7 Kasım 2017 Salı
8 Temmuz 2015 Çarşamba
Yeşil Enerji Üreten Başka Bir Okul Mümkün
20 Haziran 2014 Cuma
6 Ocak 2012 Cuma
Yenilenebilir enerji haberlerinde regülasyon ve finansman öne çıkıyor.
Yenilenebilir enerjiler, gerek fosil yakıtların tükeneceği öngörüsü gerekse de iklim değişikliği ile mücadeledeki rolü sebebiyle son dönemde dünyada ve Türkiye'de daha çok gündeme geliyor. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı, fosil yakıtların kullanılmasıyla seragazı emisyonlarının hızla artması, cari açığın yaklaşık yüzde 70'inin enerjiden kaynaklanması ve ülkenin güneş ve rüzgardaki potansiyeli yenilenebilir enerjileri önemini arttırıyor. Son yıllarda yazılı ve görsel basının yenilenebilir enerji kaynaklarına artan bir ilgiyle yaklaştığını gözlemliyoruz. Bu çerçevede 2000-2010 yılları arasında yenilenebilir enerji haberlerinin medyada ne sıklıkla ve ne şekilde yer aldığı, hangi konular üzerinden işlendiği ve yıllar içindeki dağılımını incelemek için Hürriyet, Zaman ve
2000'li yılların başında sadece bir kaç habere konu olan yenilenebilir enerjiler, 2005 yılından itibaren gazetelerde daha sık ele alınmaya başlanmış. Üç gazetede yere verilen toplam 2284 yenilenebilir enerji haberininin yaklaşık yarısı ekonomi sayfalarında yer almış. Haber içeriklerine yakından bakıldığında yenilenebilir enerjilerin regülasyonu ve finansmanı öne çıkan konular olmakla beraber,uluslararası ilişkilerden iklim değişikliğine,bölgesel kalkınmadan siyasete kadar çok geniş bir yelpazede ele alındığı görülüyor. Hürriyet ve
Barış Gençer Baykan
Araştırma notunun tamamına ulaşmak için tıklayınız:
http://betam.bahcesehir.edu.tr/tr/wp-content/uploads/2012/01/ArastirmaNotu124.pdf
7 Ekim 2011 Cuma
Davutoğlu çevre konusunda ne söyledi?
TÜSİAD, 40. yılı kapsamındaki etkinlikleri çerçevesinde jeopolitik analiz kuruluşu STRATFOR ile Küresel Enerji Stratejileri Simülasyonu: Türkiye’nin Gelecek On Yılı” başlıklı bir tartışma platformu düzenledi. 6 Ekim 2011 Perşembe günü Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte Türkiye, ABD, Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Almanya, İran, Irak ve Suudi Arabistan’dan gelecek enerji uzmanları STRATFOR’un kurucusu George Friedman’ın moderatörlüğünde 2012’de petrolün sırasıyla 200 dolar ve 30 dolar olduğu koşullarda ülkelerinin alacağı pozisyonları tartıştılar. Radikal’den Jale Özgentürk’ün ayrıntılı haberini okuyabilirsiniz.
Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, etkinliğin kapanış konuşmasını yaptı. Konuşmasında enerji stratejilerine, enerji ekonomisine ve çevre etiğine yer verdi. Pro-nükleer bir konuşma yapan Davutoğlu, Türkiye’nin dünyada ilk 10 ekonomi arasına girmesi için nükleer enerjiye sahip olmasının şart olduğunu ve Türkiye’nin havzasındaki petrol ve doğalgazın aktarım rolünü iyi oynaması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin nükleerde çok geç kaldığını ve Türkiye’nin AB standartlarında bir demokrasiyi ve Çin standartlarında kalkınmayı gerçekleştirebilmesi için nükleere ihtiyaç duyulduğunu söyledi
Dünyada nükleer silahların tümüyle yasaklanmasını istemekler beraber nükleer teknolojileri geliştirilmesinin tartışıldığı her ortamda Türkiye’nin de olacağını vurgularken Almanya, İsviçre, Japonya’nın nükleerden çıkışına değinmedi. Benim ilgimi çeken enerji stratejileri ile çelişse de Davutğlu’nun çevre etiğine dair söyledikleriydi. Muhtemelen basında yer almayacak sözleri buraya almak istedim.
“Toprağın altındaki enerjii çıkarmak için doğayı hergün yıpratıyoruz. Bu hır
s doğayı yok ediyor. İnsanoğluna en yakın varlıklar olan bitkilerin ve hayvanların varlık alanları yok edilmemeli.Ontolojik varoluş olmazsa insan da olmaz. Doğadan enerjiyi bu hızla çıkardığımızda sedece enerji bitmez, doğa da biter. Ekvador, yağmur ormanındaki dev petrol rezervini çıkarmama karşılığı kendisine 12 milyar dolar ödenmesine yönelik anlaşma yaptı. İlk destekleyenlerden biri Türkiye. Yenilenebilir enerjiler sermaye isteyen enerjiler fakat gelecekte bizi güvenlikte tutacak enerjiler yenilenebilir enerjilerdir. Nükleerin risklerini biliyoruz, AB stres testlerini uygulamaya karar verdik."
17 Ocak 2011 Pazartesi
Balkanlar'da Yeni Yeşil Düzen Mümkün mü?
3 gün süren konferansa Avrupa Parlamentosu Yeşil Parti milletvekilleri, UNDP temsilcileri,
15 ülkeden yeşil parti ve çevre hareketi temsilcileri, Democratic Renewal of Macedonia Partisi yetkilileri, Makedon Tarım Bakanlığı ve Enerji Ajansı’ndan yetkililer, Balkan ülkeleri üniversitelerinden öğretim üyeleri, AB temsilcileri, organik tarım ve turizm dernekleri temsilcilerinden oluşan 200 kişilik bir grup katıldı. Konferans, 2009 yılında Selanik’teki Balkan Yeşilleri Konferansı, 2010 Ekim ayında Heinrich Böll Hırvatistan Ofisi tarafından düzenlenen 'Business as Unusual' ve Bulgaristan’daki “Yeşil İşler” Konferanslarının devamı niteliğinde düzenlendi. Türkiye, Yeşiller Partisi Dış İlişkiler Koordinatörü ve İTÜ öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Ahmet Atıl Aşıcı ile Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nden araştırma görevlisi Barış Gençer Baykan tarafından temsil edildi.
1929’daki ekonomik bunalımının ardından ABD’de Roosevelt tarafından uygulanan New Deal (Yeni Düzen) programına atıfla 2008’de yaşanan ekonomik ve ekolojik krize bir cevap olarak Yeşil Yeni Düzen kavramı ortaya atılmıştı. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yayınlanan Yeşil Yeni Düzen raporu tartışmayı uluslararası toplumun gündemine taşımıştı. Konferansta 20 yıl gibi bir sürede Sovyetler Birliği’nin yıkılması, pazar ekonomisine geçiş ve Avrupa Birliği üyeliği süreçlerinden geçen Balkan ülkeleri için Yeşil Yeni Düzen’in uygulanabilirliği tartışıldı.
Devamı için TIKLAYINIZ
13 Ocak 2011 Perşembe
Doğaya Yenilenebilir Enerji Şoku
Artan enerji ihtiyacının karşılanmasında ve iklim değişikliğiyle mücadelede çok önemli bir rolü bulunan yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etmeye yönelik kanun tasarısı, 29 Aralık 2010 tarihinde TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe girdi. Yenilenebilir enerji yatırımlarının gecikmeli de olsa, yasal bir zemine kavuşturularak teşvik edilmesi, Türkiye açısından olumlu bir gelişmedir. Bununla birlikte Kanun’un 5. maddesinde yapılan düzenleme, doğal değerlere zarar verebilecek unsurlar içermektedir.
Kanun; yenilenebilir enerjiyi teşvik etmek adına milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanları, muhafaza ormanları, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, özel çevre koruma bölgeleri, doğal sit alanları gibi özel hukuksal düzenlemeler ve uluslararası sözleşmelerle korunması taahhüt edilmiş alanlarda da yenilenebilir enerji yatırımlarına izin vermektedir.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “TBMM’de kabul edilen Yenilenebilir Enerji Kanunu, bu haliyle ülkemizin yüzölçümünün yalnızca yüzde beşini oluşturan korunan alanları tehdit etmektedir. Yenilenebilir enerjinin teşvik edilmesi iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir adımken, söz konusu Kanun’un korunan alanlarımızı yatırıma açması büyük çelişki doğurmaktadır. Kanun’un hazırlık ve TBMM’ye götürülme sürecinde sivil toplum kuruluşlarının görüşünün alınmaması, bu sonuca yol açan etmenlerin başında gelmektedir. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması uğruna biyolojik çeşitliliğin ve doğal kaynakların korunması ilkesinden ödün verilmemeli; Kanun tüm bunları dikkate alarak yeniden düzenlenmelidir,” dedi.
Ayrıntılı bilgi için:
Tuğba Uğur, İletişim Sorumlusu, 0212 528 20 30 tugur@wwf.org.tr
19 Ekim 2010 Salı
Türkiye'de Enerji Verimliliğinin durumu ve Yerel Yönetimlerin Rolü
Yeşilgüç Enerji ve Çevre Danışmanlığı şirketinden Tülin Keskin ve Marmara Belediyeler Birliği danışmanı Halil Ünlü tarafından hazırlanan rapor, Heinrich Böll, Avrupa Birliği Politikaları Enstitüsü,Center for Monitoring and Evaluation (Sırbistan), Center for Ecology and Energy (Bosna Hersek) ve Center for Progressive Technologies (Çek Cumhuriyeti) ile ortaklaşa yürütülen "STK'ların ve Belediyelerin Enerji Verimliliği Kapasitelerini ve Networklerini Güçlendirmek” başlığı adı altında Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen 2 yıllık projenin ilk çıktısı olarak sunuldu.
Açılış konuşmasını yapan Heinrich Böll'den Ulrike Dufner, dört ülkede yürütülen bu projenin amacının enerji verimliğiliğini karar vericiler ve kanaat önderleriyle tartışmak olduğunu söyledi ve enerji verimliliğine ilişkin uygulamalarda belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının başlıca paydaşlar olduğunu vurguladı. Toplantının moderatörlüğünü üstlenen Yeşiller Partisi eş sözcüsü Ümit Şahin Türkiye'de, enerji verimliliği gibi alanlarda Türkiye'nin durumunun genelde yurtdışındaki projeksiyonlardan elde edildiğini; bu raporun Türkiye'ye özgü veri ve altyapı oluşturması açısından bir örnek teşkil ettiğini söyledi.
Raporun "Türkiye'de Enerji Verimliliği" bölümünü yazan Tülin Keskin sunumunda geniş bir perspektiften Türkiye'nin enerji dengesini ve enerji verimliliğini değerlendirdi. Türkiye'nin birincil enerji tüketimi %100'den fazla artığını ve bu artış ile OECD ülkelerinde ilk sırada olduğunu belirten Keskin, 2008 yılında 106 milyon TEP olan birincil enerji tüketiminin 2009'da eknomik kriz ile birlikte 99.5 milyon TEP'e düştüğünü ve enerji ithalatının 20 milyar azaldığını ekledi.
Keskin’in sunumundan bazı önemli veriler ve saptamalar:
2008 yılında ülkede enerji talebinin %92’si fosil yakıtlardan (%32 doğalgaz, % 30 petrol, %30 kömür) oluştu.
Türkiye’de enerji talebi artıyor ama enerji üretimi görece sabit kalıyor. Türkiye % 73 oranında ithal enerjiye bağımlı.
2008 yılında yerel enerji üretiminin %57 kömür iken rüzgarda %1,5 seviyesine yeni ulaşıldı. Hidroliğin payı ise % 17.
Türkiye’de 170 kin konut jeotermal enerji ile çalışıyor ve 5 milyon kişiye ulaşabilecek potansiyel var
Türkiye’de 13 milyon güneş kollektörü var ama sadece sıcak su için kullanılıyor.
2007 toplam nihai enerji tüketiminin %39’u sanayiden, %36’sı konuttan, %20’si ise ulaşımdan kaynaklanıyor. Ekonomik kriz halkın enerji tüketimini vurmadı, sanayiyi vurdu. Konutlarda enerji tüketimi arttı.
Enerji Verimliliği Kanunu 2007’de çıktı. Eğitim-bilinçlendirme faaliyetleri başladı. Kobilere ve endüstriyel kuruluşlar için sınırlı hibe programları mevcut
Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü’nün “Enerji Verimliliği, Statüsü ve Gelecek Planlaması” dökümanında endüstride %15, inşaat sektöründe % 35 ve ulaşım sektöründe % 15 asgari enerji tasarrufu potansiyeli belirtilmiş. Tülin Keskin bu rakamaların alt eşikler olduğunu ve daha üzerine çıkabileceğini vurguladı (Konutta %50-60 oranında)
Enerji Verimliliği aynı zamanda bir istihdam alanı. 8 milyon binanın 2017’ye kadar enerji kimlik belgesi alması iş alanı yaratacak.
Türkiye için enerji tasarrufu önerileri
Enerji politikalarındaki arz yanlı bakış değişmeli
Karbon emisyonu azaltım senaryosu, enerji verimliliği ile ilişkilendirilmeli
Enerji verimliliği hedefleri ve stratejileri belirlenmeli
Enerji verimliliğinin teşvik edilmesi
Belediyeler enerji verimliliği politikalarında aktif rol olmalı.
Marmara Belediyeler Birliği danışmanı Halil Ünlü raporda yazdığı “Enerji Verimliliği ve Yerel Yönetimler” başlıklı bölümü sundu. Ünlü, dünya nüfusunun yarısının kentlerde ve 2010 kent nüfusunun %75’inin ise düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığını belirterek konuşmasına başladı.
Ünlü’nün sunumundan bazı önemli veriler ve saptamalar:
Uluslarararsı Enerji Ajansı'nın verilerine göre dünya enerji tüketiminin %60 ile 80'i kentlerde gerçekleşiyor.
Türkiye’de 2008’de nüfusun %75 kentlerde belediye sınırları içinde. Bu da 53, 6 milyon kişiye denk geliyor.17.9 milyon kişi de kırsal kesimde yaşıyor.
Karbon emisyonlarının %80’i, fosil yakıtlardan geliyor.
Kentlerde binalar (sanayi tesisleri, işyeleri, konutlar) seragaza etkisi yapan en önemli kaynağıdır.
Sürdürülebilir kentler 3-E kuralı vardır: Ekoloji, Ekonomi, Eşitlik
Eko kent: kısa mesafelerin kenti olarak da bilinir. Ulaşımda öncelik sırası şöyledir: Yaya, bisiklet, topluma taşıma ve motorlu araçlar
Kent yönetiminde belediyelerin enerji verimliliğinde üstlenebileceği roller nelerdir?
Enerji verimliliğinde başarıda temel odaklar kentler olmalı
Belediyeler kentsel hizmetlerin sunucusudurlar. Planlama, imar, ruhsatlandırma, altyapı konut, ulaşım gibi
Belediye kentin enerji envanterine göre planlama yapmalı, şeffaf olmalı.
Tüzel kişiliği ve bütçesi olan belediyeler tüketim ihtiyaçlarında yeşil alım yapabilir, konut projelerinde enenrji verimliliği dikkate alabilir.
Örneğin TOKİ, ihale ettiği yapım ve onarım işlerinde enerji verimliliği şartı koyabilir.
TOKİ kendi bina ve tesislerinde enerji verimliliğini sağlayabilir.
Ulaşım araçlarında temiz enerji kullanılabilir.
Suyun tasarruflu kullanımını sağlanabilir..
Yaya ve bisiklet yolları ve toplu taşıma olanakları arttırılabilir.Enerji Verimliliği konusunda halkı bilinçlendiri etkinlikler ve eğitici faaliyetler organize edilebilir.
İstanbul da 10 bin kamu binası var, bunların 1000’i belediyeye ait. Bunlara yönelik bir enerji verimliliği programı geliştirebilir.
Kentlerin toplam enerji tüketimi ve tasarruf potansiyelleri, yenilenebilir enerji potansiyeli belirlenmeli
Yerel bazda uygulanabilir enerji verimliliği politikaları, yenilenebilir enerji programlarıyla uyumlu hale getirilmeli
Kaynak:
Türkiye’de Enerji Verimliliğim Durumu ve Yerel Yönetimlerin Rolü (2010) M. Tülin Keskin & Halil Ünlü, Heinrich Böll Stiftung Derneği Tükiye Temsilciliği
17 Temmuz 2010 Cumartesi
Rüzgar Ada,Organik Ada, Güneş Ada
7 Aralık 2009 Pazartesi
4 Kasım 2009 Çarşamba
Türkiye Enerji (D)evrimi
Türkiye’nin Enerji [D]evrimi senaryosunun geleceğe dönük tahminlerinden bazıları şöyle:
- Türkiye enerji sektöründen kaynaklanan karbondioksit salımlarını 2050 yılına kadar 1990
seviyesinin %18 oranında aşağıya çekiyor. İklim kampanyası sorumlusu Atıcı, sektörler arasında en fazla salım yapanın ve salım yapmanın en zor olduğu sektörün enerji olduğunu belirtti.
- Türkiye’de Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine dayanarak hazırlanan referans senaryoda dahi ekonomik olmaması nedeniyle nükleer enerji bulunmuyor.
- 2050 yılına gelindiğinde, ülke elektriğinin %84’ü yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilecek. Birincil enerji talebinin %59,4’lük kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılanacak.
Rapor, Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçiş yapabilmesi ve temiz enerji üretebilmesi için fosil yakıtlar ve nükleer üzerindeki kamu teşviklerinin kaldırılması, bunun yerine yenilenebilir enerjiler üzerindeki alım garantisinin ve AR-GE çalışmalarının güçlendirilmesi, Avrupa Birliği’nin toplam birincil enerji arzı içindeki yenilenebilir enerji payına yönelik hedeflerin (2020 yılına kadar %20) yasal olarak benimsenmesini öneriyor.
Kopenhag iklim müzakerelerine 30 gün kala kamuoyuna sunulan raporda, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun Türkiye’nin Kopenhag’da müzakere edeceği emisyon salım azaltımının artıştan yüzde 11’lik bir oran olarak vermesine karşın Greenpeace, Türkiye’nin, 2020 yılına kadar sadece enerji sektöründe bile beklenen artışı yüzde 25 oranında azaltabileceğini öngörüyor.
Raporun tümüne ulaşmak için :
http://www.greenpeace.org/turkey/press/reports/enerji-d-evrimi
http://www.energyblueprint.info/
http://www.greenpeace.org.tr/
16 Şubat 2009 Pazartesi
2008'de Medyada Çevre
Arşivlerinden önce içinde “çevre” sözcüğü geçen haberleri alıp, bunların arasından çevre ile ilgili olmayanları eledikten sonra 12 konu başlığı (Doğa, Su, Orman, Kirlilik, Farkındalık, Enerji, Çevre Teknolojileri, Atık, İmar, Deniz, Küresel Isınma ve Diğer) altında sınıflandırdık. Ayrıca son 10 yılda “Küresel Isınma” ve Yenilenebilir Enerji” konularının bu üç gazetede ne kadar yer bulduklarını inceledik. Adı geçen gazeteleri ele almamızın başlıca sebebleri tirajları, web sitelerinin izlenme oranları, ayrı medya gruplarına ait olmaları ve internet sitelerinin teknik olarak bu şekilde bir tarama yapmaya uygun olmasıydı. Bu araştırma değerlendirilirken haberlerin, gazetelerin web arşivlerindeki haber arama kısıtları ve kodlamadaki muhtemel çakışmalar göz önünde bulundurulmalıdır.