25 Kasım 2012 Pazar
23 Kasım 2012 Cuma
Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 5. yılında!
İlki 2008 yılında gerçekleşen Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, 2012 yılında yine birbirinden ilginç filmlerle sürdürülebilirlik konusunun farklı yönlerini irdeleyecek.
2012 Festivali, 29-30 Kasım tarihlerinde Beyoğlu'nda bulunan İtalyan Kültür Merkezi’nde ve 1-2 Aralık tarihlerinde Karaköy'de bulunan Salt Galata'da gerçekleşecek. Bu seneki festivalde yine içinde yaratıcılık ve çözüm barındıran birbirinden etkileyici filmlerle, konuşmacılar ve müzisyenlerle sürdürülebilirlik kavramına ve dünyaya bütüncül bir bakış atacağız.
Günümüzde birçok birey ve kurum tarafından çokça kullanılan sürdürülebilirlik kavramının soyut ve yoruma açık boyutlarına ışık tutan Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, neyin sürdürülebilir olduğu veya olmadığına dair dünyanın dört bir yanından örnekler sunarak gerçek hikâyelerle ilham vermek amacını taşıyor. Festivalin dikkate değer özelliği sadece filmleri ve filmlerin içeriği ile sınırlı değil. İzleyicileri, konuşmacılar ve müzisyenlerle renkli etkinlikleri, bir buluşma zemini oluşturma işlevi, sürdürülebilirlik hassasiyeti bulunan destekçileri ve düzenleme süreci açılarından da önemli bir örnek oluşturuyor. Toplumun her kesimini bir araya getirerek birleştirici ve kapsayıcı olmayı başaran Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali'nde bir çiftçiyi, bir iş adamını, öğrencilerini toplayıp gelmiş bir öğretmeni, çocuğunun gelecekte yaşayacağı dünyadan endişeli bir anneyi, akademisyenleri, aktivistleri yan yana otururken ve fikir alış verişinde bulunurken görebilirsiniz.
Festivali gerçekleştiren Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi, çeşitliliğe değer veren açık ve esnek bir yapı dahilinde yaşamı sürdürülebilir kılmak niyetiyle bir araya gelmiş bireylerin “yaşamı çoğaltacak” projeleri kolektif olarak hayata geçirme amacıyla doğdu. Tamamen sivil bir oluşum olan Kolektif, film festivali gibi "sürdürülebilir yaşam" konusuyla ilgili farkındalık arttırıcı çalışmaları, Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi'nin vizyonunu paylaşan bireyler ve organizasyonların desteği ve katılımıyla sürdürüyor.
Filmler:
A Passion for Sustainability / Sürdürülebilirlik Tutkusu, Agricoltori da Slegare / Çiftçilere Özgürlük, Biophilic Design: The Architecture of Life / Yaşam Dostu Tasarım: Hayatın Mimarisi, Bonsai People – The Vision of Muhammad Yunus / Bonsai İnsanlar – Muhammad Yunus’un Vizyonu, Cafeteria Man / Yemekhanelerin Adamı, Carbon for Water / Su için Karbon, Delicios Peace / Lezzetli Barış, Education For A Sustainable Future / Sürdürülebilir Bir Gelecek için Eğitim, Gundondu / Gündöndü, Indonesia's Palm Oil Dilemma / Palmiye Yağı: Endonezya’nın İkilemi, Passive Passion / Pasif Tutku, Perma Kultcha, Play Again / Yeniden Oyna, Sacred Economics / Kutsal Ekonomi, Sucumbíos Tierra Sin Mal / Sucumbíos, Kötülüğün Olmadığı Yer, Seeds of Freedom / Özgürlük Tohumları, Surviving Progress / Kalkınmazedeler, Switch / Şalter, Symphony Of The Soil / Toprağın Senfonisi, Taste The Waste / Çöpün Tadına Bak, The Garden at the End of the World / Dünyanın Ucundaki Bahçe, The Light Bulb Conspiracy: The Untold Story of Planned Obsolescence / Ampul Tuzağı: Kasıtlı Eskitmenin Anlatılmayan Öyküsü, The Man Who Stopped The Desert / Çölü Durduran Adam, Waking The Green Tiger: A Green Movement Rises In China / Yeşil Kaplanın Uyanışı: Çin’de Yükselen Yeşil Hareket, Waste Not / İsraf Etme!, Watershed: Exploring A New Water Ethic For The New West / Havza: Yeni Batı için Yeni bir Su Etiği Arayışı, Yasuni: A Wild Idea / Yasuni: Sıra Dışı Bir Fikir.
Ev Sahipleri:
İtalyan Kültür Merkezi ve Salt Galata
Festival Destekçisi:
Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği
Film Destekçileri:
Ökotek Çevre Teknolojisi ve Kimya Sanayi Ltd. Şti.
Avustralya Büyükelçiliği
British Council
L’Agence Française de Développement
Ariston Thermo Group
Hizmet Destekçileri:
Dinamo İstanbul (Tanıtım filmi desteği)
Katalist Tasarım Reklam ve Danışmanlık Limited Şirketi (Basılı materyal tasarım desteği)
OKI Sistem ve Yazıcı Çözümleri Ticaret Limited Şirketi (Basım desteği)
PRNET Medya Takip
N’PR Halkla İlişkiler
Ayrıca, işbirliğinden dolayı Yeşil Adımlar Çevre Eğitim Derneği’ne teşekkür ederiz.
Web : www.surdurulebiliryasam.org
Facebook : http://www.facebook.com/surdurulebiliryasam
Twitter : https://twitter.com/SYKolektifi
İletişim : info@surdurulebiliyasam.org
4 Kasım 2012 Pazar
Kaliforniya'da GDO'lara etiket referandumu
Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) etiketlenmesi konusunda dünyada farklı rejimler uygulanıyor. Ülkelerin biyoteknoloji ye yaklaşımları, ihtiyati tedbir uygulamalarını hayat geçirişileri, çevre ve sağlık politikaları ve gıda kültürü farklı etiketleme rejimleri doğuruyor. AB ülkelerinde, Çin, Japonya ve Avustralya’da GDO’lu gıdaların etiketlenmesi zorunluyken ABD’de etiketleme yok. 6 Kasım 2012'de Kaliforniya’da yapılacak referandumda evet oyu fazla çıkarsa ile ABD’de ilk defa bir eyalette GDOlu gıdalar etiketlenecek. Bu yıl 20 eyalette etiketleme inisiyatifleri başarısızlığa uğramış. 2007 yılında Barack Obama da başkanlık kampanyası sırasında seçildiği taktirde GDO’ların etiketlenmesini yasalaştıracağını söylemiş. Haziran 2012’de California Right to Know (Kaliforniya Bilme Hakkı) örgütü topladığı 972,126 bin imza ile genetiği değiştirilmiş bitkilerden ve hayvanlardan üretilen gıdaların etiketlenmesini ve doğal gıda olarak reklamının yapılmasının yasaklanmasını isteyerek referandumun yolunu açtı.Toplanan imzalar referanduma gitmek için gereken imza sayısının neredeyse iki katıydı. Genetiği değiştirilmiş mısır, soya,şekerpancarı ve pamuk ABD’de tatlandırıcılarda, katkı maddelerinde ve yağlarda yoğun olarak kullanılıyor. Dünyanın en büyük GDO üreticisi olan Amerika’da Mellman tarafından yapılan araştırmada toplumun yüzde 93’ü GDOlu ürünlerin etiketlenmesinden yana. Etiketleme konusunda saflar belirli. Tüketici ve çevreörgütleri, organik çiftçiler ile büyükçiftçiler, gıda şirketleri ve tarımsal biyoteknoloji şirketleri karşı karşıya.
Organic
Consumers' Association, Nature's Path, The Institute for Responsible Technology,The California Democratic Party, The Green
Party of California gibi örgüt ve partiler yurttaşların gıdalarında ne olduğunu
bilme hakkı ve GDO’ların sağlığa olan olumsuz etkileri doğrultusunda
etiketlemeyi savunuyor. Monsanto, Pepsico, Bayer, Syngenta,Kraft, Coca-
Cola,Heinz ve Unilever gibi şirketler de tüketiciye ek maliyet ve bürokrasi
getireceği gerekçesiyle etiketlemenin gereksizliğini iddia ediyor. Başka çok az
konuda böylesine açık ve şeffaf bir karşı karşıya gelmeye rastlayabiliyoruz.
Etiketlemeye evet ve hayır diyen kuruluşların kampanyalara yaptığı bağışlar eyaletin
İçişleri Bakanlığı’nca denetleniyor. 3 Kasım itibariyle evetçilere 8 milyon 700
bin dolarlık bağış yapılırken hayır kampanyası 45 milyon 600 bin dolarlık bağış
toplamış. Aradaki farkı anlamak için yukarıdaki destekçi listesine bakmak
yeterli. Kaliforniya ABD’nin en büyük tarım üreticisi eyalet ve en büyük nüfusa
sahip. Bu iki özellik GDO eyaletteki halk oylamasını ABD için de önemli bir
hale getiriyor. Uzmanlar Kaliforniya’da GDO etiketlemesine evet çıkması halinde
bunun tüm ülkeye yayılması ihtimalini dile getiriyorlar çünkü gıda şirketleri bu
eyalette ikili bir paketleme ve dağıtım sistemi
kurmak zorunda kalacaklar.
http://www.yesilgazete.org/blog/2012/11/08/kaliforniya%E2%80%99da-firsat-kacti-gdo%E2%80%99lu-urunler-etiketlenmeyecek/
Dr. Barış Gençer Baykan
Bahçeşehir Üniversitesi-Betam
21 Ekim 2012 Pazar
Kurumsaldan bireysele, matbudan çevirimiçine imza kampanyaları
İmza kampanyalarının artık
miadını doldurduğunu düşünüyordum. Sokaklarda imza veriyoruz, internet
üzerinden imza veriyoruz. Buzulların erimesinin engellenmesi, 2B alanlarının
satışının durması, nükleer santral yapılmaması için imza veriyoruz. Bir eylem
biçimi olarak imza kampanyasını kullanmayan çok az toplumsal hareket vardır.
İster protestoyu ister hukuki mücadeleyi temel alsın bir çok örgüt/hareket imza
kampanyası yürütüyor. Bu tip bir eylem tarzında hareket istediği değişimi
yapacak kuruma, arkasına aldığı kitlenin desteğini gösterir. Bu bazen imza
sayısının çokluğuyla bazen de simgesel gücü olan kanaat önderlerinden bir
grubun katılımıyla gerçekleşir. Türkiye’de halihazıra herhalde binlerce imza
kampanyası yürütülüyordur. Yüzde kaçı başarılı olmuştur bilemiyoruz. Çoğu zaman
imza atıyoruz ama kampanyaların takibini yapmıyoruz, medyatik olanlar dışında
başarı hikayeleri duymuyoruz. Bu aslında garip değil çünkü sadece imza
toplamayla kazanılan mücadelelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Öte
yandan başarısız bir eylem tarzı olsa herhalde bu kadar sahiplenilmezdi diye
düşünüyor insan. Peki Türkiye toplumu siyasal bir eylem olarak imza
kampanyasına katılmaya nasıl bakıyor? 2001
verilerine göre Türkiye’de imza kampanyasına katıldım diyenlerin oranı yüzde 14,
katılabilirim yüze 42 ve asla katılmam diyenler %44.
Son zamanlarda gözlemlediğim bir
olgu imza kampanyalarında hareketlerin veya örgütlerin yanında bireylerin de
kendilerini uzaktan ya da yakından etkileyen bir kanunun, girişimin veya
yatırımın değişmesi veya durdurulması için imza kampanyalarını kullanabiliyor
olmaları. İmza.la, change.org, imzakampanyam.com sitelerinde 3 dakika içinde
kendi imza kampanyanızı düzenleyebiliyorsunuz. İşyerinizde veya sokağınızdaki
ulaşabileceğiniz tanıdık tanımadık insanların kat be kat fazlasına internet
yoluyla ulaşabilirsiniz. Tabii her zaman gerçekleşmiyor, imzacılarınızın sayısı
çok düşük de kalabiliyor. Başarınızı (imza sayısı) sizin siyasal ve sosyal
yeteneklerinize, ekonomik ve siyasal konjonktüre, elinizin altındaki
kaynaklara, sorunu nasıl tanımladığınıza ve çözümü nerede ve nasıl gördüğünüze/gösterdiğinize
bakıyor. Nükleer santral ihalesinin iptali için TBBM’ye teslim etmek üzere
toplamayı düşündüğünüz yüzbinlerce imza ile sokağınızın trafiğe kapatılmsı için
belediyeye verececeğiniz üç yüz imzayı toplarken yürüteceğiniz stratejiler ve kullancağınız
taktikler farklı olmak zorunda.
Dr. Barış Gençer Baykan
Bahçeşehir Üniversitesi-Betam
15 Ekim 2012 Pazartesi
GDO hukuku gelişiyor, farkındalık artıyor
İnsan ve çevre
sağlığına etkileri açısından tüm dünyada büyük tartışmalar yaratan Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), gerek mevzuat tartışmaları gerekse gıda
güvenliği açısından bir süredir ülke gündeminde yer tutuyor. Ekolojik Yaşam Derneği Bursa’da 6-7 Ekim 2012’de “GDO’ların
Sosyal ve Hukuksal Boyutu” başlıklı bir çalıştay düzenledi. BM Küçük Destek Programı Türkiye tarafından
desteklenen ve Betam, Greenpeace,Ekoloji Kolektifi, Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kent Konseyi,
ZMO ve GDO’ya Hayır Platformu’nun da partnerleri arasında olduğu çalıştayda GDO’lara
karşı sosyal örgütlenmeler ve Biyogüvenlik Hukuku tartışıldı. Çalıştayın ilk
günü GDO konusunda faaliyet gösteren sivil toplum temsilcileri, bilim
insanları, hukukçular ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcileri ve Biyogüvenlik
Kurulu başkanı 2 panelde bir araya geldiler. Tartışmaların ana başlıkları
GDO’ların kontrol ve denetimi, kamuoyunun farkındalığı ve GDO’lara karşı
tepkisi ve gelişmekte olan GDO hukukunun ilkeleriydi.
GDO’da mevcut durum ve gelişen biyogüvenlik hukuku
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı yetkilisi Mehmet Çobanoğlu, Türkiye’de GDO’lar konusunda
mevcut durumu ve kontrolü başlıklı sunumunda soya, mısır, pamuk, kanola,
papaya, domates, şeker pancarı, çeltik ve patatesin GDO açısından riskli ürünler olarak nitelendirildiğini ve ABD,
Arjantin, Brezilya, Kanada, AB Ülkeleri, Geney
Afrika, Rusya, Ukrayna’dan bu ürünler ithal ediliyorsa yüzde yüzünün
analiz edildiğini belirtti. Son dönemde yapılan kontrollerde 2012 Ocak-Haziran
arası 5426 gıda analizinde 51, 767 tohum analizinde ise 26 gdolu ürüne
rastlandığını belirtti. Biyogüvenlik Kurulu başkanı Prof. Dr Hakan Yardımcı, Prof.Seralini ve
arkadaşlarının Food and Toxicology dergisinde yayınladıkları ve GDO-kanser
ilişkisini kanıtlayan bilimsel makaleyi kurulda tartışmaya aldıklarını belirtti.
Sivil toplum
temsilcileri GD ürünlerin risk değerlendirilmelerinin nasıl yapıldığını,değerlendirme
sürecinin yeterince şeffaf olmadığı konusunda eleştirilerini ilettiler. GDO’ya
Hayır Platformu’ndan Av.Emre Baturay Altınok, GD gıda ve yem başvurularını
şirketler yerine şirketlerin kurdukları dernek ve federasyonların yaptıklarını,
bunun da hukukta bir yeri olmadğını vurguladı. Ayrıca ihtiyat ilkesinin önemli
bir ayağının da sağlıklı bilgiye erişim hakkı olduğunu ve yurttaşların Biyogüvenlik
Kurulu’nun GDO’ları değerlendiren yaptığı tartışmalarışeffaf bir şekilde
ulaşabilmeleri gerektiğini belirtti. Melikşah
Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Başözen, GDO’lar konusunda bir hukukun gelişmesindeki zorluğun bu
ürünlerin canlı sağlığına ne zaman ve nasıl etki edeceğinin tam bilinmemesi
olduğunu ve GDO’dan zarar gören bir tüketicinin
Tüketici Mahkemesi’nde,Ticaret Mahkemesi’nde ya da İdari Mahkeme’de dava açabileceğini,
çevre ve tüketici örgütlerinin de topluluk davası açabileceğini belirtti.
Türkiye’de 2004 yılında başlayan GDO karşıtı hareket, Yeryüzü Dostları’nın
Avrupa’daki Canavar Domates Kampanyası’nı çevre, üretici ve tüketici
örgüterinin bir araya gelmesiyle 15 ilde gerçekleştirilmiş, topladığı 100 bin
imzayı TBMM’ye ileterek GDO’ların yasaklanmasını talep etmişti. Çalıştayda gdo
karşıtı hareketin aktörleri, talepleri, kullandığı söylemler, mücadele araçları
ve uluslararası bağlantıları ele alındı. Son yıllarda artan gıda aktivizminin
bir sonucu olarak belirli bir farkındalık yaratıldığı, tüketicilerin gıdalarını
ve tarımsal üretimi sorgulamaya başladıklarını ve GDO’lara insan ve çevre
sağlığına olumsuz etkileri, tohumun patentlenmesi, tüketicinin bilgilenme
hakkının ve küçük çiftçinin tohumu saklama hakkının elinden alınmasına yol
açtığı için karşı durduğu ifade edildi.Panelistler son yıllarda yaptıkları
kamuoyu araştırmalarından örnekler vererek toplumun dörtte üçünden fazlasının
GDO’lar hakkında bilgi sahibi olduğu ve % 82 oranında da GDO’lara karşı
olduğunu ifade ettiler. Muğla
Üniversitesi’nden Doç.Dr. Özdemir’in Tübitak desteğiyle yaptığı araştırma,
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin
Türkiye’nin 3 bölgesinde gerçekleştirdiği GDO farkındalığı araştırması ve Greenpeace’in
kamuoyu anketi benzer sonuçları göstermesi açısından anlamlıydı. Çalıştayın
ikinci günü sivil toplum örgütleri,meslek odaları ve baroların temsilcileri,
GDO’ya Hayır Plaformu’nun bileşen örgüt temsilcileri ve aktivistlerinin
katılımıyla ilk günkü tartışmalar
ışığında mevcut sorunların çözümü için ortak çalışmalar ve kampanya düzenleme
imkanları tartışıldı.
2010 yılında çıkarılan Biyogüvenlik Kanunu ile birlikte Türkiye’de
GDO’ların ekimine yasak getirilirken ithalat izni Biyogüvenlik Kurulu’nun risk
ve sosyo-ekonomik değerlendirmesine bağlı kılındı. Öte yandan yasa çıkana kadar
çeşitli yönetmeliklerle verilen izinler sonucu genetiği değiştirilmiş 32 çeşit
gıdada ve yem bitkisi 6 ay boyunca yoğun bir şekilde girdi ve denetim ve
kontrolü mümkün olmadı. Son olarak
genetiği değiştirilmiş 3 soya ve 16 mısır çeşidine ithalat izni verilmiş
ve bu yemlere etiketleme zorunluluğu getirilmiş, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu ise gıda amaçlı 29
GDO’lu genle ilgili başvurusunu oluşan toplumsal tepki yüzünden geri çekmişti.
Genetiği değiştirilmiş ve yem olarak kullanılacak 3 kolza ve bir şekerpancı
çeşidiyle ethanol olarak kullanılacak 22 çeşit GD mısırın başvurusu yolda. Denetimlerde
yasak olmasına rağmen GDO’lu gıda ve yem kullanan şirketlere karşı devletin
açtığı davalar devam ediyor. Davaların sonuçlarına göre bu şirketlerin isimleri
kamuoyuna açıklanabilir.
Dr.Barış Gençer Baykan
Bahçeşehir Üniversitesi- Betam
Lüfer Bayramı
2. İstanbul Lüfer Bayramı 19 - 21 Ekim
tarihleri arasında düzenleniyor. Bayramda bu yıl çocuklar için etkinlikler, gençler için projeler, kayıt
tutmanın keyfini bilenler için bir atölye, avcılar için bir yarışma, sektörün
tartışmalarını gündeme taşıyan bir panel ve “balıklı filmler”
festivali var. Programın detayları için http://www.fikirsahibidamaklar.org/lufer-bayrami-2012/program.html
11 Ekim 2012 Perşembe
Heybeliada'da Güz Pikniği
*İstanbul Kolektif (www.kolekt ifistanbul.com) Balkan müzikleriyle,
*Esmeray yeni oyunu Yırtık Bohça'dan bir bölümle,
*İpek Thevenon çocukluğumuzun sokak oyunlarıyla,
*Hüseyin Varış uçurtma atölyesiyle bizlerle olacak...
Sonbaharın bize sunduğu yeni renkleri şehrin karmaşasından ve hızından uzak,Yeşillerle karşılamak için Heybeliada’dayız. 14 ekim pazar günü saat 12:00’le 17:00 arasında sizleri bize katılmaya davet ediyoruz. Çeşitli etkinlikler, müzik, çocuklar için oyunlar, Heybeliada’nın rehber eşliğinde gezilmesi ve Mangalda Balık sizleri bekliyor…
Ulaşım ve organizasyon hakkında ayrıntılı bilgi: www.yesiller.org.tr Tel: 212 244 77 80, 0541 693 89 94
26 Eylül 2012 Çarşamba
GDO'ların Sosyal ve Hukuksal Boyutu
6-7 Ekim
2012,Bursa
PROGRAM
6
Ekim 2012 (Cumartesi)
10:00 Basın Açıklaması
10:00 - 11:00 Açılış Konuşmaları
11:00 - 18:30 PANELLER
18:30 Kokteyl
Yer:
KONAK KÜLTÜR EVİ
7
Ekim 2012 (Pazar)
10:00-14:00 ÇALIŞTAY
Yer:
NİLÜFER KENT KONSEYİ Toplantı
Salonu
Sekseni
aşkın kurumsal bileşeni, binlerce üyesi olan GDO’ya Hayır Platformu’nun kurucu
üyelerinden birisi olan EKODER,
Tarımsal Biyoteknoloji ürünü olan Transgenik Bitki ve Tohumları Türkiye kamuoyuna
tanıtan , kamuoyu nezdinde GDO tartışmalarını önemli ve öncelikli
gündem maddesi yapan kurumlardandır. 2004 yılından bu yana Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar ile ilgili pek çok kampanya ve etkinlikte fiili
olarak yer almış, önemli savunuculuk faaliyetleri gerçekleştirmiştir.
Bu
alanda yapılan farkındalık ve savunuculuk çalışmalarının yanı sıra hukuksal
boyutta yürütülen çalışmalarda kazanılan haklar ve uygulamaların derlenmesi ve
bir envanter çıkarılması önem arz etmektedir. Uzmanların, hukukçuların ve sivil
toplum kuruluşu çalışanlarının bir araya gelerek, hukuksal çalışmaların
değerlendirilmesi ve deneyim paylaşımında bulunulması,Tarımsal Biyoteknoloji
ürünü olan GDOlu tohum ve gıda maddelerinin sosyal, ekonomik, ekolojik,
tarımsal ve sağlık üzerine etkileri konularında yerellerde sürdürülebilirlik
ilkesi doğrultusunda yurttaş katılımını ve denetimi arttıracak organizasyonlara
gidilmesi, bu alanda önemli bir ihtiyaç olarak görülmektedir.
GDO'lar
konusunda verilen hukuki mücadelenin ana unsurunu, insan başta olmak üzere
canlı sağlığı, tohumda ve tarımda tekelleşme, GDO'ların ekoloji ve biyolojik
çeşitlilik üzerine olumsuz etkileri oluşturmaktadır.
“Genetiği
Değiştirilmiş Organizmaların Sosyal ve Hukuksal Boyutu” başlıklı iki günlük
etkinlik ile alanda aktif STKların, bilim insanlarının ,Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı temsilcilerinin, Biyogüvenlik Kurulu temsilcilerinin,
uzman ve hukukçuların bir araya gelerek şimdiye kadar Türkiye’de yürütülen
hukuksal ve sosyal süreç ,tarımsal ve ekonomik etkiler ve Türkiye'deki ve Dünyadaki
kamuoyu tepkileri ve sosyal örgütlenmelerin tartışılması amaçlanmaktadır.
6
ve 7 Ekim 2012 tarihlerindeki etkinliğimize katılımınız bizleri
onurlandıracaktır.
Saygılarımızla,
Arca Atay
EKODER-Ekolojik Yaşam
Derneği Başkanı
PROGRAM AYRINTILARI
6 Ekim-Cumartesi ;
Çeşitli
Üniversiteler, Sivil Toplum Örgütleri, Meslek Odaları ve Barolar yanı sıra
Tarım Bakanlığı ve Biyogüvenlik Kurulu temsilcilerinin sunumlarının yapılacağı
ve geniş bir perspektiften ele alınacak GDO lar konusunda görüş ve önerilerin
kaydedileceği 2 PANEL gerçekleştirilecektir. Panel öncesinde Etkinliğin
basın ve kamuoyuna duyurulması amaçlı bir Basın Açıklaması yapılacaktır.
Yer: KONAK KÜLTÜR EVİ
Adres : Konak Mahallesi Yakut Sokak No:2 Nilüfer -
BURSA
Telefon : 0 (224) 452 45 00
9:00-10:00 Kayıt ,Çay Kahve ikramı
10:00
Basın açıklaması
10:10-10:15 Hoşgeldiniz konuşması (Proje asistanı Ayfer
Şahin)
10:15-11:00 Açılış
konuşmaları (Sn.Gökhan Günaydın,Sn.Mustafa Bozbey,SGP,EKODER)
11:00-11:15 Kısa Ara (Çay Kahve ikramı)
11:15-13:15 GDO'ların Sosyal ve Hukuki Boyutu Paneli
I. Oturum
13:15-14:00 Soru Cevap Serbest Konuşmacılar (Her
kişi/kurum için 10 dakika)
14:00-15:00 Öğle arası
15:00-16:00 Kurumların tanıtımları ve konuşmacılar (Her
kişi/kurum için 10 dakika)
16:00-18:00 GDO'ların Sosyal ve Hukuki Boyutu Paneli II.
Oturum
18:00-18:30 Soru cevap ve Serbest Konuşmacılar (Her
kişi/kurum için 10 dakika)
18:30 Kokteyl
GDO'LARIN SOSYAL VE HUKUKİ BOYUTU PANELİ I.OTURUM
Panel Başkanı: Olcay Bingöl /Tohum İzi Derneği
Panelistler :
Dr. Ahmet Aslan
Tarım
Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü
Ar. Gör. Burcu Ertunç
Türkiye’nin
Üç Bölgesinde GDO Farkındalığı
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal
Araştırmalar Merkezi- Betam
Doç. Dr. Ahmet Başözen
Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin Tüketilmesinden Kaynaklanan
Tazminat
Davalarında İspat
Melikşah Üniversitesi
Av.
Emre Baturay Altınok
Biyogüvenlik Hukuku ve İhtiyat İlkesi
GDO'ya Hayır Platformu
Tarık
Nejat Dinç
Yemezler Kampanyası-GDO Anketi
Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Greenpeace
Akdeniz
GDO'LARIN SOSYAL VE HUKUKİ BOYUTU PANELİ II.OTURUM
Panel Başkanı: Berin
Ertürk /Kibele Kooperatifi
Panelistler :
Prof.
Dr. Hakan Yardımcı
GDO'lar ve
Biyogüvenlik Kurulu Çalışmaları
Biyogüvenlik
Kurul Başkanı
Ar. Gör. Dr. Barış Gençer Baykan
Türkiye’de
GDO Karşıtı Hareket
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal
Araştırmalar Merkezi- Betam
Av.
Fevzi Özlüer
Hukuk
Sistemimiz İçinde GDO'lardan Doğan Zarar ve İdarenin Hukuki Sorumluluğunun Yeri
Ekoloji
Kolektifi
Turhan Çakar
GDO'ların
Tüketici Hakları ve Gıda Egemenliği Açısından Değerlendirilmesi.
Tüketici Dernekleri Federasyonu
Doç.
Dr. Oğuz Özdemir
GDO’ların Sosyo-Ekonomik etkileri
Muğla
Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi
7 Ekim -Pazar ;
Sivil
Toplum Örgütleri, Meslek Odaları ve Baroların temsilcilerinin, GDO'ya Hayır
Platformunun bileşen örgüt temsilcileri ve aktivistlerinin katılacağı ÇALIŞTAY
gerçekleştirilecektir.Bu çalıştayda
birinci gün yapılan tartışmalar ışığında mevcut sorunların çözümü için
ortak çalışmalar, projeler, kampanyalar ve etkinlikler geliştirilmesi
hedeflenmektedir.
Çalıştay Moderatörü : Sevgi Mutlu
Yer: NİLÜFER
KENT KONSEYİ Toplantı Salonu
Adres
:Barış Mah. F.S.M. Bulvarı Lozan Sok. İncir Parkı içi Nilüfer-Bursa
Telefon :
0 (224) 452 32 00 - 452 32 01
Saat: 10:00 - 14:00
İrtibat:
EKODER-Ekolojik
Yaşam Derneği
Demirsubaşı
Mah.Gazino Sok. No:22/2 Gemlik-Bursa
Tel: 0
(224) 514 14 69 ve 0(532)427 01 28
www.ekoder.org.tr
arcaatay@gmail.com
Bu Etkinlik "Birleşmiş Milletler Gelişme Programı,GEF Küçük
Destek Programı Türkiye" tarafından desteklenmektedir.
21 Eylül 2012 Cuma
Sürdürülebilirlik Raporlarında STK Katılımı
REC (Bölgesel Çevre Merkezi) Türkiye,
Hollanda Konsolosluğu Matra Fonu finansal desteğiyle Sürdürülebilir İş için STK
Kapasite Geliştirme Programını yürütüyor. Özel sektör tarafından yayımlanan
sürdürülebilirlik raporlarının ilgili paydaşlara ulaşarak sivil toplum
kuruluşlarının geribildirim vermelerini sağlayacak olan proje kapsamında
İstanbul, Ankara
ve İzmir’de ücretsiz eğitimler gerçekleştirilecek. Sivil Toplum Kuruluşlarının
katılımcı olacağı eğitimler Ekim ve Kasım aylarında gerçekleşecek.
Ayrıntılı bilgi ve ön kayıt için asli.kurtuluş@rec.org.tr adresine
yazabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)