve hepimizi güçlendiren bir mücadeleyi büyütmek için:
İstanbul’u Savunmaya Çağırıyoruz!
• İstanbul Kent Savunması bildirgesine şu ana kadar imza veren kurum ve kuruluşlar aşağıda yer almaktadır. Bildirge imza vermek isteyenler için imzaya hala açıktır; yaptığımız tartışmalar sonucunda vardığımız karar, savunmanın eski tip bir "platform" değil, Gezi sonrası ortak bir direniş ve koordinasyon düzlemi olması gerektiği yönünde ve ortak çalışmalarımızı “İstanbul Kent Savunması” imzasıyla sürdürmek yönünde olduğundan, verilen imzalar bir ilk onay ve birlikte çalışma taahhüdü niteliğindedir:
“İstanbul senin, İstanbul Kent Savunması sensin!”
MESLEK ÖRGÜTLERİ/ODALAR/KOMİSYONLAR
DEVRİMCİ DEMOKRAT PEYZAJ MİMARLARI
İSTANBUL BAROSU KENT ve ÇEVRE HUKUKU KOMİSYONU
İSTANBUL ECZACI ODASI
İSTANBUL TABİP ODASI
İSTANBUL VETERİNER HEKİMLER ODASI
TMMOB ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
TMMOB KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
TMMOB ŞEHİR PLANCILARI ODASI İSTANBUL ŞUBESİ
SENDİKALAR
DİSK BASIN-İŞ
DİSK DEV-SAĞLIK İŞ
DİSK ENERJİ-SEN
İNŞAAT İŞÇİLERİ SENDİKASI
İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ MECLİSİ
UMUT-SEN
SİYASİ PARTİLER/ÖRGÜTLER/DERGİ ÇEVRELERİ
ANTİ-KAPİTALİST MÜSLÜMANLAR
BARIŞ ve DEMOKRASİ PARTİSİ İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ
EMEKÇİ HAREKET PARTİSİ
HALKEVLERİ
HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ İSTANBUL İL MECLİSİ
HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ
KALDIRAÇ
KAPİTALİZMLE MÜCADELE DERNEĞİ
ÖDP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ
SOSYALİST DEMOKRASİ İÇİN YENİ YOL
TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PARTİ GİRİŞİMİ
YEŞİLLER ve SOL GELECEK PARTİSİ
FEMİNİST ÖRGÜTLER/LGBTİ ÖRGÜTLERİ
İSTANBUL LGBT T DERNEĞİ
LAMBDA İSTANBUL LGBTİ DAYANIŞMA DERNEĞİ
TRANS BLOK
SOSYALİST FEMİNİST KOLEKTİF
BASIN ÖRGÜTLERİ
ÇAPUL TV
DİRENİŞTEYİZ.ORG
KENT VE DEMİRYOLU İNTERNET SİTESİ
SENDİKA.ORG
KENT ÖRGÜTLERİ/DAYANIŞMALAR
2B HAK SAHİPLERİ PLATFORMU
ADALAR SAVUNMASI
ARKEOLOGLAR DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ
BOMBALARA KARŞI SOFRALAR
CEVİZLİ TEKEL DAYANIŞMASI
EMEK BİZİM İSTANBUL BİZİM İNİSİYATİFİ
ENGELLİ HAKLARI ATÖLYESİ
HALİÇ DAYANIŞMASI
HAYDARPAŞA DAYANIŞMASI
İMECE TOPLUMUN ŞEHİRCİLİK HAREKETİ
İSTANBUL KENT ve BARINMA HAKKI MECLİSİ
KADIKÖY KENT DAYANIŞMASI
KENT HAREKETLERİ
KENT ve DEMOKRASİ PLATFORMU
KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI
MÜŞTEREKLER
POLİTEKNİK
SARIYER KENT DAYANIŞMASI
SOSYAL HAKLAR DERNEĞİ
SULUKULE PLATFORMU
TAKSİM GEZİ PARKI KORUMA ve GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ
TOPLUM İÇİN ŞEHİRCİLİK
TOPLUMSAL AFET PLATFORMU
TOPLUMSAL DAYANIŞMA İÇİN PSİKOLOGLAR DERNEĞİ
FORUMLAR
BÜYÜKDERE FORUMU
CAFERAĞA DAYANIŞMASI
CİHANGİR PARK FORUMU
ÇEKMEKÖY HALK MECLİSİ
GEZİ FORUMLARI DAYANIŞMASI
GÖZTEPE GEZİ DAYANIŞMASI
HEYBELİADA FORUMU
KARTAL DAYANIŞMASI
KARTAL UĞUR MUMCU HALK DAYANIŞMASI
KARTAL UĞUR MUMCU HALKLAR MECLİSİ
KOŞUYOLU YAŞAM PARKI FORUMU
LEVENT SPORCULAR PARKI FORUMU
MAÇKA FORUMU
MALTEPE DAYANIŞMASI
OKMEYDANI DAYANIŞMASI
OSMANAĞA DAYANIŞMASI
ÖZGÜRLÜK PARKI HALK FORUMU
PENDİK BOSNA PARKI DAYANIŞMASI
ÜSKÜDAR DOĞANCILAR FORUMU
YAKACIK DAYANIŞMASI
YELDEĞİRMENİ DAYANIŞMASI
YENİKÖY FORUMU
YOĞURTÇU PARK FORUMU
ZEKERİYAKÖY FORUMU
MAHALLE DERNEKLERİ/KOOPERATİFLERİ
DAĞEVLERİ BİRLİK SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ
GAZİOSMANPAŞA BARINMA HAKKI MECLİSİ
GÜLSUYU-GÜLENSU GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ
İSTANBUL TONYALILAR DERNEĞİ
KOCATAŞ MAHALLESİ GÜZELLEŞTİRME DERNEĞİ
MAYISTA YAŞAM KOOPERATİFİ
SARIYER MADEN MAHALLESİ DERNEĞİ
TOZKOPARAN DERNEĞİ
VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ DERNEĞİ
EKOLOJİ/HAYVAN/BİSİKLET ÖRGÜTLERİ/BOSTANLAR
BOSTAN DAYANIŞMASI
ÇEKÜL VAKFI
DEVRİMCİ DEMOKRAT ORMANCILAR-İSTANBUL
DOĞA DERNEĞİ
EKOLOJİ KOLEKTİFİ
GREENPEACE İSTANBUL YEREL GRUBU
HDK EKOLOJİ KOMİSYONU
KARADENİZ İSYANDADIR PLATFORMU
PANGEA EKOLOJİ
TARLATABAN KOLEKTİFİ
VELOTOPYA
YEDİKULE BOSTANLARINI KORUMA GİRİŞİMİ
YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK DERNEĞİ
YEŞİL ÖFKE KOLEKTİFİ
YEŞİL ve SOL

17 Haziran 2014 Salı

17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü


17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü’nde;
Her yıl 12 milyon hektar çölleşiyor, arazi bozunumu ve çölleşmenin ekonomiye verdiği senelik kaybın 42 milyar dolar olduğu belirtiliyor

TEMA Vakfı, 17 Haziran Çölleşme ile Mücadele Günü’nde, toprağın önemine, toprağın iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğine, çölleşme ve kuraklık ile mücadelede acil olarak gündeme alınması gereken noktalara dikkat çekti.

Dünyada yaklaşık 1,5 milyar insanın yaşamı bozunmakta olan arazilere bağlıyken,  Dünyanın en fakir kesiminin yüzde 42’si çoktan bozunmuş arazilerde yaşıyor. Tarım alanlarının yüzde 52’sinin ise orta veya ileri düzeyde bozunuma uğramış durumda olduğu belirtiliyor.  Çölleşme, arazi bozunumu ve kuraklık en çok kırsal bölgelerde yaşayanları etkiliyormuş gibi gözükse de bu etkilerin artan gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak dalga dalga yayılacağı, şehirleri ve burada yaşayan şehirlileri de tehdit edeceği öngörülüyor.

Dünya tarihinde ilk defa şehirlerde yaşayan insanların sayısının, kırsalda yaşayanları geçtiği belirtiliyor. Gıda üretimine katkısı olmayan ve net tüketici olan şehirlilerin; iklim değişikliğinin etkileri ve çölleşme sebebiyle artan gıda fiyatlarına karşı çok kırılgan oldukları ifade ediliyor.  Bu konuya örnek olarak  2010 yılında gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak büyük çoğunluğu kentlerde yaşayan 44 milyon insanın aşırı yoksulluk ve açlık sınırının altındaki koşullarda yaşamaya itildiği gösteriliyor.

Bu noktada, ekosistem merkezli adaptasyon kavramı öne çıkıyor. Bu kavram, çölleşme ile mücadele ve küresel ısınma gibi sorunlar karşısında uyum sağlamaya ve önlem almaya dayanan bir yol haritası içeriyor. Sürdürülebilir toprak yönetiminden, sera gazı azaltım stratejilerine, biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin güçlendirilmesinden,  topluluklara yönelik yerel adaptasyon stratejilerine kadar çok sayıda politikanın altı çiziliyor.

Ekosistem merkezli adaptasyon yüksek verimlilik potansiyeli taşıyor

Ekosistem merkezli adaptasyon ile 2030 yılı itibariyle gıdada yüzde 50, enerjide  yüzde 45, su varlıklarında ise yüzde 30 oranında artış sağlanabileceği belirtiliyor. Ekosistem merkezli adaptasyon stratejisinin sunduğu düşük maliyetli yöntemler, yüksek verimlilik potansiyeli taşıyor. Hayvancılığın doğru planlanması ve gözetimi, çayır ve mera verimliliğini sürdürülebilir kılıyor. Sağlıklı toprak sadece gıda üretimi sürekliliğini sağlamıyor, iklim değişikliği kaynaklı şiddetli doğa olaylarına karşı direnci de artırıyor.

UNCCD[1], “Toprak Geleceğimizin Güvencesidir. Toprağım İklime Dayanıklı”[2] olarak belirlenen 2014 Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nün sloganı ile toprak ve iklim değişikliği ilişkisine dikkat çekiyor. TEMA Vakfı olarak, Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nde bir kez daha sağlıklı yaşamın, sağlıklı topraklarda mümkün olabileceğinin altını çiziyoruz. Karar vericileri, iklim değişikliğinini gittikçe daha çok hissettiğimiz etkilerine uyum sağlarken, sağlıklı topraklarımızı, sürdürülebilir yaşamı sağlama fırsatı olarak değerlendirmeye çağırıyoruz.


Türkiye Çöl Olmasın!                                                                                                                                                                        TEMA Vakfı  




[1] UNCCD: Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
[2] Sloganın orijinali: Land Belongs to the Future, Let’s Climate Proof It

18 Nisan 2014 Cuma

Öğrenci Kongresi'nde Kentleşme ve Çevre

XI. Ulusal Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ÖğrenciKongresi,  bu yıl Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nün öncülüğünde Yeditepe Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşiyor. 24-26 Nisan 2014 tarihleri arasında düzenlenecek kongreye 71 üniversiteden lisans ve yüksek lisans öğrencisi 150 katılımcı gelecek.

Siyaset Bilimi, Yönetim Bilimi, Kentleşme ve Çevre ve Uluslararası İlişkiler alanlarında 50 bildirinin sunulacağı kongrede küreselleşmeden siyasi partilere, kamu yönetimi  reformlarından sosyal belediyeciliğe, kentleşmeden çevre yönetimine, AB-Türkiye İlişkilerinden Arap Baharı’na pek çok konu masaya yatırılacak. 
Kentleşme ve Çevre konusunda bu sene öne çıkan konular şöyle:  Kentsel Dönüşüm, Nükleer Santraller, İklim Değişikliği, Sürdürülebilir Ulaşım, Yeşil Belediyecilik, HES ve Çevre Hareketleri
Ayrıntılı bilgi için kongre web sayfası: http://ulusalsbkykongresi.yeditepe.edu.tr





2 Nisan 2014 Çarşamba

Rio+20 Sonrası Enerji ve Çevre İlişkileri Çalıştayı


Rio+20 Sonrası Enerji ve Çevre İlişkileri Çalıştayı
Workshop on Energy and Environment Nexus after Rio+20
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, 10 Nisan 2014
Fatma Altınbaş Konferans Salonu

Program
09.30 - 10.00      Kayıt ve Çay-Kahve İkramı  / Registration and Tea-Coffee Service
10.00 – 11.40     Fosil Yakıt Teşvikleri / Fossil Fuel Subsidies
Ø  Açılış Konuşması / Welcome Speech (Yıldırım Üçtuğ, Rector)
Ø  Fossil Fuel Subsidies in the Context of Rio+20 (Stamatios Christopoulos, UNDP Europe and the CIS, Bratislava Regional Centre)
Ø  Renewable Energy and FFS: Challenges and Opportunities in South-East Europe (Giovanna Christo, UNDP Europe and the CIS, Bratislava Regional Centre)
Ø  Identifying and Quantifying FFS: An International Literature Review (Sarah Challe, PSIA Sciences Po, Paris)
Ø  Exploring Fossil Fuel Subsidies in Turkey (Sevil Acar, Istanbul Kemerburgaz University)
11.40 - 12.00       Soru – Cevap / Questions & Answers

12.00 - 13.15      Öğle yemeği / Lunch
13.15 - 13.30      Çay-Kahve İkramı / Tea-Coffee Service

13.30 - 14.50      İklim Değişikliği ve Enerji / Climate Change and Energy
Ø  İklim Değişikliği Müzakereleri ve Ülke Politikaları (Vesile Kulaçoğlu, Boğaziçi Üniversitesi)
Ø  Türkiye'de iklim değişikliği ve enerji (güvenliği) (Ömer Lütfi Şen, İstanbul Teknik Üniversitesi)
Ø  The effect of financial incentives in promoting wind energy in Turkey (Yıldız Arıkan, Bahçeşehir Üniversitesi)
Ø  Türkiye'de Kuraklık (Mehmet Levent Kurnaz, Boğaziçi Üniversitesi)
14.50 - 15.10       Soru – Cevap / Questions & Answers

15.10 - 15.30      Çay-Kahve İkramı / Tea-Coffee Service

15.30 – 16.30     Türkiye’de Enerji ve Ekolojik Açıklar / Energy and Ecological Deficits in Turkey
Ø  Türkiye Enerji Görünümü, Sorunlar ve Çözümler, Nisan 2013 (Oğuz Türkyılmaz, TMMOB MMO Enerji Çalışma Grubu Başkanı)
Ø  Which deficit matters most: Current account or biological deficit? (Ahmet Atıl Aşıcı, İstanbul Teknik Üniversitesi)
16.30 - 17.00       Soru – Cevap / Questions & Answers

27 Mart 2014 Perşembe

Yerel Seçimler, Kent Sözleşmeleri ve Çevre Hareketleri

İstanbul Sözleşmesi'nden
Ulusal siyasetin gündeminin yerel siyasetin üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu bir dönemden geçiyoruz. Yerel sorunların artarak katlandığı, rant ve imar yolsuzluk iddalarının ayyuka çıktığı bu dönemde  toplumsal hareketlerin ve sivil toplum örgütlerinin kent ve doğa bağlamında yerel seçimlere müdahil olmaya çalıştıklarını gözlemliyoruz. 

Bu müdahil olma kanallarını, adaylar üzerinde baskı oluşturma ve denetim yaratma mekanizmalarını iki bölümde değerlendirebiliriz. Birinci grupta “Kent Sözleşmeleri”ni ikinci grupta da çeşitli toplumsal grupların süre giden kent-doğa mücadeleleri çerçevesinde adaylar üzerinde oy baskısı oluşturmak için düzenledikleri kampanyaları sayabiliriz.

Kent Sözleşmeleri 

İstanbul ve İstanbul’dan uyarlanarak İzmir,Antalya ve Batman; Rize; Eskişehir ve Mersin’de örneklerini gördüğümüz kent sözleşmelerini Gezi direnişinin bir dinamiği olarak değerlendirebiliriz. Bu sözleşmelerin ağırlık verdiği konular katılımcılık başta olmak üzere şeffalık ve hesap verebilirlik ve yerindenlik. Merkezi vesayetin kaldırıldığı, yurttaşların tabandan örgütlenip karar mekanizmalarına katılabildiği, inanç, kimlik, parti ayrımı olmaksızın herkesi kent hakkına sahip olabildiği bir yönetim anlayışını oluşturmak sözleşmelerin ortak noktası.  Farklı gruplar sözleşmeleri kaleme alıp yaygınlaştırabiliyor. İstanbul’da bir grup yurttaş ve uzman; Eskişehir’de Kent konseyi, Esyo, Eskişehir küçük Millet Meclisi ve Sivil toplum örgütlerinin ortaklaşa oluşturdukları Eskişehir'e Sahip Çıkıyoruz Platformu; Rize’de Saadet Partisi belediye başkan adayı Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu ile birlikte bir grup Rizeli sözleşmeleri hazırlayıp imzaya açtılar. Her ne kadar seçim öncesi sürece yoğunlaşılsa da seçilen adayların taahhütlerini veya genel anlamda yerel yönetimleri takip etmek, denetlemek ve kentsel bir hareket yaratmanın da mücadelenin bir ayağı olduğu vurgulanıyor. İmzacı belediye başkanı adaylarına ve ulaşılan siyasi partilere bakıldığında genelde CHP, HDP/BDP ve az da olsa MHP gözlemleniyor. Aşağıda sözleşmelerden belli başlı örnekleri bulabilirsiniz. Bunların hangi koşullarda ortaya çıktığı, nasıl oluşturulduğu , hangi toplumsal gruplarca üretildiği ve kullanıldığı,şehirler arasında nasıl yayıldığı, hedefleri ve başarı kriterlerinin araştırılması gerekiyor. 

Kent talanına oy yok 

İkinci grupta doğa ve kent mücadelelerinden belirli grupların adaylara ve seçmenlere yönelik çalışmalarını ele alabiliriz. Bu grup kendi içinde üçe ayrılabilir. İlk olarak özellikle büyükşehirlerde kentsel dönüşümden etkilenen semt/mahalle dayanışmalarının oluşturduğu kampanyalar var. İstanbul Sarıyer ilçesine bağlı Derbent, Kazım Karabekir Paşa, Armutlu, Ferahevler içinde olmak üzere toplam on iki mahallesinden yurttaşlar arazilerinin kendilerine toplu devri için bir taahhütname kaleme aldılar.  Arazilerin toplu devri için CHP’li Sarıyer Belediye Başkan Adayı Şükrü Genç, HDP Sarıyer Eş Başkan Adayı Önder  Birol Bıyık, TKP Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Aydemir Güler, İşçi Partisi ve Büyük Birlik Partisi adayları taahhütnameyi imzaladı.

Aynı minvalde Kartal-Maltepe-Pendik Dayanışması, yerel seçim öncesi belediye başkan adaylarına yönelik rantı değil toplum yararını gözeten, katılımcı bir kent politikası için çağrıda bulundu.  Cevizli Tekel fabrikası, Yunus Çimento Fabrikası gibi alanların tasfiyesiyle birlikte bu sanayi alanlarında çalışan işçi mahallelerinin de kentin çeperlerine itildiğini savunan dayanışma konut ihlaline vurgu yaparak yerel yönetimlerin kamu ve toplum yararını odağına almasını talep etti.

Derelerin Kardeşliği'nden başkan ve muhtar adayları 

İkinci olarak çevre mücadelelerinin yerel seçimlerde aday göstermesi veya mücadelelerini desteklemeyen adaylara oy verilmemesine yönelik kampanyalar var. DEKAP adına yapılan çağrıda, “HES’lere, madenlere, nükleere ve benzeri projelere karşı çevre ve yaşam mücadelesi verenler, yerel seçimlerde başta köy ve mahalle muhtarlıkları olmak üzere, belde, ilçe ve il belediye başkanlıkları, belediye ve il genel meclisi üyelikleri için adaylıklarını gündeme almalıdır!" deniliyor.  Doğu Karadeniz'de 7 ilçe ve onlarca mahallede Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP)  mücadelesi içinde yer alan isimler aday oldu. CHP'den ve ÖDP'den belediye başkanlıklarına aday olan Karadenizliler'in önem verdiği diğer bir yönetsel kademe de muhtarlık.HES'lerin  ÇED sürecinde  önemli görev üstlenen muhtarların seçilmelerinde HES karşıtı olup olmamaları sonucu etkileyebiliyor. 

“Nükleer tehlikeye karşı çıkmayana oy yok”


NKP'nin yerel seçimler için hazırladığı afiş
Nükleer Karşıtı Platform, Mersin ve Sinop başta olmak üzere Türkiye’de başlattığı “Nükleer tehlikeye karşı çıkmayana oy yok” kampanyasını sürdürüyor. Nükleer karşıtlarının sesinin yerel yönetimlerde duyulmasına  ihtiyaç olduğunu belirten NKP’nin çağrısını Mersin’de MHP adayı Burhanettin Korkmaz, CHP adayı Macit Özcan ve BDP adayı Sibel Yiğit nükleer santrale karşı irade beyanı verirken AKP adayı Mustafa Sever henüz imzalamadı. 

Son kategoride ise çevreci sivil toplum kuruluşlarının adaylara ve seçmenlere yönelik yürüttüğü kampanyalar var. TEMA Vakfı, yerel yönetimlerin Anayasa'da ile garanti altına alınan “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkı” konusunda çok önemli bir rol oynadığından hareketle 2014 yılında belediye başkan adaylarına taleplerini tarım arazilerinin korunması; doğal ve kültürel kimliklerin korunması; yeşil alanların korunması başta olmak üzere 14 madde halinde iletiyor. 

2009 yılında yani bir önceki yerel seçimde Greenpeace  İstanbul Büyükşehir Belediyesi bağımsız başkan adayı olarak tasarlanan "Seyfi Solukal" isimli bir hayali kahraman yaratmış ve belediye başkan adaylarını Türkiye’de planlanan 47 kömür santraline karşı birleştirmek ve iklimi koruyan yerel politikalar geliştirilmesini sağlamakya çalışmıştı. Siyasi parti farkı gözetmeksizin tüm belediye başkan adaylarına imzaya açılan "Güneş için Belediye Başkanları Bildirgesi"ni 34 belediye başkan adayı imzalamıştı. Ayrıca başkan adaylarına  iklim konusunda politika geliştirmelerine yardımcı olması için bir kılavuz hazırlanmıştı. 


Yrd. Doç. Dr. Barış Gençer Baykan

Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü



“ İstanbul’un gelişimi, yönetimi ve geleceği ile ilgili kararlar konusunda söz ve sorumluluk sahibi olmak istiyoruz. Kentimize sahip çıkıyoruz ve İstanbul’u yönetmeye aday olanlardan da İstanbul’a sahip çıkmalarını talep ediyoruz. Aday hangi partiden olursa olsun, aşağıda açıkladığımız temel ilkelere uygun çalışmasını sağlamak için birbirimize söz veriyoruz.”
CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mustafa Sarıgül, HDP Büyükşehir Belediye eşbaşkan adayları Sırrı Süreyya Önder ve Pınar Aydınlar ve MHP Büyükşehir Belediye başkan adayı İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış. HDP’nin 38 ilçe eşbaşkan adayı (neredeyse ilçelerin tamamı-İstanbul 39 ilçe), MHP’nin sadece Şişli adayı ve CHP’nin Kadıköy,Adalar ve Şişli adayları imza vermişler.


Biz sözleşmeyi imzalayanlar olarak Rize’nin yönetimi ve geleceği ile ilgili kararlar konusunda söz ve sorumluluk sahibi olmak istiyoruz. Şehrimizin yönetimi için seçilecek aday hangi partiden olursa olsun, aşağıda açıkladığımız temel ilkelere uygun çalışmasını talep ediyoruz.
  • Şehrin yönetiminde şeffaflık ve denetlenebilirlik esas olmalıdır.
  • İnsanlara hizmetin her aşamasında adalet ve eşitlik ilkesi gözetilmelidir.
  • Yöneticiler, şehirde yaşayanların paydaş olduklarını bilerek halkın, mahaller ve ilimizle ilgili tüm kararlara katılımını sağlamalıdır.
  • Rize Sözleşmesi- Kelime Bulutu
  • Rize, bölük pörçük projelerle değil, doğal, tarihi, sosyo-ekonomik, mimari ve insani tüm değer ve özelliklerini bir bütün olarak düşünen, çevre-insan dengesini merkezine alan planlarla yönetilmelidir. Şehrin tüm paydaşları, uzmanlar, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin dahil olduğu katılımcı bir süreçle bu planlar düzenli aralıklarla güncellenmelidir.

“Her Eskişehirlinin yaşadığı şehir ile ilgili kararlara aktif olarak katılma, bilgi alma ve denetleme hakkı vardır. Yerel yönetimler belediye hizmetlerini dil, din, inanç, mezhep, etnik köken, cinsel yönelim, kimlik ve siyasi parti ayrımı yapmaksızın tüm Eskişehirlilere eşit ve adil bir şekilde sunmakla sorumludur. Yerel yönetimler Eskişehir’in tarihi, mimari ve kültürel kimliğini korumalıdır. Yerel yönetimler sürdürülebilir bir kentleşme için, yenilenebilir enerji kaynakları, bilinçli tüketim, organik ürünlerin teşviki ve çevre dostu geri dönüşüm konusunda çalışmalar yapmalıdır.


“Bu sözleşmeyi imzalayanlar olarak İzmir’in gelişimi, yönetimi ve geleceği ile ilgili kararlar konusunda, söz ve sorumluluk sahibi olmak istiyoruz. Kentimize sahip çıkıyoruz ve İzmir’i yönetmeye aday olanlardan da İzmir’e sahip çıkmalarını talep ediyoruz. Aday hangi partiden olursa olsun, aşağıda açıkladığımız temel ilkelere uygun çalışmasını sağlamak için birbirimize söz veriyoruz.

19 Mart 2014 Çarşamba

2014 Kent Bahçeleri Başvuruları Başladı

Her yıl olduğu gibi, mart ayının gelmesiyle Yeryüzü Derneği 2014 yılı kent bahçeleri başvurularını almaya başladı. 

Derneğin açıklaması şöyle:

İstanbul'un dört bir bucağında projemize başvuran meraklılarla bahçeler kuracağız. Yeryüzü Derneği Kent Bahçelerinden esinlenerek yazan Elif Şafak'a kulak verelim: "Henüz yeterince kişi bu konuda bilinçlenmiş olmasa da, nüfusun giderek kentlerde yoğunlaştığı Türkiye’nin geleceğinde bu tür girişimler hayati kıymet taşıyor. “Kent Bahçeleri projesiyle; evsel atıklardan kompost üretilip, gübre olarak bahçeye verilmesiyle, şehir çöplüklerinin vaktinden erken dolması önlenecek. Kente gelen sebze-meyve miktarı azaldığı için, daha fazla fosil yakıtın kullanılmasına gerek kalmayacak. İklim değişikliğinin önlenmesine katkı sağlanacak, çocuklar ve gençler toprakla tanışacak, hasat nedir öğrenecek…” Doğrusu, benim bu projeyi önemsememin bir başka sebebi var. Toprakla uğraşan, bir bitkiyi sabırla, özenle yetiştirmeyi öğrenen insanın yüreğinin de yumuşayacağına inanıyorum. Ruhumuza da iyi gelecek.


23 Aralık 2013 Pazartesi

Öğrenci Kongresi'nde Kentleşme ve Çevre Sorunları

XI. Ulusal Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrenci Kongresi,  bu yıl Yeditepe Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşiyor. 24-25-26 Nisan 2014 tarihleri arasında yapılacak olan kongre, Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü tarafından düzenleniyor.
Kongre sunumları,  her yıl olduğu gibi sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında belli bir temaya dayanan bildirilerden oluşacak. Yaklaşık 30 üniversiteden 150 katılımcının beklendiği kongrede Siyaset Bilimi, Yönetim BilimiKentleşme ve Çevre Sorunları ve Uluslararası İlişkiler alanlarının altında küreselleşmeden siyasi partilere; kamu yönetimi  reformlarından sosyal belediyeciliğe; kentleşmeden çevre yönetimine; AB- Türkiye İlişkilerinden Arap Baharı’na pek çok konu masaya yatırılacak. Üç gün sürecek olan kongrenin ilk iki gününde eş zamanlı oturumlar düzenlenecek. 
Kentleşme ve Çevre Sorunları başlığı altında şu konularda bildiri bekleniyor:
Türkiye’de Kentleşme Analizi, Sürdürülebilir Toplumlar ve Kentler,  Kent Hakkı ve Kent Hareketler,  Kentsel Çevrede Stratejik Karar Mekanizmaları,  Kentsel Dönüşüm,  İklim Değişikliği ve Kentler, Çevre Yönetimi ve Sürdürülebilirlik,  Yeşil Belediyecilik, Sürdürülebilir Atık Yönetimi,  Uluslararası Çevre Sözleşmeleri, Çevrenin Yerinden Yönetimi,  Çevre Hareketleri, AB Çevre Politikası, AB Uyum Sürecinde Türkiye’de Çevre Politikaları,  Yerel Çevre Eylem Planlaması,  Gecekondu-Varoş-Kapalı Site, Sürdürülebilir Ulaşım, Kentleşme ve Konut Politikası: TOKİ, Doğal Afetler ve Yönetimi, Küreselleşmiş Dünyada Kent,  Kent ve Ekonomik Sektörler, Çevreci Örgütler, Türkiye’de Nükleer Enerji Tartışmaları: Mersin-Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri. 
Bildiri özetlerinin gönderilmesi için son tarih  15 Ocak 2014
Katılım ile ilgili detaylar için http://ulusalsbkykongresi.yeditepe.edu.tr/

9 Aralık 2013 Pazartesi

III. Alternatif Medya Şenliği 14 Aralık'ta

   
       2011’de yine başka bir medyayı konuşmak için toplanmıştık ama o zamandan bu yana çok şey değişti.
 Bu yaz gözlerimizle gördük: Kaldırım taşlarının altında kumsal, tutsak bir medyanın ardında özgür bir medya ve özgür bir dünya var.

Gezi Parkı’nda başlayarak tüm Türkiye’ye yayılan olayları ana akım medya Antartika’dan izlese de, yurttaş gazeteci yerinden takip etti. Yine bir sivil direnişte, yine tüm dünya haberleri yurttaş gazetecilerden ve gönüllü muhabirlerden aldı. 
Ana akım medya alternatifleşti, alternatif medya ana akımlaştı. Milyonlarca ziyaretçi alan siteler, canlı yayın sayfaları bunun en bariz örneği!
“Direnişte medya ne yaptı?” “Medyada devrim nasıl olur?” gibi soruları bu şenlikte tartışacağız. Belki de altenatiflerin bir arada olduğu bir devrim gerçekleşecek;  “Alternatif Medya Platformu”nu tartışacağız…

 “Alternatifin de alternatifi olur mu?” sorusunun cevabını  ise meshnet, canlı yayın ve “özgür” sosyal medya atölyelerinde öğreneceğiz
Her şey bu kadar alternatif giderken, şenliğimizi otelde panellerle yapacak halimiz yoktu tabii. Şenliğin düzenine de gezi bulaştı, Don Kişot Sosyal Merkezi’ndeki bu şenlikte konuşmacı yok.  Her yer serbest kürsü!
Taşları kaldırıp, altındaki özgür dünyaya ayak basmak için Yeşil Gazete ve Yeşil Düşünce Derneği çağrıcılığında 14 Aralık’ta, Kadıköy Don Kişot Sosyal Merkezi'nde bekliyoruz.
Siz de minderlerinizi, kupalarınızı kapın, Kadıköy – Yel değirmenine, İşgal Evi’ne gelin! Çaylar bizden. 
Şenlikte yerinizi almaya hazırsanız tanıtım standınızı açabilirsiniz, kendi atölye çalışmalarınızı yapabilirsiniz ve şenlik gönüllüsü olabilirsiniz. Bir alo demeniz veya mail atmanız yeterli.

Twitterdan takip etmek için: @senliklimedya

İletişim: 0536 471 48 46 / 0554 762 61 92











Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...