14 Eylül 2009 Pazartesi
9 Eylül 2009 Çarşamba
ULUKIŞLA’DA SİYANÜRLÜ ALTIN MADENCİLİĞİ’NE KARŞI MİTİNGE DAVET
Bolkar Dağlarında Gümüştaş Şirketi altın arama faaliyetine başladı. Bu faaliyete başlaması ile yöremizde büyük bir huzursuzluk başladı. Bizler bölgemizde tarım ve hayvancılıkla geçiniyoruz. Ama siyanürle altın arama ve işletme faaliyeti sonucunda tarım ve hayvancılığımız bitecektir. Siyanürlü altın, bizleri topraksız, işsiz, ekmeksiz bırakacaktır. Doğamızı yok edecektir. Siyanürlü altın madenciliği için köylerimizin ortak malı olan topraklarımız il özel idaresi tarafından satılığa çıkartılmaktadır. Maden köyünden kovulan şirket, şimdi aşağıdaki köylerin başına çorap örmeye kalkıyor. Biz Ulukışla köylüleri altın madenciliğinin zararlarını biliyoruz. Bunun için aylardır mücadele ediyoruz. Biz bu topraklarda yaşamak istiyoruz. Şirketin bölgemizde satın alarak altın madenciliği yapmayı planladığı araziler ata topraklarımızdır. Biz bolkarın güleç insanları, borsalarınızın, kağıtlarınızın, kurlarınızın, altınlarınızın vahşet, savaş ve yıkım getirdiğini biliyoruz. Sizlerin karı bizim yoksulluğumuz olacaktır. Sizlerin kasasına depolanan altın, bizim havamızı ortadan kaldıracaktır. Suyumuzu yok edecektir. Kuşların sesini boğacaktır. Biz bu topraklarda, eşit ve özgür birer yurttaş olarak yaşamak istiyoruz. Bizlerin iradesine rağmen köylerimizde altın işletmesi kuramayacaksınız.Köylerimizin topraklarını yok edemeyeceksiniz. Bu bir meydan okumadır. Biz Niğdeliler, biz Ulukışlalılar, biz Türkiyeliler, biz dünyalılar 16 Eylül 2009 tarihinde saat 10.30’da Niğde İl Özel İdaresi önünde buluşuyoruz. Bu buluşma topraklarımızın altıncılara satışına dur demek içindir. Bu buluşma geleceğe verilmiş bir söz içindir. Bu buluşma inadına toprak ve inadına yaşam içindir. Toprak özgürlüğümüzdür. Özgürlüğümüz satılık değildir. Siyanüre karşı toprağına sahip çık. Bolkar dağları platformu olarak köy meclislerimiz çatısı altında düzenlenecek buluşmaya tüm duyarlı halkımızı ve basını davet ediyoruz.
BOLKAR DAĞLARI PLATFORMU
TARİH: 16.9.2009SAAT: 10.30
Buluşma Yeri: Niğde İl Özel İdaresi Önü
YER: Niğde Kent Meydanı
Kurumsal ve Kişisel Destekleriniz için: bolkarmeclis@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.
5 Eylül 2009 Cumartesi
Haftanın yeşil gündemi
Bisiklet dostları, iklim dostları, zam mağdurları; zamlara karşı çıkmak ve zamları geri aldırmak, belediyelerden bisiklet yolları istemek, iklim değişikliğine dikkat çekmek için birlikte pedal çeviriyor, akaryakıt almıyor. 4-6 Eylül’de bisikletleriyle sokaklardalar. Başlarını kim mi çekiyor? Canavar Koyun Orhan. Tanışmak için tıklayın. www.tegetgecmedi.org/
İmece Evi Ekolojik Köy hedefini İzmir-Dumanlıdağ 'da gerçekleştiriyor !!! Başka bir dünya mümkün diye yola çıkıp 2007 yılında Kazdağında çiftliklerini, derneklerini ve merkezlerini kurdular.2,5 yıllık deneyimlerinden sonra anayasalarını yazdılar şimdi sürdürülebilir, kendine yeten bir doğal yaşam köyü kurmak için İzmir Menemen’e bağlı Dumanlıdağ içinde yer alan Turgutlar köyüne yerleşiyorlar. 18 Eylül’den itibaren kapıları açık. Daha fazla bilgi için http://www.imeceevi.org/
Meyve Mirası, unutulan lezzetli tatları tekrar sofralarımıza getirmek için çiftçilerle ele ele verdi. Her Cuma, Bodrum pazarında atadan kalan yerli tohumlarla üretilmiş ürünler yerel çiftçiler tarafından üretiliyor ve satışa sunuluyor. Eski lezzetleri özlediyseniz yolunuzu Bodrum pazarının B-24 numaralı tezgahına düşürün. http://www.meyvemirasi.org/
8. İzmir Enternasyonal Fuarı’ndaki Büyükşehir Belediyesi Sokağı’nda, Sasalı Doğal Parkı’nın tanıtımını yapmak için getirilen hayvanlar parmaklıklar ardında teşhir ediliyor. Hayvanlar, doğal ortamlarına hiç de benzemeyen, rahat hareket etmelerine bile elverişli olmayan alanlarda tutuluyor. Tavşanlar, sincaplar, bir kaplumbağa ve oğlaklar aynı kafeste bulunurken, sağdan sola dönemeyecek kadar küçük bir alanda da eşek tutuluyor. Kaynak: http://www.yesilgazete.org/
22 Ağustos 2009 Cumartesi
Haftanın yeşil gündemi
Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu, Hükümetin genetiği ile oynanmış organizmaların önünü açacak Biyogüvenlik Yasa Tasarısı'nı kamuoyu ile paylaşmamasından hareketle çevre ve insan sağlığına yönelik bir tehdit olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) konusunda 22 Ağustos 2009 günü Şişli %100 Ekolojik Pazar'da bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada şu sözlere yer verildi."Hükümetin 10 yılı aşkın süredir sürüncemede bıraktığı Biyogüvenlik Yasa Tasarısı’nı, GDO’ lara izin verecek şekilde düzenlediğine dair şüphelerimiz, yasa taslağının kamuoyuyla henüz paylaşılmaması nedeniyle artıyor. Bir kez daha soyluyoruz, biyogüvenlik yasası -bu ülkenin insaninin- menfaatleri temel alarak oluşturulmalıdır. Bu da yasanın mutlak şekilde, GDO’ ların ülkeye girişinin ve ülkede ekiminin nasıl önleneceğinin belirlenmesi esaslarına dayalı olmalıdır. AKP hükümetine sesleniyoruz, bu millet GDO’ lu mahsulleri ve bu mahsullerden türetilen gıda ve gıda katkı maddelerini tüketmek istemiyor ve yapılan araştırmalar da ülkemizde % 90’ lara varan kesimin GDO tüketmek istemediğini açıkça ortaya koymuştur !".
Üst başlığı “80’den Sonra” olarak belirlenen Karaburun Bilim Kongresi 3-6 Eylül 2009’da Karaburun ve Mordoğan’da gerçekleştirilecek. Geçen yıl, kapitalizmin 1970’lerde başlayan son ve uzun yapısal krizini takiben beliren değişim/dönüşüm süreçlerini ele alarak başlatılan tartışm bu yıl, “80’den Sonra” Türkiye kapitalizmine odaklanarak tamamlanacak. Bu amaçla 2009 Karaburun Bilim Kongresi’nde, 1980’le birlikte Türkiye’de yaşanılan toplumsal dönüşüm süreçlerini tüm veçheleri ile tartışmaya açmayı hedefleniyor. Karaburun Bilim Kongresi’nde, seçilmiş bildirilerden oluşan oturumlara, davetli konuşmacıların yer aldığı panellere, kolektif tartışmanın yürütüldüğü forumlara ve çalışma gruplarının hazırlayacağı çeşitli faaliyetlere (atölye çalışmaları, forumlar, film gösterimleri, sergiler, vb.) yer verilecek. http://www.kongrekaraburun.org/
Her yıl düzenlenen Yeşil Bozcaada Buluşması, bu yıl 27 Ağustos - 30 Ağustos tarihleri arasında, Bozcaada’nın Ayazma-Sulubahçe sahilinde gerçekleşecek. Çevre mücadeleleri, endüstriyalizm, permakültür ve ekoköyler, sosyal ekoloji, Marx ve ekoloji gibi konuların tartışılacağı buluşmada atölye çalışmaları, mini konserler, gece yürüyüşleri, müzik ve rüzgar güllerini ziyaret gibi çeşitli etkinlikler de düzenlenecek.
Üst başlığı “80’den Sonra” olarak belirlenen Karaburun Bilim Kongresi 3-6 Eylül 2009’da Karaburun ve Mordoğan’da gerçekleştirilecek. Geçen yıl, kapitalizmin 1970’lerde başlayan son ve uzun yapısal krizini takiben beliren değişim/dönüşüm süreçlerini ele alarak başlatılan tartışm bu yıl, “80’den Sonra” Türkiye kapitalizmine odaklanarak tamamlanacak. Bu amaçla 2009 Karaburun Bilim Kongresi’nde, 1980’le birlikte Türkiye’de yaşanılan toplumsal dönüşüm süreçlerini tüm veçheleri ile tartışmaya açmayı hedefleniyor. Karaburun Bilim Kongresi’nde, seçilmiş bildirilerden oluşan oturumlara, davetli konuşmacıların yer aldığı panellere, kolektif tartışmanın yürütüldüğü forumlara ve çalışma gruplarının hazırlayacağı çeşitli faaliyetlere (atölye çalışmaları, forumlar, film gösterimleri, sergiler, vb.) yer verilecek. http://www.kongrekaraburun.org/
Her yıl düzenlenen Yeşil Bozcaada Buluşması, bu yıl 27 Ağustos - 30 Ağustos tarihleri arasında, Bozcaada’nın Ayazma-Sulubahçe sahilinde gerçekleşecek. Çevre mücadeleleri, endüstriyalizm, permakültür ve ekoköyler, sosyal ekoloji, Marx ve ekoloji gibi konuların tartışılacağı buluşmada atölye çalışmaları, mini konserler, gece yürüyüşleri, müzik ve rüzgar güllerini ziyaret gibi çeşitli etkinlikler de düzenlenecek.
17 Ağustos 2009 Pazartesi
Haftanın yeşil gündemi
- BODRUM Ekolojik Tarım ve Yaşamı Destekleme Derneği’nin önderliği ve denetiminde, Konacık Belediyesi’nin desteğiyle Bodrum Organik Gıda Halk Pazarı 5 Ağustos Çarşamba günü Konacık Belediyesi yanı Büyük Çadır'da kuruldu. Derneğin kurucu üyelerinden Bihter Mutlu, sadece yaz ayları için değil kış aylarında da her çarşamba organik pazarın kurulacağını belirtti.
- MAÇAHEL, Ağustos ayında önemli etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Türkiye'de suyun akılcı kullanımı konusunda çözüm önerileri üretmek isteyen sivil toplum kuruluşları ilkini 27-28 Haziran 2009’da İstanbul Haliç Üniversitesi’nde düzenledikleri Arama Konferansları’nın ikincisini Maçahel Vakfı'nın davetiyle 14 Ağustos 2009 tarihinde Macahel'de yaptılar. Konferans'ta Doğu Karadeniz'in farklı vadilerindeki HES projeleri ve Hasankeyf, Munzur, Allinoi, Uluabat Gölü gibi pek çok alanı tehdit eden baraj projelerine karşı bu alanların korunması için harcanan çabalar ve edinilen tecrübeler paylaşıldı.Ayrıca Macahel Vakfı’nın düzenlemekte olduğu sempozyumlar serisinin 2.si, 15 Ağustos 2009’da Organik Tarım konusunda yapıldı. Sempozyuma bilim insanları, yöredeki işletmeciler ve üreticiler ve ilgili kamu kurumlarındaki yöneticiler katılarak Macahel’de Organik ürün ve bal üretimi konusunda bilgiler sunacaklar. Sempozyum içerisindeki sunumların yanısıra yöredeki üreticiler ve teknik insanların birlikte belirlenecek konuları değerlendirecekleri çalıştay yapıldı. Ayrıntılar için http://www.macahel.org.tr/
- GREENPEACE siber-eylem ile sesini duyurma hazırlığında. Türkiye’de nükleer santral kurulmasını istemeyenler için internet sitelerinden Bakanlar Kurulu üyelerine ulaştırmak üzere şu çağrıyı hazırladılar. “Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun, Atomstroyexport- Inter RAO- Park teknik konsorsiyumunun teklifini teknik kriterler açısından yeterli bularak onayladığını öğrendim. Şimdi son kararı verecek olan sizlersiniz. Bir vatandaş olarak, nükleer enerjinin Türkiye’nin enerji konusundaki ihtiyaçlarını karşılamadığını düşünüyorum. Eğer nükleer santral teklifini kabul ederseniz, Türkiye’nin hem çevresel hem de ekonomik bir felakete doğru yol almasına neden olacaksınız. Enerjide dışa bağımlı olmayan, iklimin korunması için çalışan bir Türkiye için temiz ve çevre dostu bir enerji sistemi oluşturmak istiyorsanız yenilenebilir enerji kaynaklarına ve enerji verimliliğine yatırım yapmalısınız". Katılım için: http://www.greenpeace.org.tr/
15 Ağustos 2009 Cumartesi
Ömerli Saklıköy Organik Eğitim Gezisi
Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu Ekolojik Tarım Eğitimleri başlıyor.
Nedir şu ekolojik tarım? Bir ekolojik çiftlik neye benzer? Ben de yapmak isterim de nasıl?diyorsanız 23 Ağustos Pazar günü buyrun gelin. Bir ekolojik tarım çiftliğinde anlatıp söyleşecek, üretimi içinden göreceğiz. Eğitimimiz bir ekolojik çiftlikte olacağı için gelirken kendinizi rahat hissedebileceğiniz mevsimlik kıyafetler giymeyi ihmal etmeyin. Tercihen açık ayakkabı ile gelmeyin ve mümkünse çorap giyin. Güneş gözlüğü ve kullanıyorsanız ilaçlarınızı unutmayın.
(İSTANSUL) ÖMERLİ - SAKLIKÖY
EKOLOJiK TARIM ÇİFTLİĞİ
23 AĞUSTOS PAZAR 2009
ÜCRET: 30 Lira
Son Başvuru Tarihi: 18 Ağustos 2009
Detaylı bilgi ve kayıt için:
0 212 244 77 80 veya
yesillertarim@gmail.com
yesillertarim@gmail.com
10 Ağustos 2009 Pazartesi
Altın Madeni İşltemesi ve Siyanür Gerçeği
Maden Köyü Çevre Platformu tarafından düzenlenen "Altın Madeni İşletmesi ve Siyanür Gerçeği" konulu panele ilgi büyük oldu. Yöneticiliğini Türkiye Çevre Platformu Sekreteri A. Oktay Demirkan'ın yaptığı panelde Yüksek Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür; Siyanür Liçi yöntemiyle yapılan altın madeni işletmeciliğin çevre ve insan sağlığına yapacağı zararları dile getirdikten sonra özelde Maden Köyü, Hasangazi köyü ve çevresinin jeolojik yapısını anlatarak burada siyanür kullanılmasının çevre köylerle sınırlı kalmayacağını ve çok geniş bir bölgeyi etkileyeceğinin altını çizdi.Yüksek Jeofizik Mühendisi Erhan İçöz Siyanürle yapılan altın madenciliğinin yaşanan sorunlarını dile getirdikten sonra Bergama Ovacık ve Kaz Dağları mücadelesinden örnekler verdi.Dr. Sadun Bölükbaşı Siyanürle yapılan altın madenciliğinin bölgede kullanılan her türlü içme ve kullanma suyunu ve akasuları kirleteceğini, siyanür kullanımı sonucu ortaya çıkacak olan ağır metallerin insan ve çevre sağlığına zarar vereceğini, kıs dönemde akut zehirlenmelere uzun vadeded ise farklı kanser türlerine neden olacağını ayrıntılı olarak anlattı.
8 Ağustos Cumartesi günü Ulukışla Hasangazi Köyü Düğün Salonunda Saat 13.00'de başlayacan panele yöre halkında yaklaşık 500 kişi izleyci olarak katıldı ve konuşmacıların sözleri "Susma Haykır Altına Hayır" Siyenürle Altına Hayır" sloganlarıyla kesildi. Maden Köyü Çevre Platformu sözcüleri mücadelelerini Altıncı şirket yöreyi terk edene kadar; TÜRÇEP, İÇAÇEP, DAÇE çevre platformlarıyla birlikte bilgilendirme, bilinçlendirmenin yaygınlaştırılması ve hukuk mücadelesi ekseninde sürdüreceklerini ifade ettiler.
8 Ağustos Cumartesi günü Ulukışla Hasangazi Köyü Düğün Salonunda Saat 13.00'de başlayacan panele yöre halkında yaklaşık 500 kişi izleyci olarak katıldı ve konuşmacıların sözleri "Susma Haykır Altına Hayır" Siyenürle Altına Hayır" sloganlarıyla kesildi. Maden Köyü Çevre Platformu sözcüleri mücadelelerini Altıncı şirket yöreyi terk edene kadar; TÜRÇEP, İÇAÇEP, DAÇE çevre platformlarıyla birlikte bilgilendirme, bilinçlendirmenin yaygınlaştırılması ve hukuk mücadelesi ekseninde sürdüreceklerini ifade ettiler.
Rana Arıbaş-Turçep Basın Sekreteri
8 Ağustos 2009 Cumartesi
Haftanın yeşil gündemi
Mersin Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Sabahat Aslan, Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santrale karşı 9 Ağustos tarihinde Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli Beldesi’nde miting düzenleyeceklerini bildirdi. http://www.mersinnkp.com/
Genç Yeşiller, Trakya bölgesinin en önemli ekolojik sorunlarindan biri olan Ergene nehrindeki endüstriyel kirliliğe dikkat çekmek için iki gün boyunca hem yürüdüler hem de pedal çevirdiler. İstanbul’dan yol çıkan ve Tekirdağ’da bir basın açıklaması yapan Genç Yeşiller, Ergene Nehri’ne atılan sanayi atıklarının hem insan yaşamını hem de doğal yaşamı yok ettiğini vurgulayarak; bu durumu durdurup değiştirmek için, başta Trakya’da yaşayanlar olmak üzere herkesi hareketlenmeye çağırdı.
Dünya Kuş Gözlem Günü, Dünya Kuşları Koruma Kurumu'nun (BirdLife International) üyeleri tarafından gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerle her yıl ekim ayının ilk hafta sonu tüm dünyada kutlanan bir etkinlik. Türkiye'de Doğa Derneği'nin koordinasyonunda 2000’li yılların başından bu yana çeşitli etkinliklerle kutlanan ve gelenekselleşen Dünya Kuş Gözlem Günü, bu yıl 3-4 Ekim 2009 tarihlerinde kutlanacak. http://www.dogadernegi.org/
Dünya Kuş Gözlem Günü, Dünya Kuşları Koruma Kurumu'nun (BirdLife International) üyeleri tarafından gerçekleştirilen çeşitli etkinliklerle her yıl ekim ayının ilk hafta sonu tüm dünyada kutlanan bir etkinlik. Türkiye'de Doğa Derneği'nin koordinasyonunda 2000’li yılların başından bu yana çeşitli etkinliklerle kutlanan ve gelenekselleşen Dünya Kuş Gözlem Günü, bu yıl 3-4 Ekim 2009 tarihlerinde kutlanacak. http://www.dogadernegi.org/
28 Temmuz 2009 Salı
Yeşil Gündem Twitter'da
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Sinek Sekiz'den Ekoloji Serisi
Türkiye'de çevre yayıncılığının gelişmesi, yeni yayınevlerinin sektöre girmesi, yazarların/okurların çoğalması ve çevre tartışmalarına altyapı sağlayacak yerli/yabancı yayınların artması çok önemli. Bu alanda hazırlıklarına devam eden Sinek Sekiz Yayınevi'nden İrem Çağıl Tütüncü ile bir e-söyleşi gerçekleştirip hayata geçirmek istediklerini sorduk.
1. Sinek Sekiz Yayınevi’nin nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini anlatır mısınız.
Şu anda yayıma hazırlanmakta olan kitapların çoğunu yayınevini kurmadan önce okumuş ve edindiğimiz bilgilerin hayatımıza getirdiği olumlu değişiklikleri tecrübe etmiştik. Yabancı dillerde yazılmış olan içeriğin başkaları için de gerekli olabileceğini hissettiğimiz için küçük ve bağımsız bir yayınevi kurmaya karar verdik. 2008’in Eylül ayından beri Ekoloji ve Go literatüründeki önemli eserlerin okuyucusuna ulaşmasına aracı olmaya çalışmaktayız.
Şu anda yayıma hazırlanmakta olan kitapların çoğunu yayınevini kurmadan önce okumuş ve edindiğimiz bilgilerin hayatımıza getirdiği olumlu değişiklikleri tecrübe etmiştik. Yabancı dillerde yazılmış olan içeriğin başkaları için de gerekli olabileceğini hissettiğimiz için küçük ve bağımsız bir yayınevi kurmaya karar verdik. 2008’in Eylül ayından beri Ekoloji ve Go literatüründeki önemli eserlerin okuyucusuna ulaşmasına aracı olmaya çalışmaktayız.
2. Ekoloji üzerine yayınlar yapmak zorlu bir iş. Sinek Sekiz Yayınevi bu zorlukları nasıl aşacak?
Ele aldığımız konunun yayıncılığı zorlaştıracak özel bir yanı olduğunu düşünmüyoruz. Hatta bu konuda Türkçe’de çok az kaynak olması bir avantaj olarak bile görülebilir. Benzer bir durum Go oyunyla ilgili kitapları için de geçerli. Kökeni 4000 yıl öncesine ve uzakdoğuya uzanan Go, ülkemizde de yaklaşık 20 yıllık bir geçmişe, iyi oyunculara, bir derneğe ve düzenli yapılan turnuvalar sahip. Fakat gelin görün ki oyuncuların kendilerini geliştirmeleri için başvurabilecekleri kaynaklar nerdeyse yok denecek kadar az.
Bu noktada karşı karşıya olduğumuz asıl zorluğun, yayın yapacağımız konulardan çok, büyük yayıncılık ve dağıtım ağlarının yanında küçük ve bağımsız olarak varolmaya devam edebilmekle ilgili olduğunu söyleyemek gerek. Bunun üstesinden ise ancak kitaplarımızın içerdiği bilgiye ihtiyacı olan okuyucuların desteğiyle gelmek mümkün.
3. Ekoloji dizinizin ilk kitaplarının konuları neler olacak?
Yayın hakkını aldığımız ve “Ekoloji” başlığı altında topladığımız 7 kitabımız var. Farklı konulara yoğunlaşmış ama aynı zamanda birbirini tamamlayan ve okuyuculara doğayla beraber kendi yaşamlarını da sürdürülebilir kılmanın bilgisini veren kitaplar bunlar. Kitapların her biri çevreyle ilgili konularda aktif olarak çalışan ve bu konuları toplumsal, politik bir düzlem içinde, geniş bir bakış açısıyla değerlendiren yazarlara ait. En genel haliyle kitaplarımızın sürdürülebilirlik, tarım ve gıda politikaları, yemek kültürü, yerelliğin ve biyoçeşitliliğin korunması gibi konuları ele aldığını söyleyebiliriz. Yayın listemizi oluşturan kitaplar ve yazarlar ise şunlar:
Permakültüre Giriş, Bill Mollison,
Şehir Yaşamı için Sürdülebilirlik Kılavuzu, Scott Kellog & Stacy Pettigrew
Slow Food Devrimi, Carlo Petrini,
Ekoloji; Bir Cep Rehberi, Ernest Callenbach
Petrol Değil Toprak, Vandana Shiva,
İyinin Yanında, Vandana Shiva,
Vandana Shiva’nın editörlüğünde Tarım ve Gıda üzerine Manifestolar.
Permakültüre Giriş insanların doğal kaynakları tüketmeyen, dolayısıyla sürdürülebilir olan bir yaşam sistemini nasıl geliştirilebileceklerine dair temel bilgileri içeriyor. Şehir Yaşamı için Sürdülebilirlik Kılavuzu’nun yazarları ise Bill Mollison’ın temel kavramları üzerinden giderek şehir yaşamında ne gibi stratejiler geliştirilebileceğinin üzerinde duruyorlar. Ekoloji ise sürdürülebilirlik, organik, biyoçeşitlilik, ekosistem gibi çokça kullandığımız birçok kavramı teker teker, çok basit bir dille açıklayan temel bir kaynak, bir cep rehberi. Carlo Petrini’nin kaleme aldığı Slow Food Devrimi ise şu sıralar adı ülkemizde de sıkça geçmeye başlayan slow food kavramının nasıl bir eko-gastronomi hareketine dönüştüğünü anlatan ve gıdanın onu üreten insanlarla beraber tarımsal kaynaklardan bağımısız ele alınamayacağının altını çizen, şehirdeki tüketicilerin de biyoçeşitliliğin korunmasında en az üreticiler kadar önemli olduğunu gösteren bir kitap. Petrol Değil Toprak’ta, dünyaca ünlü aktivist Vandana Shiva, büyük şirketlerin petrol politikalarının arka planını ve 21. yüzyılda neden herkesin toprağı ve küçük çiftçi tarımını savunması gerektiğini anlatıyor. İyinin Yanında ise yazarın tanınan bir kuantum fizikçisinden çevre mücadelelerine yeni bakış açıları getiren bir aktiviste dönüşmesinin yazıya döküldüğü bir özyaşam hikayesi. Tarım ve Gıda Üzerine Manifestolar ise aralarında Vandana Shiva ve Carlo Petrini’nin de olduğu birçok yazarın konuyla ilgili fikirlerini özetleyen toplama bir eser.
4. İlk etapta çeviri kitaplar yayınlayacaksınız. Peki telif kitapları da düşünüyor musunuz?
4. İlk etapta çeviri kitaplar yayınlayacaksınız. Peki telif kitapları da düşünüyor musunuz?
Bu soruda küçük bir parantez açmak isteriz iznizle. Yabancı bir yayınevinden çıkmış kitapları Türkçe’ye çevirip yayınlamak için istediğiniz kitabın haklarını elinde bulunduran yayınevine bir telif ücreti ödersiniz. Fakat aynı şekilde daha önce yayınlanmamış bir kitabın ilk yayıncısı olmak istediğinizde de o kitabı var edenlere (yazar, çizer, fotoğrafçı, vs) telif ödersiniz. Bu anlamda çeviri olsun olmasın, yaratıcısı belli olan bütün eserlerin genellikle belirli telifleri vardır. Sizin bu soruda kastettiğiniz ise zannedersem halihazırda Türkçe çevirisini üstlendiklerimiz haricinde, ana dili Türkçe olan kitaplar yayınlamakla ilgili fikrimizi öğrenmek ve aslına bakarsanız bu üzerinde durduğumuz bir konu. Yabancı dilde yazılmış ve yayınlanmış bir kitabı Türkçe’ye kazandırmak, uzaktaki sesleri burada da duyulur kılmak anlamında oldukça önemli bir sorumluluk. Ekoloji ana başlığında topladığımız ve yayınlamayı üstlendiğimiz kitapları, içerdikleri bakış açısına olan ihtiyaca inandığımız için yayına hazırlamaktayız. Şu an için Avustralyalı yazar Bill Mollison’ın Permakültür’e Giriş adlı eserini, İtalyan Carlo Petrini’nin “Slow Food Devrimi”ni, Hintli aktivist Vandana Shiva’nın hayatının ve biyoçeşitlilik mücadelesinin hikayesi olan “İyilerin Yanında”yı ve ekoloji literatürü için çok önemli olan bir önceki soruda saydığımız diğer kitapları Türkçeye kazandırmak için aracılık ediyoruz. Ama bunun yanında Türkiye’de çevre, tarım, sürdürülebilirlik konularında yapılmakta olan çalışmaların da yazılı hale gelmesine aracılık etmeyi yürekten istiyoruz. Bu konuda şu an fikir aşamasında olan kitap projeleri var, zamanla onlara da hayat vermeyi umuyoruz.
5. Kitaplarınız okuyucularla ne zaman buluşacak?
Kitaplarımız şu an yayına hazırlanma aşamasında, bazılarının çeviri ve düzeltileri bitti, bazılarının ise çevirileri sürmekte. Kesin bir tarih vermemiz şu an için doğru olmaz ama en geç 2010 yazında kitaplarımızı rafa çıkarmış olacağız.
6. Hedef kitleniz kimlerdir? Blogunuzu okurlarla iletişim için nasıl kullanacaksınız?
Sinek Sekiz Yayınevi’ni kurduktan kısa bir süre sonra internet üzerinde yayımladığımız bir günlük tutmaya başladık. Bunu yaparken özel bir hedefimiz yoktu; etrafımızda olup bitenleri ve yayına hazırlamakta olduğumuz kitaplardan öğrenip uygulamaya geçirdiğimiz şeyleri yakınımızda olmayanlarla paylaşmak için bir istek duyuyorduk, böylece yazmaya başladık. 5 ay gibi kısa bir sürede bu günlük, yaşayan bir alana dönüştü, takipçileriyle aramızda şimdiden organik bağlar kuruldu, karşılıklı olarak birbirimizden birçok şey öğrendik. Bu durum bizi mutlu ediyor, çalışmamıza motivasyon sağlıyor, bir aksilik çıkmadıkça da bu iletişimi sürdürmeye devam edeceğiz. ‘Hedef kitlesi’ ise tercih ettiğimiz kelimeler değil açıkcası. Hedeflediğimiz kitleler yok, inandığımız kitapları hakkını vererek okuyucularına ulaştırmak için uğraşıyoruz. Eğer kitaplarımız kaynak eksikliği olan çok önemli bir alandaki boşluluğu biraz olsun doldursa ne mutlu bize.
7. Yayınevi dışındaki faaliyetleriniz nelerdir?
Kağıtla, yazıyla, baskıyla uğraşmaktan zevk alıyoruz. Bunları içeren faaliyetlerin her zaman kitap olması gerekmiyor. El yapımı defterler de üretiyoruz, Slow Food Gençlik Gıda Hareketi gibi, Meyve Mirası gibi çalışmalara da basılı malzeme anlamında destek veriyoruz. Birkaç hafta önce, Slow Food’un içerdiği adil, iyi, temiz gıda konularında bilinçliliği arttırmak için çalışan gençlerin yazılarının yer aldığı bir fanzinin tasarımını yaptık. Bu fanzini Slow Food Gençlik Gıda Hareketi gönüllüleri İstanbul’da kurulan ekolojik pazarın 3.yıldönümünde ücretsiz olarak dağıttılar. Meyve Mirası ise Muğla yöresinin hızla azalan yerel meyve çeşitliliğini saptamayı, korumayı ve sürdürmeyi amaç edinmiş bir proje. Proje kapsamında Muğla yöresinin kültürel mirası kabul edilen meyvelerle ilgili bir veritabanı oluşturuluyor. Aynı zamanda kaybolmakta olan bu meyvelerin ve diğer birçok yerel tarımsal zenginliğin Bodrum pazarında kurulan bir tezgahta yeniden dolaşıma girmesi, bunları üreten köylülerin desteklenmesi, dolayısıyla da üretimlerine devam etmeleri sağlanmaya çalışılıyor. Meyve Mirası’nın pazar tezgahındaki ürünlerin tanıtıcı etiketlerini, çalışmayla ilgili bilgilendirici broşür ve posterin tasarımını yaparak biz de bu anlamlı projeye destek olmaya çalışıyoruz.
8. Turgutreis’te nasıl bir yaşam ve çalışma düzeni yürütüyorsunuz?
Yayınevinin Ankara’da bir çalışma mekanı var ama biz çoğunlukla şehir dışında olmayı tercih ediyoruz. Turgutreis’in merkezinden uzakta, geniş bir mandalina bahçesinin içinde küçük bir evde yaşıyoruz. Toprağa yakın, doğanın döngüleri içinde olmak, kendi besinimizi üretmek sakin ve düzenli bir şekilde yaşayıp çalışmamızı sağlıyor. Aslında bu konuda en iyi fikri http://sineksekiz.wordpress.com/ adresindeki yazı ve fotoğraflar verecektir.
Söyleşi için teşekkür ederim.
Çalışmalarımızı anlatma fırsatı verdiğiniz için biz teşekkür ederiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)