yerel yönetimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yerel yönetimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2015 Cuma

Karayalçın, Gezi ve Kentsel Dönüşüm

Başbakan Yardımcılığı, Dışişleri Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Samsun Milletvekilliği, Türkiye Kent Kooperatifler Birliği Genel Başkanlığı yapan Murat Karayalçın, Aralık 2014'te CHP İstanbul İl Başkanlığı'na getirildi. Kimilerinde tenzil-i rütbe olarak değerlendirilen bu görevlendirmenin doğru ama çok geç alınmış bir karar olduğunu düşünüyorum. Görevi teslim aldığında basına verdiği demeçlerde İstanbul'a dair iki konu öne çıkıyor. Kentsel Dönüşüm ve Gezi İsyanı. 

1981-1991 arası Kent-Koop başkanlığını yürütmüş, 1989-1993 arası Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki kent-konut projeleri olarak Batıkent Projesi ve Dikmen Vadisi dönüşüm projelerinde katılımcı bir modeli benimsemiş olan Karayalçın'ın deneyimleri önemli ama İstanbul için çok geç.1980'lerin kooperatifler aracılığı ve yerel yönetimlerin de desteğiyle gerçekleştirilen konut projeleri ile günümüzde özellikle İstanbul'da yaşanan kentsel dönüşüm aynı kefeye konulamasa da alternatif oluşturmak için geçmiş deneyimler değerlendirilebilir. 

Aşağıdaki demecine bakılırsa Karayalçın'ın Gezi'nin mesajını iyi değerlendirmiş olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan Gezi'nin taleplerinin siyasi parti programında dillendirilmesinin ne CHP ne de başka bir siyasal parti için kolayca oya tahvil edilemeyeceğini görmek gerekir. Ayrıca Birleşik Haziran Hareketi ve HDP de seçimlere giderken hem taleplere hem de Gezi direnişinde bulunan farklı kesimden aktörlere ilgi gösteriyor, aday listelerinde yer vermeye çalışıyor. 

İl başkanı olarak Gezi’nin verdiği mesajı aldınız mı?

Gezi, kent yönetimine katılım talebidir. Yaşam alanıma katılımım, görüşüm, rızam olmadan müdahale edemezsin mesajıdır. Bu mesaj dünyanın bütün “asi” kentlerinde yükselen bir mesaj. Bu, katılım talebinin patlamasıdır. Asi kentler, asi meydanlar var.  Artık talepler dünyanın ünlü kentlerinden, meydanlarından yükseliyor. Artık meydan adlarını öğrendik dünyanın, onlar da Gezi’yi öğrendiler. Gezi gibi asi meydanlardan kent muhalefeti yükseliyor. Bu, Türkiye solu için de, dünya solu için de geçerli. Artık kent odaklı bir bakış açısını geliştirmek zorundayız. Bunun özünde de katılım talebi var. Bunu Gezi’de, HES’lerde, Soma’da görüyoruz. Müthiş bir mekân duyarlılığı var. Bu, yeni bir gelişme, partilerin bunu görmesi, kucaklaması lazım. Bu mesajın yükseldiği yerde il başkanı olarak bana düşen görev de; bu sesi dinlemek, bu sesi partime, partimin seçim programına, İstanbul 2015’e taşımak. Bu sesi biliyorum, tanıyorum, bu sese hak da veriyorum, 2015 programına taşıma kararlılığındayım.

Karayalçın keşke kent yönetimine dair uzmanlığı ve belediye başkanlığı deneyimi için bu göreve layık görülseydi. CHP il yönetimi için yarışan farklı kliklere eşit uzaklıkta olduğu ve kimsenin yüksek sesle itiraz edemeyeceği bir isim olduğu için atandı.

Karayalçın'ın demeçlerini okurken aklıma 1973 yılında %63 oy oranıyla İstanbul belediye başkanı seçilmiş olan Ahmet İsvan'ın dönemin CHP genel başkanı Bülent Ecevit'i bütün gayretlerine karşın sorumluluğu altındaki belediyeler konusuyla ve İstanbul Belediyesi'yle hiç ilgilendiremediğini anlattığı satırlar aklıma geldi.  


"CHPli'ler 1973 seçimiyle halkın bize gümüş tepsi içinde sunmuş olduğu büyük belediyeleri o günkü dar sınırlarından ve hükümetin vesayetinden kurtarıp, demokratik, güçlü, gerçek yerel yönetim birimleri kimliğine kavuşturabilseydik, belediyeler eliyle etkin bir sosyal demokrat yönetimin sağlayacağı nimetleri halkımıza sunabilirdik. Bunu yapabilseydik, inanıyorum ki hem İstanbul'un yağmalanması ve düzensiz gelişmesi durdurulabilir hem de ülkemizde demokrasinin kaderi değişirdi."

40 yıl geçmesine ve yerel yönetimlerdeki deneyimlerine rağmen sosyal demokratlar kentleri yeterince analiz etmiş gözükmüyor. 

Kaynaklar: 
İsvan A. (2011) Başkent Gölgesinde İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 
Karayalçın M. (2009) Konut Bunalımı, Kent Rantları ve Proje Muhafızları, Boyut Yayıncılık



25 Ağustos 2014 Pazartesi

Yerel Yönetimler, Katılımcılık ve Stratejik Planlar


 Yerel yönetimler orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini  belirlemek için stratejik planlar yapmaya 2000’li yıllarda başladılar. 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 41. Maddesine belediye başkanları seçildiklerin itibaren 6 ay içinde stratejik planlarını hazırlayıp Belediye Meclisi’ne sunmak durumundalar. Kanuna göre Stratejik plân, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer.” Bugüne kadar belediyeler katılımcılığı genellikle paydaşları üzerinden kurguluyordu. İl veya ilçe sınırları içindeki Kaymakamlık, Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, Halk Eğitim Müdürlüğü,Müftülük, üniversiteler, hastaneler, meslek odaları ve sendikalar gibi kurumların belediyenin çalışmalarına yönelik beklenti ve fikirleri değerlendiriyordu. Yurttaşların fikri genelde belediyenin hizmetlerinden memnuniyet anketleri doğrultusunda alınıyordu.  Bursa Nilüfer Belediyesi ve Diyarbakır Belediyesi dışında yurttaşları doğrudan stratejik planlama süreçlerine katan az sayıda belediye vardı. Gezi Parkı deneyimi yurttaşların yerel politikalara katılımının önünü açmışa benziyor.
Kadıköy Belediyesi 5 Yıllık Stratejik Plan Hazırlık Çalıştayları’ndan ikincisi 12 Temmuz 2014 Cumartesi günü Kadıköy Belediyesi Evlendirme Dairesi Zübeyde Hanım Kokteyl Salonu’nda gerçekleşti. Moderatörlüğünü Dr. Tunç Evcimen’in yaptığı ve arama konferansı yönetiminin kullanıldığı çalıştaya 150 Kadıköylü katıldı. Katılımcılar, sivil toplum örgütü üyesi, muhtar, forum katılımcısı,öğretim üyesi ve siyasi parti üyesi olarak katılsalar da arama konferansının kuralları gereği kurumsal olarak değil bireysel olarak temsil edildi. Açılış konuşmasında Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, halkın taleplerini demokratik şekilde yerine getirmeye çalıştıklarını ve bu doğrultuda ilk çalıştaylarını 18-35 yaş arası gençlerin katılımıyla gerçekleştirdiklerini belirtti.
Çalıştayın ilk bölümünde  “Kadıköy’ün geleceğini etkileyen dünyadaki ve Türkiye’deki akımlar ile Kadıköy’ün mevcut durumu” üzerine beyin fırtınası gerçekleştirildi. Katılımcılar turizmden afet yönetimine kültürden çevreye, altyapıdan ulaşıma kentsel dönüşümden spora  görüşlerini serbestçe dile getirdi.Bu görüşler 177 madde altında toplanarak katılımcılara dağıtıldı. İkinci bölümde katılımcılar 10’ar kişilik 12 gruplara ayrıldılar ve Kadıköy’ün dört önceliğini alt başlıklarıyla belirlemeye çalıştılar. Örneğin 1) Çevre 2) Kentsel Dönüşüm 3)Kültür-Sanat 4) Katılımcılık gibi. Sonrasında 10 gruptan birer sözcü tüm katılımcılara gruplarının dört önceliğini ve bunları tercih etme nedenlerini anlattı. İlk bölümde kural sadece durum tespiti yapılması önerilerin sonraki bölümlere bırakılmasıydı. Kolaylaştırıcılar tüm grupların dört önceliğini ortaklaştırdıklarında şu sonuç ortaya çıktı.  Kentsel dönüşüm 12 gruptan 11’inde, Çevre 7’sinde, Sosyal Sorunlar 7’sinde, Tarih-Kültürel Değerler 6’sında, Katılımcılık 5’inde, Ulaşım 5’inde, Görsel Güzellik ve Markalaşma 3’ünde; Spor Tesisleri 2’sinde, Esnaf ve Yerel Pazarlar da 2 grupta ele alınmış ve tartışılmış. Ortaklaştırılmış önceliklerden “Çevre” konusu aşağıdaki alt başlıklarıyla birlikte ele alınmış:
“Park ve bahçelerin öneminin ortaya çıkmaması, Kurbağalıdere sorunu, baz istasyonu sorununun çözümlenememesi, yenilenebilir enerji, yeşil alanların korunması, geri dönüşüm konusunda kurumsal çalışma, biyolojik artıma, su tasarrufu, kent tarımı, sokak hayvanlarının barınması ve rehabilitasyonu, çevre kirliliği denetimi, hafriyatların denetlenmesi, kentsel dönüşüm kaynaklı asbest sorunu, tüm canlılar için güvenli ve sürdürülebilir bir kent oluşturulması, deniz kirliliği, atık, altyapı eksikliği.”
Üçüncü ve son bölümde ise ortaklaştırılmış 11 gündem maddesi hakkında (Aklımdaki Kadıköy, Kentsel Dönüşüm, Çevre ve Sağlık, Dezavantajlı Gruplar, Kültür-Sanat, Kültürel Miras, Katılımcılık, Ulaşım, Markalaşma,Ekonomik Gelişme, Kurumsal Hizmetler) katılımcılardan mümkün olduğunca ayrıntılı proje önerileri getirmeleri istendi. Belediyenin yıkımlarda asbest denetimi yapması, yelken kulüplerinin okullarla işbirliği yapması, Caferağa ve Yel değirmeni mahallelerinin SİT alanı ilan edilmesi, mahalle meclislerine bütçe ayrılması, belediye-üniversite işbirliği ile çıraklık eğitimi verilmesi, kadın sığınma evlerinin artırılması, Haydarpaşa’nın müze yapılması, ilçenin kültür envanterinin çıkarılması, bisiklet parkları yapılması, biyolojik arıtmaya geçilmesi, minibüslerin kaldırılması, Kurbağalı derenin ıslahı gibi onlarca somut öneri getirildi. İleriki bir tarihte odak gruplarda bu öneriler ayrıntılı ele alınacak ve uzmanlarca değerlendirilecek ve Stratejik Plana dahil edilecek. Bize düşen bu süreci izlemek ve önerilerin ne kadarının plana gireceği ve planın ne ölçüde hayata geçirileceğini sorgulamak.

Yrd. Doç.Dr Barış Gençer Baykan
Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi

Bu yazı ilk olarak EKO IQ dergisinin Ağustos 2014 sayısında yer almıştır. 




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...