22 Mart 2011 Salı
18 Mart 2011 Cuma
Ekolojik Anayasa İstiyoruz
14 Mart 2011 Pazartesi
HES’lere Karşı Derelerin Kardeşliği
Loç Vadisi, Koruma Platformu, Türkiye Su Meclisi, Yuvarlakçay'ı Koruma Platformu... Anadolu'da içlerinde dere, kardeşlik,platform sözleri geçen irili ufaklı onlarca yurttaş insiyatifi boşuna kurulmuyor çünkü Türkiye'de yapılması planlanan 1700 HES projesiyle su varlıkları 49 yıllığına şirketlere devrediliyor.
Mahmut Hamsici’nin Dereler ve İsyanlar kitabı HES'lerin yarattığı çevre tahribatını, şirketlerin pervasızlığını, hukukun işlemezliğini ve tüm bunlar karşısında doğayı korumak için girişilen dayanışmacı mücadeleyi anlatıyor. Hamsici, HES yapılan ya da yapılması planlanan bölgelere gidip yurttaşların gözünden Hint yazar Arundhati Roy'un deyimiyle eko-kırımı teşhir etmek istemiş. Maalesef bunda ba
şarılı olmuş. Maalesef diyoruz çünkü son iki yıldır basından izlediğimizin çok ötesinde bir çevresel tahribat ve sosyal parçalanma yaşandığını kitabında yansıtmış. Onlarca ile ve ilçede ÇED toplantılarına, HES şantiyelerine, mitinglere, ev ve esnaf toplantılarına giden Hamsici'nin üst düzey bürokratlarla görüşme talebi ise geri çevrilmiş.Türkiye'nin artan enerji ihtiyacını karşılayacak yatırımlar olarak sunulan HES projeleri, tüm dünyada su varlıklarının özelleştirilmesi ve piyas
allaştırılması sürecinin bir parçası. Ayrıca enerji politikasızlığının bir sonucu olarak rant aracına dönüşen HES projeleri yarattığı tahribata bakılmaksızın yenilenebilir enerji
olduğu için destekleniyor ve karşı çıkanların çevreciliği sorgulanabiliyor. Enerji kısmı bir yana bu projeler, istihdam yaratılacak söyleminin de bir parçası olarak öne sürülüyorlar. Bu söylem ilk anlarda HES yapılacak bölgede olumlu karşılanabiliyor ve işsizlikten muzdarip bölgelerde
Su varlıklarını metalaştırmaya yöneli
k girişimlerin karşısında ortaya çıkan kardeşleşme belki de süreç içerisindeki olumlu yönlerden biri. Hamsici bu mücadelede “Farklı etnik, inançsal, yöresel aidiyetleri, siyasal yönelimleri olan yurttaşların hak arama mücadelesi temelinde kenetlenmesinin ve yeni bir demokrasi kültürünün filizlenmesinin" işaretlerini görüyor. (s: 42). Coğrafi olarak yakın olmalarında rağmen kapalı toplumlar olarak yaşayan köyler arasında HES’lere karşı iletişim kurulmuş, işbirliğine gidilmiş. Örneğin Düzce Hendek’te “Rizeliler’in köyleri, Trabzon’un köyleri, Orduluları’ın köylüleri. Bırakalım dostluğu herhangi bir iletişimleri dahi olmamış. Ancak tarihlerinde ilk kez sularını korumak için bu köyler arasında iletişim kurulmuş.”(s. 39). Munzur ile Karadeniz’in kader birliğine değinilmiş ve “Karadeniz dardaysa biz de isyandayız, biz dardaysak Karadeniz İsyanda” demiş Dersimliler. Farklı kültürlerin sembolleri de mitinglerde öne çıkar olmuş. Loç Vadisi’nin sarı yazması,
Karadeniz’in kemençesi, Munzur’un halayı bir araya gelmiş. Ayrıca Rize/Fındıklı ve Artvin/Şavşat’ta 1980 sonrasının ilk kitlesel mitingleri düzenlenmiş ve Tunceli’deki baraj protestosu Tunceli tarihinin en büyük mitingi olarak kayda geçmiş.
tirecek ölçüde yıkıcı HES projelerinin karşısında “Ha suyumuz ha canımız” diyerek duranların mücadelesini anlatan bu kitap suyumuzu, doğamızı ve geleceğimizi korumanın zor ama elzem olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.Yıllar sonra bu kitaba tekrar baktığımızda yaşamın mı yıkımın mı galip geldiğini, kimlerin yaşamdan kimlerin yıkımdan yana durduğunu daha iyi göreceğiz.
Barış Gençer Baykan
Dereler ve İsyanlar
Mahmut Hamsici
Nota Bene Yayınları
2010
Fiyat 15 TL
11 Mart 2011 Cuma
EKOIQ’nun 8. sayısı çıktı!
Türkiye’nin “Yeşil İş ve Yaşam” dergisi EKOIQ’nun Mart-Nisan 2011 sayısı çıktı. EKOIQ, sekizinci sayısında ana dosya konusu olarak güneş enerjisini gündemine alıyor. Uzmanlar, bütün dünya güneşle aydınlanabilir diyor. Peki Türkiye’de güneş enerjisi sektöründe ne durumda?
Plastik poşetler yıllardır hayatımızın fazlasıyla içinde. Poşetlerin zararları konusunda ilk adımları Afrika ülkeleri attı. Yasaklar çeşitli ülkelerde yaygınlaşırken. Türkiye’de de Kadıköy, Nilüfer, Konak ve Edremit Belediyeleri de bu konuda adımlar atmaya başladı.
KOIQ anayasaya tartışmalarına yeni bir boyut katıyor ve soruyor: Çevre ve ekoloji dünya anayasalarında nasıl yer alıyor?
Organik ürün satışı yapan e ticaret siteleri her geçen gün biraz daha yaygınlaşıyor. EKOIQ, en çok ön plana çıkan iki site naturey.com ve greengoods.com.tr’yi mercek altına alıyor.
10 Mart 2011 Perşembe
Kışladağ'dan Mektup Var
Muammer Sakaryalı'nın Uşak Eşme'de altın madenine karşı verilen mücadeleyi anlattığı "Kışladağ'dan mektup var" adlı kitabı Yeni İnsan Yayınevi'nden çıktı. Basın bültenini aşağıda bulabilirsiniz.
Ekolojiye saldırılar sürdükçe, saldırıya karşı direnişler de sürecek ve biz yazmaya, söylemeye ve yayınlamaya devam edeceğiz.
“İnsanın canı, acıdığı yerdedir” derler.
Türkiye'nin de canı acıyor. Ülkenin dört bir yanından feryatlar yükseliyor. Tıpkı bir canlı gibi ülkemizin canı, can damarlarından acıyor: Dağlarından, derelerinden, ormanlarından, ovalarından, tarihi ve kültürel varlıklarından, zeytinliklerinden ve tarım alanlarından acı feryatlar yükseliyor.
Uşak Eşme'de yıllardır Kışladağ altın madenine karşı güçlü bir direniş var. Bu mücadelenin içinden Muammer Sakaryalı haykırıyor. Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duysun, bu siyanürle altın işleme madenci çılgınlığı bitsin istiyor.
Elimizde duyarlılığımız ve dayanışma ruhumuz var. Duyarlılığımızı kaybedersek, bilinsin ki her şeyimizi kaybederiz.
ISBN: 978-605-5895-20-4
BARKOD: 9786055895204
Sayfa Sayısı: 237
Ebat: 13,5x21
Fiyat: 10 TL
Muammer Sakaryalı kimdir?
1957 yılında İnay Köyü’nde (Uşak ili Ulubey ilçesi) doğdu. Çocukluğu ve erken gençliği İnay Köyü ve Kışladağ bölgesinde geçti. Kışladağ ve İnay, Onu hep gölge gibi takip etti. Çocukluğunun geçtiği kültürel ortamı incelediği "İnais'ten İnay'a" adlı monografya çalışması, Arkeoloji ve Sanat Yayınlarından çıktı. Matemetik öğretmenidir. İlköğretim Matematik ders kitapları yazımına katıldı. Masallar Ülkesi adlı bir okulöncesi eğitim kurumunu eşiyle birlikte işletmektedir. İnay köyüyle bağını hiç koparmadı. Devrimciliğinin ve muhalif duruşunun bedelini ödedi. Yargılanmaya alışıktır. Eldoradogold-Tüprag şirketi onun 50 milyar lira manevi tazminatla cezalandırılmasını istedi, dava reddedildi. Yargıtay kararı onadı. Fakat Tüprag, kararı düzeltme başvurusu yaptı. Süreç devam ediyor. Şimdi köylüleriyle beraber oluşturdukları İnay Vicdan Hareketiyle, Kışladağ altın madeninin mahvettiği suyun, toprağın, havanın ve canlı yaşamının vicdanı olmaya çalışmaktadır.
8 Mart 2011 Salı
Victor
Victor Ananias Kimdir?
Victor Ananias, 1971 yılında İsviçre’nin Zürih kentinde dünyaya geldi. Babası Şilili olan Victor Ananias, çocukluk yıllarını Almanya’da geçirdi. Altı yaşına geldiğinde ailesi doğal bir yaşamı seçerek Bodrum’a yerleşti. Burada Ege’nin toprak insanının gelenek ve bilgisiyle yetişen Ananias, 13 yaşından itibaren miçoluk, çiçekçilik, garsonluk, otel yöneticiliği ve turist rehberliği yaptı.
9 Eylül Üniversitesi İngilizce Bölümü’nde okurken eğitimini yarıda bırakarak kendini ve hayatı keşif seyahatlerine çıkmaya karar veren Victor Ananias, ekolojik mimari, ekolojik tarım, ekolojik mutfak gibi ekolojik yaşamla ilgili konularda yurtdışında çeşitli eğitsel faaliyetlerde bulundu.
1991 yılında turist rehberliğinden kazandığı parayla köylerden doğal ürünler alarak bunları Bodrum pazarındaki küçük tezgâhında satmaya, bilgilerini paylaşmaya başladı. Aynı zamanda ekolojik yaşamın değişik alanlardaki öğrenme sürecinin yoğunlaştığı bu dönemde, ürün çeşitliliğini artırarak kurduğu doğal ürün dükkanı ve daha sonra da sağlıklı içecek ve tatların sunulduğu, aynı zamanda çevrecilerin toplanma yeri olan Başak Cafe’yi açtı.
Bir yıl sonra yine Bodrum’da hem dengeli beslenme mutfağı, hem ürün satış noktası, hem de eğitsel program ve toplantıların yapıldığı uluslararası bir buluşma yeri olan Buğday vejetaryen restoran ve kültür merkezi ’ni açtı. Şu anda iki ayda bir yayınlanan Buğday dergisini, elle yazıp fotokopide çoğaltılmış olarak ilk kez 1996 yılında bu mekânda okuruna ulaştırdı. 1997 yılında ilk ekolojik mimari projesini hayata geçiren Vıctor Ananias, yurt çapında ve uluslararası platformlardaki deneyim ve iletişimlerinin çoğalmasıyla birlikte önce İstanbul’da daha sonra da Türkiye genelinde ekolojik tarımın yaygınlaşması, ürünlerin iç pazarda tüketiciye ulaşması, tüketici bilincinin geliştirilmesi gibi konularda çalışmaya başladı.
Victor Ananias son günlerine kadar yurt içi ve yurt dışında ekolojik yaşamın çeşitli alanlarında faaliyet gösteren vakıf, dernek ve şirketlerle işbirliği yaparak ve “Buğday ekolojik yaşamı destekleme vakfı” kuruluş çalışmalarına devam ederek bu alandaki çabasını yaptığı işlerde ve kişisel hayatında sürdürüyordu. Ekolojik tarım alanında tüm dünyada tanınan Ananias, uluslararası ekolojik tarım kuruluşları tarafından geleceğin 5 liderinden biri olarak gösteriliyordu.
Kaynak: NTVMSNBC
22 Şubat 2011 Salı
Çevresel Adımlar desteğinizi bekliyor
Geri dönüşüm değer zincirinde hammadde sarfiyatını ve doğal kaynakların yeniden tahribatını bir nebze engellese de asla kendi başına bir çözüm yolu olamaz. Evrensel payda da büyük yankı uyandıran Azalt-Yeniden Kullan-Geri Dönüştür kuralından ilk ikisi aslında çevresel yıkımlarda en büyük pay sahibi olan %69 luk tüketici etkilerini gidermek adına oldukça gerekli ve faydalı aşamalardır. İnsanlar adeta tüketim yarışına girişmekte, ve ceplerini boşaltmalarını bir yana bırakın aldıkları ürünlerin maksimum 6 ay sonunda büyük bir oranda çöpe gitmesine sebep olmaktadır. Sürdürülebilir bir yaşam için her insanın bireysel sorumluluklarından önce evrensel sorumluluklara sahip olması ve bu bilinçle yaşaması gerekir. Unutulmamalıdır ki bu dünya sadece insanların değil tüm canlıların yaşam alanıdır. Denizlerde ne zaman balıkların yaşamı son bulur, ne zaman ağaçlar topraklara daha fazla tutunamaz ise insanlarda bu dünyada oldukça sıkıntı çekmeye başlayacaklardır.
Siz de “Çocuklar Yaşasın Gelecekte” sloganını benimsiyor ve gelecek için endişeler taşıyorsanız www.cevreseladimlar.com sitesinden bizimle iletişime geçebilir sponsor firmamız yada gönüllü destekçimiz olabilirsiniz. Unutmadan söyleyelim ki dakikada 2000 ağacın kesildiği dünyamızda atılacak en güzel ve kalıcı adımlar “Azalt,Tekrar Kullan,Geri Dönüşümlü Kullan,Saygı Duy,Üzerinde Düşün, Onar,Sorumluk Sahibi Ol” ilkelerine sahip bir nesil oluşturabilmektir.
www.facebook.com/cevreseladimlar
www.twitter.com/cevreseladimlar
18 Şubat 2011 Cuma
Ekonomik gelişme mi çevre mi?
17 Şubat 2011 Perşembe
14 Şubat 2011 Pazartesi
Sülekler’de HES'e karşı başarı nasıl kazanıldı?
İlk olarak halk mücadelesiyle ve şimdi de hukukla…
Süleklerde halkın ve hukukun dediği oldu ve hes kurmak artık mümkün değil.
Şimdi bu mücadele sürecinin hikayesini paylaşacağız sizlerle
Antalya Isparta Burdur Platformu ilk olarak Süleklileri bilgilendirdik ve Antalya toplantısına davet ettik
Köyün tek su kaynağının üzerine hes kurulması köyün geçim kaynağına koyulan bir bomba etkisi yaptı.
Çünkü hes demek yokluk, açlık ve yok olmak demekti.
1-- İlk olarak Antalya Isparta Burdur Dereleri Gönlünce Aksın Çevre Platformu Antalya’da yapılacak hes’lerin listesi bulununca Sülekler köylülerine hes yapılacağı bilgisini ulaştırdı.
2-Antalya Isparta Burdur Dereleri Gönlünce Aksın Çevre Platformunun Antalya’da verilecek hes mücadelesi toplantısına Sülekler köylüleri davet edildi ve toplantıya Muhtarla birlikte köylülerin katılımı sağlandı.
3- Platform olarak 10 Nisan 2010 tarihinde Sülekler Köyüne gidilerek derede inceleme yapıldı.
İnceleme ve toplantı için platform üyeleri Korkuteli çayı kıyısında: Sülekler Muhtarı Kerim Doğan ve İsmail Asar, Platform adına Hediye Gündüz, Levent Tuncel Sevinç İlkuçan, Hikmet Yılmaz, Semiha Kahraman, Senem Yıldırım, Hayri Arap, Yakup Yıldırım, Mustafa Yapıcı, Mustafa Hoda, Korkuteli Gönüllüleri, Elmalılı Gazeteci Ahmet Avcı
4-Bölgede platform üyeleri ve köylüler birlikte inceleme yaptı
Yapılan incelemelerde hes için koyulan işaretler yerinde görüldü. Dr. Levent Tuncel ve Sülekler Muhtarı Kerim Doğan
Ve Sülekler Mücadele Kararı Aldı
5-İncelemenin ardından platform üyeleri köylülerle birlikte kahvede toplantı yaparak bilgilendirme yaptı.
Ve Toplantıyla birlikte Sülekler tarihi mücadele kararını aldı.
Sülekler köylüleri toplantıda
Sülekler’de hes köyün tek su kaynağı üzerine kurulacaktı?
Sülekler’de yapılmak istenen hes 1700 nüfuslu köyün içinden geçen çayın üzerine kurulmak isteniyordu. Santral yapılmak istenen yerin köye uzaklığı ise 6 km. Çayın çıktığı yerden Korkuteli barajına uzaklığı 17 km.
Sülekler Köyünün tek su kaynağı olan çayın üzerine kurulmak istenen hes için suların vadiden alınarak köyün 200-300 metre yukarısına çıkarılacak ve dere eskisi gibi köyden geçmeyecekti
Çayın suları Sülekler Köyünde 3500 dönümlük meyve bahçelerini suluyordu. Sülekler’in daha aşağısında ise Dereköy bulunuyor. Dereköydeki meyve bahçeleri ise 3000 dönümdü.
Çayın suları iki köyü geçtikten sonra Korkuteli barajında toplanıyor. Korkuteli Barajı Antalya’nın ve Türkiye’nin en yoğun meyve bahçelerinin bulunduğu Korkuteli ovasında bulunan tüm köylerin bahçelerini suluyordu.
Toplam nüfusun 40 bine yaklaştığı Korkuteli ve köylerinde binlerce dönüm meyve bahçesi ve tarım alanları bulunuyordu.
Bu köyler; Küçükköy, Büyükköy, Yazır, Bayatköy, Datköy, Köseler, Esenyurt, Garkın gibi tarımla uğraşan köyler.”
Hes yapacak firma olarak Değirmen Elektriğin adı geçiyor.
Mücadele kararıyla birlikte platform ve köylüler harekete geçti
6-Platform ve köylüler nerede bir faaliyet varsa oraya giderek derdini anlatmaya başladı
Ankara Barosu Çevre Komisyonun Ankara’da düzenlemiş olduğu foruma Dereler Gönlünce Aksın Platformu katılımcısı birçok köyle birlikte Sülekler köylüleri 21 Mayıs 2010 tarihinde katılım sağladı ve dertlerini anlattılar.
7- 5 Haziran Dünya Çevre Gününde Cumhuriyet Meydanından açılan“Türkiye’nin Çevre Sicili”konulu fotoğraf sergisi ve basın açıklamasına Sülekler Köylüleri katılım sağladı ve Platform ve Alakır köylüleriyle birlikte basın açıklaması yaptılar.
8-Köylüler hes yapılacak yere çadır kurma kararı alarak bir çadır kurdular ve günlük 5 kişilik nöbetçi bıraktılar. Bu nöbetçiler gün boyu bölgeyi gözaltında tuttular.
9- Platform olarak ‘Dereler Ankara’ya Akıyor” Kararı alınmıştı ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ziyaret edilerek, Ankara’da yapılacak ziyaretler için destek istendi. Sülekler köylüleri ziyaretteydi.
10- “Dereler Ankara’ya Akıyor” kampanyası çerçevesinde 15-16-17 Haziran 2010 tarihleri arasında 3 günlük Ankara ziyaretinde TBMM, KESK, DİSK, HAKİŞ, TÜRKİŞ, TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLAR ODALARI BİRLİĞİ, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ, TÜRK TABİBLER BİRLİĞİ GİBİ KURULUŞLARIN GENEL MERKEZLERİNE Sülekler Köylüleri ve hes yapılacak köylerin temsilcileri 38 kişiyle Ankara’ya gitti ve birçok kurum ziyaret edilerek hes’lerin zararları neniyle istemedikleri anlatıldı. Ve de hes’e karşı and yüksek sesle söylenmiştir
HESE KARŞI ANDIMIZ
Köyümün geçmişi,
Soframın aşı,
Çocuğumun harçlığı,
Ve insanlığımızın tarihi olan,
Derelerimizi seviyoruz, koruyoruz ve hes yaptırmayacağız!
Derelerimize dokunan,
Kanunu da,
Bakanı da,
Müdürleri de istemiyoruz.
Bu uğurda,
Bütün hes’ler iptal edilene kadar,
Mücadele edeceğimize namusumuz üzerine and içiyoruz!
ANKARA’DA şimdi NE YAPIYORUZ?
And içiyoruz,
Duyuruyoruz,
Anlatıyoruz,
Engelliyoruz.
KİMİ ENGELLİYORUZ?
Derelerimize saldıran Çevre ve Orman Bakanlığını
Hesleri,
Ve de Yanlış yapanları.
BİZ KİMİZ?
Antalya Isparta Burdur Dereleri Gönlünce Aksın Çevre Platformu
11- Ankara’da Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkezi ziyaretinde Genel Başkan Gökhan Günaydın’dan destek istendi ve alınan destekle Sülekler davasının birlikte açılması sağlandı.
Platform olarak “Dereler Ankara’ya Akıyor” ziyaretinde Sülekler adına katılan eski muhtar Ahmet Yalçın, Galip Coşkun, Cengiz Kurt, Ali Uzun, Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkezinde Genel Başkan Gökhan Günaydın’a yapılan Ziyaret.
12- Hes’i engellemek isteyen Süleklerliler 18 Haziran 2010 tarihinde hes yapılacak yerde çok kalabalık bir köylü grupu ve Korkuteli bölgesindeki birçok sivil toplum kuruluşu desteğiyle toplu olarak basın açıklaması yaptı. Coşku müthişti.
Muhtarın jandarma karakolunda hescilerle tesadüf(!) karşılaşması
13-Ama şirket entrikalara başlamıştır. Bir gün Sülekler Muhtarı Jandarma Karakoluna çağrıldı ve orada şirket temsilcileriyle tesadüf olmayan bir şekilde karşılaştı ve küçük bir sözlü sataşma sonunda tatsızlık olmasın düşüncesiyle karakolu terk etti.9 haziran
Şirketin platform katılımcılarına tanıdıkları araya koyarak siz çekilin teklifi
14-Şirket yine boş durmuyordu. Şirket temsilcileri ortak arkadaşlar aracılığı ile platform temsilcilerine ulaşarak, ‘köylülere destek olmayın’ isteğinde bulundular. Ancak platform temsilcileri bu durumu kamuoyu ile paylaşmışlar ve tutumlarını açık olarak ifade ederek köylülerin yanında olduklarını kesin olarak deklere ederek “köylüler bıraksa biz bırakmayız, biz bıraksak köylüler bırakmaz” yanıtını aldılar.
Ve şirket bölgeye geliyor ama halk sokmuyor
15- Ve bir gün şirket çalışanları etüt yapmak üzere bölgeye geldiğinde, nöbetçiler halka “geldiler” diyerek haber ulaştırmıştır. Bunun ardından yarım saat içinde bütün köy bölgede toplanarak çalışma yapılmasını istememişler ve bu nedenle tartışma yaşanmıştır. 19 Temmuz günü yaşanan bu olayda şirket yetkilisi Muhtar Kerim Doğan'a 'sen insan değilsin' şeklindeki hakareti köylüyü germiş ve tartışma karakolda noktalanmıştır.
Hes’i bölgeye sokmayan köylüler ve muhtar karakolda ifade veriyor
16-Muhtar ve köylüler karakola çağrılmışlar; tüm köylüler akşama kadar karakolda ifade vermişlerdir. Olay anında konu Platform Sekreteryasına ulaşır ulaşmaz basın kuruluşlarına haber iletilmiş ve basın yoluyla da konunun vehameti kamuoyuna duyurulmuştur.
Platform bütün gelişmeleri anında kamuoyuna duyuruyor ve köylülere sürekli destek veriyor
17- Ertesi gün Platform üyeleri köye giderek “geçmiş olsun, direnişinizin yanındayız” mesajını iletmiş, olayı kınamış ve hes yapılacak bölgeye gidilerek basın açıklaması yapılmıştır
Köylülere geçmiş olsun, direnişinizin yanındayız demek üzere platform adına Hediye Gündüz’ün Köy kahvesinde yaptığı ziyaret
Muhtar ve köylülerin karakolda ifadelerinin alınmasının ardından platform adına Hediye Gündüz, Sülekler köylüleriyle birlikte basın açıklaması yapmak üzere hes yapılacak bölgeye gidiyor.
Şirket bir kez daha bölgeye geliyor ve arbade yaşanıyor
18- Şirket bir kez daha, 27 Temmuz günü, bu kez de jandarma ile yine etüt yapmak üzere köye gelmiştir. Nöbetçiler yine köylülere haber vermiş, kiraz toplama vakti mevsimde tarlalarında olan köylüler kiraz toplamayı bırakıp yine hızla toplanmışlardır. Ancak muhtarın kayınpederi ve oğlu jandarma tarafından tartaklanmıştır
19-Ve yine muhtar ifadeye çağrılmış, neredeyse tam gün adliyede ifade için muhtarı bekletirken, platform üyeleri ve köylüler karakolda yine toplu olarak beklemişlerdir.
Korkuteli Adliyesinde Muhtarın alınan ifadesinden sonra Sülekler Muhtarı Kerim Doğan, İsmail Asar, Platform adına Hediye Gündüz
Süleklere destek diğer mücadele gruplarından destekler geliyor
20-O gün, mücadele veren Sülekler köylülerine Türkiye’nin dört bir yanından Sülekler’e dost destekleri eksik olmamış, Karadeniz İsyandadır grubunun iletisiyle tüm çevre gruplarına anında bilgi ulaşması sağlanmıştır.
Süleklerin referandum döneminde farklı konukları oluyor
21-Hes mücadelesi veren Sülekler köylüleri referandum döneminde çok farklı konuklar ağırlamıştır. Özellikle iktidar partisi temsilcileri köye gelerek hes yapılmasını durduracaklarını söylemişler, sözü vermişlerdir. Ancak henüz böyle bir İPTAL yazısı gelmemiştir.
Açılan davadan yürütmeyi durdurma müjdesi geliyor
22- ANCAK BAŞKA BİR MÜJDE GELMİŞTİR Sülekler köylülerinin hes’in iptali için açılan dava da mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Sülekler’de hes yapmak mümkün değildir!!!
23-Bu çalışmalar göstermektedir ki, SÜLEKLERDE HES YAPMAK MÜMKÜN OLMAMIŞTIR VE DE OLMAYACAKTIR.
24-Alınan Yürütmeyi Durdurma kararının ardından YAPACAĞIMIZ mütevazi basın açıklaması-ŞENLĞE TÜM YAŞAM SAVUNUCULARINI ŞİMDİDEN DAVET EDİYORUZ
ANTALYA ISPARTA BURDUR DENİZLİ KAŞ PLATFORMU
Sekretarya:
İLETİŞİM
0 533 771 41 57