11 Mart 2011 Cuma

EKOIQ’nun 8. sayısı çıktı!

Türkiye’nin “Yeşil İş ve Yaşam” dergisi EKOIQ’nun Mart-Nisan 2011 sayısı çıktı. EKOIQ, sekizinci sayısında ana dosya konusu olarak güneş enerjisini gündemine alıyor. Uzmanlar, bütün dünya güneşle aydınlanabilir diyor. Peki Türkiye’de güneş enerjisi sektöründe ne durumda?

Plastik poşetler yıllardır hayatımızın fazlasıyla içinde. Poşetlerin zararları konusunda ilk adımları Afrika ülkeleri attı. Yasaklar çeşitli ülkelerde yaygınlaşırken. Türkiye’de de Kadıköy, Nilüfer, Konak ve Edremit Belediyeleri de bu konuda adımlar atmaya başladı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, iklim değişikliğinin esas mağduru olan kadınların çözümde nasıl anahtar bir rol oynayabileceği EKOIQ sayfalarında...

KOIQ anayasaya tartışmalarına yeni bir boyut katıyor ve soruyor: Çevre ve ekoloji dünya anayasalarında nasıl yer alıyor?

Özyeğin Üniversitesi’nde Enerji, Çevre ve Ekonomi Merkezi’ni (EÇEM) kuran Prof. Pınar Mengüç, iklim değişikliğiyle mücadelede mühendislere büyük rol düştüğünü vurguluyor.

Organik ürün satışı yapan e ticaret siteleri her geçen gün biraz daha yaygınlaşıyor. EKOIQ, en çok ön plana çıkan iki site naturey.com ve greengoods.com.tr’yi mercek altına alıyor.

Büyük kitap zincirlerinde, gazete ve dergi bayilerinde satışa sunulan EKOIQ, ayrıca internette, www.idefix.com , www.kitapyurdu.com ve www.hepsiburada.com adreslerinden de temin edilebiliyor.

10 Mart 2011 Perşembe

Kışladağ'dan Mektup Var

Muammer Sakaryalı'nın Uşak Eşme'de altın madenine karşı verilen mücadeleyi anlattığı "Kışladağ'dan mektup var" adlı kitabı Yeni İnsan Yayınevi'nden çıktı. Basın bültenini aşağıda bulabilirsiniz.

Ekolojiye saldırılar sürdükçe, saldırıya karşı direnişler de sürecek ve biz yazmaya, söylemeye ve yayınlamaya devam edeceğiz.

“İnsanın canı, acıdığı yerdedir” derler.

Türkiye'nin de canı acıyor. Ülkenin dört bir yanından feryatlar yükseliyor. Tıpkı bir canlı gibi ülkemizin canı, can damarlarından acıyor: Dağlarından, derelerinden, ormanlarından, ovalarından, tarihi ve kültürel varlıklarından, zeytinliklerinden ve tarım alanlarından acı feryatlar yükseliyor.

Şu anda verilmiş kırk binin üzerinde maden ruhsatı var. Dağlar çığlık çığlığa. Yaşam alanlarımızı tüketiyorlar. Daha çok haysiyetli bilim insanına, daha çok hukuka-hukukçuya ve daha çok kitlesel direnişe ihtiyaç var.

Uşak Eşme'de yıllardır Kışladağ altın madenine karşı güçlü bir direniş var. Bu mücadelenin içinden Muammer Sakaryalı haykırıyor. Görmeyen gözler görsün, duymayan kulaklar duysun, bu siyanürle altın işleme madenci çılgınlığı bitsin istiyor.

Elimizde duyarlılığımız ve dayanışma ruhumuz var. Duyarlılığımızı kaybedersek, bilinsin ki her şeyimizi kaybederiz.

ISBN: 978-605-5895-20-4

BARKOD: 9786055895204

Sayfa Sayısı: 237

Ebat: 13,5x21

Fiyat: 10 TL

Yeni İnsan Yayınevi

Muammer Sakaryalı kimdir?

1957 yılında İnay Köyü’nde (Uşak ili Ulubey ilçesi) doğdu. Çocukluğu ve erken gençliği İnay Köyü ve Kışladağ bölgesinde geçti. Kışladağ ve İnay, Onu hep gölge gibi takip etti. Çocukluğunun geçtiği kültürel ortamı incelediği "İnais'ten İnay'a" adlı monografya çalışması, Arkeoloji ve Sanat Yayınlarından çıktı. Matemetik öğretmenidir. İlköğretim Matematik ders kitapları yazımına katıldı. Masallar Ülkesi adlı bir okulöncesi eğitim kurumunu eşiyle birlikte işletmektedir. İnay köyüyle bağını hiç koparmadı. Devrimciliğinin ve muhalif duruşunun bedelini ödedi. Yargılanmaya alışıktır. Eldoradogold-Tüprag şirketi onun 50 milyar lira manevi tazminatla cezalandırılmasını istedi, dava reddedildi. Yargıtay kararı onadı. Fakat Tüprag, kararı düzeltme başvurusu yaptı. Süreç devam ediyor. Şimdi köylüleriyle beraber oluşturdukları İnay Vicdan Hareketiyle, Kışladağ altın madeninin mahvettiği suyun, toprağın, havanın ve canlı yaşamının vicdanı olmaya çalışmaktadır.

8 Mart 2011 Salı

Victor

Buğday Derneği'nin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Victor Ananias'ı zamansız kaybetttik. Buğday ailesinin başı sağolsun. Anısı attığı tohumlarda yaşayacak. Victor'un önayak olduğu ekoloji projelerine destek olmak isterseniz Buğday Derneği ile irtibata geçebilirsiniz. www.bugday.org

Victor Ananias Kimdir?

Victor Ananias, 1971 yılında İsviçre’nin Zürih kentinde dünyaya geldi. Babası Şilili olan Victor Ananias, çocukluk yıllarını Almanya’da geçirdi. Altı yaşına geldiğinde ailesi doğal bir yaşamı seçerek Bodrum’a yerleşti. Burada Ege’nin toprak insanının gelenek ve bilgisiyle yetişen Ananias, 13 yaşından itibaren miçoluk, çiçekçilik, garsonluk, otel yöneticiliği ve turist rehberliği yaptı.

9 Eylül Üniversitesi İngilizce Bölümü’nde okurken eğitimini yarıda bırakarak kendini ve hayatı keşif seyahatlerine çıkmaya karar veren Victor Ananias, ekolojik mimari, ekolojik tarım, ekolojik mutfak gibi ekolojik yaşamla ilgili konularda yurtdışında çeşitli eğitsel faaliyetlerde bulundu.

1991 yılında turist rehberliğinden kazandığı parayla köylerden doğal ürünler alarak bunları Bodrum pazarındaki küçük tezgâhında satmaya, bilgilerini paylaşmaya başladı. Aynı zamanda ekolojik yaşamın değişik alanlardaki öğrenme sürecinin yoğunlaştığı bu dönemde, ürün çeşitliliğini artırarak kurduğu doğal ürün dükkanı ve daha sonra da sağlıklı içecek ve tatların sunulduğu, aynı zamanda çevrecilerin toplanma yeri olan Başak Cafe’yi açtı.

Bir yıl sonra yine Bodrum’da hem dengeli beslenme mutfağı, hem ürün satış noktası, hem de eğitsel program ve toplantıların yapıldığı uluslararası bir buluşma yeri olan Buğday vejetaryen restoran ve kültür merkezi ’ni açtı. Şu anda iki ayda bir yayınlanan Buğday dergisini, elle yazıp fotokopide çoğaltılmış olarak ilk kez 1996 yılında bu mekânda okuruna ulaştırdı. 1997 yılında ilk ekolojik mimari projesini hayata geçiren Vıctor Ananias, yurt çapında ve uluslararası platformlardaki deneyim ve iletişimlerinin çoğalmasıyla birlikte önce İstanbul’da daha sonra da Türkiye genelinde ekolojik tarımın yaygınlaşması, ürünlerin iç pazarda tüketiciye ulaşması, tüketici bilincinin geliştirilmesi gibi konularda çalışmaya başladı.

Victor Ananias son günlerine kadar yurt içi ve yurt dışında ekolojik yaşamın çeşitli alanlarında faaliyet gösteren vakıf, dernek ve şirketlerle işbirliği yaparak ve “Buğday ekolojik yaşamı destekleme vakfı” kuruluş çalışmalarına devam ederek bu alandaki çabasını yaptığı işlerde ve kişisel hayatında sürdürüyordu. Ekolojik tarım alanında tüm dünyada tanınan Ananias, uluslararası ekolojik tarım kuruluşları tarafından geleceğin 5 liderinden biri olarak gösteriliyordu.

Kaynak: NTVMSNBC

22 Şubat 2011 Salı

Çevresel Adımlar desteğinizi bekliyor

Yüzyıllardır insanlık, çevre ile barış içerisinde yaşamaktaydı. Sanayi devriminden sonra gelişen ülkelerin devleşen sanayilerinin, dünyamızda yarattıkları tahribatları önlemek için aslında pek çok şey yapıldı denilemez. Çevre Kirliliğini önlemek amacıyla birçok yasal ve bireysel girişimlerde bulunulmuştur, ancak Türkiye için Çevre Eğitimleri halen yetersiz seviyededir. Önemli olan kirletileni arıtmak değil, işlerin bu seviyeye gelmeden olayların önüne geçebilmektir.

Geri dönüşüm değer zincirinde hammadde sarfiyatını ve doğal kaynakların yeniden tahribatını bir nebze engellese de asla kendi başına bir çözüm yolu olamaz. Evrensel payda da büyük yankı uyandıran Azalt-Yeniden Kullan-Geri Dönüştür kuralından ilk ikisi aslında çevresel yıkımlarda en büyük pay sahibi olan %69 luk tüketici etkilerini gidermek adına oldukça gerekli ve faydalı aşamalardır. İnsanlar adeta tüketim yarışına girişmekte, ve ceplerini boşaltmalarını bir yana bırakın aldıkları ürünlerin maksimum 6 ay sonunda büyük bir oranda çöpe gitmesine sebep olmaktadır. Sürdürülebilir bir yaşam için her insanın bireysel sorumluluklarından önce evrensel sorumluluklara sahip olması ve bu bilinçle yaşaması gerekir. Unutulmamalıdır ki bu dünya sadece insanların değil tüm canlıların yaşam alanıdır. Denizlerde ne zaman balıkların yaşamı son bulur, ne zaman ağaçlar topraklara daha fazla tutunamaz ise insanlarda bu dünyada oldukça sıkıntı çekmeye başlayacaklardır.

Bu amaçla kurulan “Çevresel Adımlar Hareketi” bir yılda 9 ay içerisinde 81 ilde minimum 6500 maksimum 50,000 öğrenciye ulaşmayı kendine hedef edinmiştir. Oluşturulacak 3 kişilik ekip ile Ekim 2011 – Haziran 2012 arasında 81 ilde yerinde halkımızla bilgi paylaşımı yapılması öngörülmektedir. Bu hareket ne siyasi, ne bir vakıf ne de bir dernek hareketidir. “Çocuklar Yaşasın Gelecekte” sloganın etrafında birleşmiş yedi üniversite öğrencisinin Türkiye’de Sürdürülebilir Bir Hayat için 1 senelerini yollarda geçirmek üzere hayata geçirdikleri bir projedir.

Çevresel Adımlar Projesi Haziran 2011’e kadar yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli pilot eğitimleri gerçekleştirerek projenin tanıtımını ve süreçlerin daha hızlı ilerlemesini sağlamak amacındadır. Bu amaçla Çevresel Adımların ilk meyvesi 17.02.2011 tarihinde Almanya’nın Bavyera eyaletinde Pater-Rupert-Mayer-Volksschule München-Pullach okulunda gönüllü bir Alman öğretmenin destekleri ile hayata armağan edilmiştir.

Siz de “Çocuklar Yaşasın Gelecekte” sloganını benimsiyor ve gelecek için endişeler taşıyorsanız www.cevreseladimlar.com sitesinden bizimle iletişime geçebilir sponsor firmamız yada gönüllü destekçimiz olabilirsiniz. Unutmadan söyleyelim ki dakikada 2000 ağacın kesildiği dünyamızda atılacak en güzel ve kalıcı adımlar “Azalt,Tekrar Kullan,Geri Dönüşümlü Kullan,Saygı Duy,Üzerinde Düşün, Onar,Sorumluk Sahibi Ol” ilkelerine sahip bir nesil oluşturabilmektir.

www.facebook.com/cevreseladimlar
www.twitter.com/cevreseladimlar

18 Şubat 2011 Cuma

Ekonomik gelişme mi çevre mi?

Betam Toplumsal Araştırmalar Birimi olarak, her beş yılda bir tekrarlanan ve sonuncusu 2007-2008 yıllarında gerçekleştirilen Dünya Değerler Araştırması’nda (http://www.worldvaluessurvey.org/) elde edinilen verilerden 55 ülke yurttaşlarının çevre konusundaki sorulara verdiği cevapları ele aldık. İlk etapta ekonomik kalkınmışlık ile çevre koruma arasında bir ödünleşme olup olmadığını anlamak için yurttaşların “Ekonomik gelişmeyi yavaşlatsa ve biraz işsizliğe yol açsa bile, çevrenin korunmasına öncelik verilmelidir ve “Çevreye bir miktar zarar gelse bile, ekonomik gelişmeye ve iş yaratmaya öncelik verilmelidir” görüşlerinden hangisine yakın oldukları belirtikleri soruyu ele alarak.ülkelerin GSYH’sı ile çevre korumaya verilen önem arasındaki ilişkiyi inceledik. Ikinci olarak Türkiye’de yurttaşların çevre kirliliğini önlemek için ankette belirtilen yollardan hangisiyle maddi bir fedakarlık yapacaklarını belirttikleri soruyu ele aldık. Burada yurttaşların “Eğer çevre kirlenmesini önlemek için harcanacağından emin olsaydım, gelirimin bir kısmını bu amaç için verebilirdim” ve ”Çevre kirlenmesini önlemek için kullanılacaksa, vergilerde bir artışı kabul edebilirim” idafelerine ayrı ayı ne ölçüde katıldıklarını Türkiye ve ekonomik gelişmişlik seviyesi Türkiye ile benzer ülkeler ölçeğinde inceledik. Son olarak da ankete katılanların gönüllü kuruluşlara üyelik durumları çerçevesinde çevre koruma derneklerine üyeliklerini ve bu kuruluşlara duyulan güveni mercek altına aldık.
Barış Gençer Baykan & Burcu Ertunç
Araştırma notunun tamamına şu adresten ulaşabilirsiniz

17 Şubat 2011 Perşembe

14 Şubat 2011 Pazartesi

Sülekler’de HES'e karşı başarı nasıl kazanıldı?


Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu, Sülekler’de HES’e karşı nasıl başarı kazanıldığını anlatıyor.



Süleklerde hes’e karşı mücadeleyi kazandık…
İlk olarak halk mücadelesiyle ve şimdi de hukukla…
Süleklerde halkın ve hukukun dediği oldu ve hes kurmak artık mümkün değil.
Şimdi bu mücadele sürecinin hikayesini paylaşacağız sizlerle

Antalya Isparta Burdur Platformu ilk olarak Süleklileri bilgilendirdik ve Antalya toplantısına davet ettik

Köyün tek su kaynağının üzerine hes kurulması köyün geçim kaynağına koyulan bir bomba etkisi yaptı.
Çünkü hes demek yokluk, açlık ve yok olmak demekti.
1-- İlk olarak Antalya Isparta Burdur Dereleri Gönlünce Aksın Çevre Platformu Antalya’da yapılacak hes’lerin listesi bulununca Sülekler köylülerine hes yapılacağı bilgisini ulaştırdı.
2-Antalya Isparta Burdur Dereleri Gönlünce Aksın Çevre Platformunun Antalya’da verilecek hes mücadelesi toplantısına Sülekler köylüleri davet edildi ve toplantıya Muhtarla birlikte köylülerin katılımı sağlandı.
3- Platform olarak 10 Nisan 2010 tarihinde Sülekler Köyüne gidilerek derede inceleme yapıldı.

İnceleme ve toplantı için platform üyeleri Korkuteli çayı kıyısında: Sülekler Muhtarı Kerim Doğan ve İsmail Asar, Platform adına Hediye Gündüz, Levent Tuncel Sevinç İlkuçan, Hikmet Yılmaz, Semiha Kahraman, Senem Yıldırım, Hayri Arap, Yakup Yıldırım, Mustafa Yapıcı, Mustafa Hoda, Korkuteli Gönüllüleri, Elmalılı Gazeteci Ahmet Avcı

4-Bölgede platform üyeleri ve köylüler birlikte inceleme yaptı


Yapılan incelemelerde hes için koyulan işaretler yerinde görüldü. Dr. Levent Tuncel ve Sülekler Muhtarı Kerim Doğan


Ve Sülekler Mücadele Kararı Aldı

5-İncelemenin ardından platform üyeleri köylülerle birlikte kahvede toplantı yaparak bilgilendirme yaptı.

Ve Toplantıyla birlikte Sülekler tarihi mücadele kararını aldı.


Sülekler köylüleri toplantıda

Sülekler’de hes köyün tek su kaynağı üzerine kurulacaktı?

Sülekler’de yapılmak istenen hes 1700 nüfuslu köyün içinden geçen çayın üzerine kurulmak isteniyordu. Santral yapılmak istenen yerin köye uzaklığı ise 6 km. Çayın çıktığı yerden Korkuteli barajına uzaklığı 17 km.
Sülekler Köyünün tek su kaynağı olan çayın üzerine kurulmak istenen hes için suların vadiden alınarak köyün 200-300 metre yukarısına çıkarılacak ve dere eskisi gibi köyden geçmeyecekti
Çayın suları Sülekler Köyünde 3500 dönümlük meyve bahçelerini suluyordu. Sülekler’in daha aşağısında ise Dereköy bulunuyor. Dereköydeki meyve bahçeleri ise 3000 dönümdü.
Çayın suları iki köyü geçtikten sonra Korkuteli barajında toplanıyor. Korkuteli Barajı Antalya’nın ve Türkiye’nin en yoğun meyve bahçelerinin bulunduğu Korkuteli ovasında bulunan tüm köylerin bahçelerini suluyordu.
Toplam nüfusun 40 bine yaklaştığı Korkuteli ve köylerinde binlerce dönüm meyve bahçesi ve tarım alanları bulunuyordu.
Bu köyler; Küçükköy, Büyükköy, Yazır, Bayatköy, Datköy, Köseler, Esenyurt, Garkın gibi tarımla uğraşan köyler.”
Hes yapacak firma olarak Değirmen Elektriğin adı geçiyor.
Mücadele kararıyla birlikte platform ve köylüler harekete geçti
6-Platform ve köylüler nerede bir faaliyet varsa oraya giderek derdini anlatmaya başladı
Ankara Barosu Çevre Komisyonun Ankara’da düzenlemiş olduğu foruma Dereler Gönlünce Aksın Platformu katılımcısı birçok köyle birlikte Sülekler köylüleri 21 Mayıs 2010 tarihinde katılım sağladı ve dertlerini anlattılar.
7- 5 Haziran Dünya Çevre Gününde Cumhuriyet Meydanından açılan“Türkiye’nin Çevre Sicili”konulu fotoğraf sergisi ve basın açıklamasına Sülekler Köylüleri katılım sağladı ve Platform ve Alakır köylüleriyle birlikte basın açıklaması yaptılar.
8-Köylüler hes yapılacak yere çadır kurma kararı alarak bir çadır kurdular ve günlük 5 kişilik nöbetçi bıraktılar. Bu nöbetçiler gün boyu bölgeyi gözaltında tuttular.
9- Platform olarak ‘Dereler Ankara’ya Akıyor” Kararı alınmıştı ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ziyaret edilerek, Ankara’da yapılacak ziyaretler için destek istendi. Sülekler köylüleri ziyaretteydi.
10- “Dereler Ankara’ya Akıyor” kampanyası çerçevesinde 15-16-17 Haziran 2010 tarihleri arasında 3 günlük Ankara ziyaretinde TBMM, KESK, DİSK, HAKİŞ, TÜRKİŞ, TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLAR ODALARI BİRLİĞİ, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ, TÜRK TABİBLER BİRLİĞİ GİBİ KURULUŞLARIN GENEL MERKEZLERİNE Sülekler Köylüleri ve hes yapılacak köylerin temsilcileri 38 kişiyle Ankara’ya gitti ve birçok kurum ziyaret edilerek hes’lerin zararları neniyle istemedikleri anlatıldı. Ve de hes’e karşı and yüksek sesle söylenmiştir

HESE KARŞI ANDIMIZ

Köyümün geçmişi,
Soframın aşı,
Çocuğumun harçlığı,
Ve insanlığımızın tarihi olan,
Derelerimizi seviyoruz, koruyoruz ve hes yaptırmayacağız!

Derelerimize dokunan,
Kanunu da,
Bakanı da,
Müdürleri de istemiyoruz.

Bu uğurda,
Bütün hes’ler iptal edilene kadar,
Mücadele edeceğimize namusumuz üzerine and içiyoruz!

ANKARA’DA şimdi NE YAPIYORUZ?

And içiyoruz,
Duyuruyoruz,
Anlatıyoruz,
Engelliyoruz.

KİMİ ENGELLİYORUZ?

Derelerimize saldıran Çevre ve Orman Bakanlığını
Hesleri,
Ve de Yanlış yapanları.

BİZ KİMİZ?

Antalya Isparta Burdur Dereleri Gönlünce Aksın Çevre Platformu

11- Ankara’da Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkezi ziyaretinde Genel Başkan Gökhan Günaydın’dan destek istendi ve alınan destekle Sülekler davasının birlikte açılması sağlandı.

Platform olarak “Dereler Ankara’ya Akıyor” ziyaretinde Sülekler adına katılan eski muhtar Ahmet Yalçın, Galip Coşkun, Cengiz Kurt, Ali Uzun, Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkezinde Genel Başkan Gökhan Günaydın’a yapılan Ziyaret.
12- Hes’i engellemek isteyen Süleklerliler 18 Haziran 2010 tarihinde hes yapılacak yerde çok kalabalık bir köylü grupu ve Korkuteli bölgesindeki birçok sivil toplum kuruluşu desteğiyle toplu olarak basın açıklaması yaptı. Coşku müthişti.

Muhtarın jandarma karakolunda hescilerle tesadüf(!) karşılaşması
13-Ama şirket entrikalara başlamıştır. Bir gün Sülekler Muhtarı Jandarma Karakoluna çağrıldı ve orada şirket temsilcileriyle tesadüf olmayan bir şekilde karşılaştı ve küçük bir sözlü sataşma sonunda tatsızlık olmasın düşüncesiyle karakolu terk etti.9 haziran
Şirketin platform katılımcılarına tanıdıkları araya koyarak siz çekilin teklifi
14-Şirket yine boş durmuyordu. Şirket temsilcileri ortak arkadaşlar aracılığı ile platform temsilcilerine ulaşarak, ‘köylülere destek olmayın’ isteğinde bulundular. Ancak platform temsilcileri bu durumu kamuoyu ile paylaşmışlar ve tutumlarını açık olarak ifade ederek köylülerin yanında olduklarını kesin olarak deklere ederek “köylüler bıraksa biz bırakmayız, biz bıraksak köylüler bırakmaz” yanıtını aldılar.
Ve şirket bölgeye geliyor ama halk sokmuyor
15- Ve bir gün şirket çalışanları etüt yapmak üzere bölgeye geldiğinde, nöbetçiler halka “geldiler” diyerek haber ulaştırmıştır. Bunun ardından yarım saat içinde bütün köy bölgede toplanarak çalışma yapılmasını istememişler ve bu nedenle tartışma yaşanmıştır. 19 Temmuz günü yaşanan bu olayda şirket yetkilisi Muhtar Kerim Doğan'a 'sen insan değilsin' şeklindeki hakareti köylüyü germiş ve tartışma karakolda noktalanmıştır.
Hes’i bölgeye sokmayan köylüler ve muhtar karakolda ifade veriyor
16-Muhtar ve köylüler karakola çağrılmışlar; tüm köylüler akşama kadar karakolda ifade vermişlerdir. Olay anında konu Platform Sekreteryasına ulaşır ulaşmaz basın kuruluşlarına haber iletilmiş ve basın yoluyla da konunun vehameti kamuoyuna duyurulmuştur.
Platform bütün gelişmeleri anında kamuoyuna duyuruyor ve köylülere sürekli destek veriyor
17- Ertesi gün Platform üyeleri köye giderek “geçmiş olsun, direnişinizin yanındayız” mesajını iletmiş, olayı kınamış ve hes yapılacak bölgeye gidilerek basın açıklaması yapılmıştır
Köylülere geçmiş olsun, direnişinizin yanındayız demek üzere platform adına Hediye Gündüz’ün Köy kahvesinde yaptığı ziyaret
Muhtar ve köylülerin karakolda ifadelerinin alınmasının ardından platform adına Hediye Gündüz, Sülekler köylüleriyle birlikte basın açıklaması yapmak üzere hes yapılacak bölgeye gidiyor.
Şirket bir kez daha bölgeye geliyor ve arbade yaşanıyor
18- Şirket bir kez daha, 27 Temmuz günü, bu kez de jandarma ile yine etüt yapmak üzere köye gelmiştir. Nöbetçiler yine köylülere haber vermiş, kiraz toplama vakti mevsimde tarlalarında olan köylüler kiraz toplamayı bırakıp yine hızla toplanmışlardır. Ancak muhtarın kayınpederi ve oğlu jandarma tarafından tartaklanmıştır
19-Ve yine muhtar ifadeye çağrılmış, neredeyse tam gün adliyede ifade için muhtarı bekletirken, platform üyeleri ve köylüler karakolda yine toplu olarak beklemişlerdir.
Korkuteli Adliyesinde Muhtarın alınan ifadesinden sonra Sülekler Muhtarı Kerim Doğan, İsmail Asar, Platform adına Hediye Gündüz

Süleklere destek diğer mücadele gruplarından destekler geliyor
20-O gün, mücadele veren Sülekler köylülerine Türkiye’nin dört bir yanından Sülekler’e dost destekleri eksik olmamış, Karadeniz İsyandadır grubunun iletisiyle tüm çevre gruplarına anında bilgi ulaşması sağlanmıştır.

Süleklerin referandum döneminde farklı konukları oluyor
21-Hes mücadelesi veren Sülekler köylüleri referandum döneminde çok farklı konuklar ağırlamıştır. Özellikle iktidar partisi temsilcileri köye gelerek hes yapılmasını durduracaklarını söylemişler, sözü vermişlerdir. Ancak henüz böyle bir İPTAL yazısı gelmemiştir.
Açılan davadan yürütmeyi durdurma müjdesi geliyor
22- ANCAK BAŞKA BİR MÜJDE GELMİŞTİR Sülekler köylülerinin hes’in iptali için açılan dava da mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Sülekler’de hes yapmak mümkün değildir!!!
23-Bu çalışmalar göstermektedir ki, SÜLEKLERDE HES YAPMAK MÜMKÜN OLMAMIŞTIR VE DE OLMAYACAKTIR.
24-Alınan Yürütmeyi Durdurma kararının ardından YAPACAĞIMIZ mütevazi basın açıklaması-ŞENLĞE TÜM YAŞAM SAVUNUCULARINI ŞİMDİDEN DAVET EDİYORUZ
ANTALYA ISPARTA BURDUR DENİZLİ KAŞ PLATFORMU

Sekretarya:
İLETİŞİM
0 533 771 41 57

11 Şubat 2011 Cuma

Kitap: Avrupa Çevre Hareketi

Hein-Anton van der Heijden'ın 2010 aralık ayında çıkardığı "Social Movements, Public Spheres and European Politics of the Environment" adlı kitaptan Baran sayesinde haberim oldu. Kitap, Avrupa çevre hareketinin Avrupa çevre politikalarını nasıl etkilediğini inceliyor. Heijden dört vaka incelemesi üzerinden bu araştırmayı gerçekleştirmiş: Biyoçeşitlilik politikası (Natura 2000), GDO politikası, Trans-Avrupa ulaşım ağları ve iklim değişikliği. Palgrave'den çıkan bu kitabı Türkçe'ye çevirecek yayınevi çıkar mı acaba?
Kaynak: http://www.palgrave.com/products/title.aspx?pid=372104

1 Şubat 2011 Salı

Yarımada Tohum Takas Şenliği


Sulak Alanlarımız Tehdit Altında


2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü ile ilgili WWF-Türkiye'nin açıklaması:

Sulak Alanların Korunmasına Yönelik Uluslararası Ramsar Sözleşmesi’nin ilk olarak 1971 yılında imzaya açılmasının ardından geçen 40 yıl içinde Türkiye; kurutma, doldurma ve su sistemlerine müdahaleler nedeniyle sulak alanlarının yarısını kaybetmiş durumda. Yaklaşık 20 yıllık bir gecikmeyle 1994 yılında Ramsar Sözleşmesi’ni imzalayan Türkiye, aradan geçen süre içerisinde 13 sulak alanını Ramsar alanı ilan etmiş olsa da, bunları korumaya yönelik uluslararası taahhütlerini yerine getiremedi. Özellikle 2010 yılında ülkenin en doğusundan en batısına kadar hızla yayılan HES furyası ve sulak alanları etkileyecek yasal düzenlemeler, Türkiye’nin geriye kalan sulak alanlarını da tehdit ediyor.

Enerji ihtiyacının karşılanmasında sürdürülebilir olmayan yolları seçen Türkiye, sulak alanlar başta olmak üzere bütün doğal kaynaklarını çevresel ve sosyal boyutu yeterince dikkate almadan yönetmekte ve geri dönüşü olmayan biçimde tüketmektedir.

2010 yılının Ağustos ayında Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik, sulak alanların ana arterleri olan akarsuları koruma dışında bırakmakadır. 25 Ekim 2010 tarihinde TBMM gündemine alınan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı, “Doğal Sit” statüsünü ortadan kaldırarak ülkemizdeki 1261 Doğal Sit Alanı’nda tahribatın önünü açmaktadır. Son olarak 29 Aralık 2010’da Meclis’te kabul edilen Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan düzenleme, yenilenebilir enerjiyi teşvik etmek adına milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları, muhafaza ormanları, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, özel çevre koruma bölgeleri, doğal sit alanları gibi özel hukuksal düzenlemeler ve uluslararası sözleşmelerle korunması taahhüt edilmiş alanlarda da yenilenebilir enerji yatırımlarına izin vermektedir.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Sürdürülebilir kalkınma bugünün gereksinimlerinin geleceğin gereksinimlerini tehlikeye atmamak anlamına gelir. Tüm dünyada Ramsar Sözleşmesi’nin 40. yılının kutlandığı ‘2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde, HES yatırımlarının çığ gibi büyüdüğünü ve yeni yasal düzenlemelerin sulak alanlarımızı savunmasız bıraktığını görüyor, ülkemizin izlediği kalkınma yolunun sürdürülebilir olmaktan uzak olduğuna tanık oluyoruz,” dedi.

Tolga Baştak ayrıca, “Sulak alanların korunması ve etkin su yönetimine yönelik dünyaca kabul edilmiş, pek çok gelişmiş ülkede uygulanan çözümlerin Türkiye’de de devreye sokulması, gelecek nesillerden öte, bugün, yaşamın devamı için aciliyet kazanmış durumdadır”, dedi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...