Ekonominin Gerçek
Yüzü
“güç ve açgözlülükten şefkat ve ortak paydaya”
Philip
Bartlett Smith& Manfred Max-Neef
Çeviren: İlknur Urkun Kelso
Bu kitap bir fizikçi ile bir ekonomist arasındaki uzun süreli diyaloğun ürünüdür.
Onları,
21. yüzyılın başında ekonomi düşüncesinin eleştirel bir analizini yapmaya iten şey; adil bir dünya vizyonlarıydı. Adil bir dünyada, herkesin onurlu bir şekilde, korkusuzca ve insanlığın evrensel ihtiyaçlarının
karşılanması için gerekli araçlara sahip olarak yaşaması için, insanların
hepsinin birbirine adil davranması gerekir.
Ülkeler arasındaki ve bir ülkedeki farklı toplumsal kesimler arasındaki
adalet seviyesi büyük farklılıklar gösterebilmektedir. Karşımızda karmaşık ve
çok boyutlu bir resim bulunmaktadır. Ancak resmin odağında toplumun yapısı ile
adalet ölçütü arasındaki basit bir ilişki yer almaktadır. Bir toplumun ne kadar
adil olduğunu, ekonomik ve mâli gücün dağılımı belirler. Bu güç ne kadar
yoğunlaşmışsa o toplumdaki adalet o kadar azdır. Bu temel ilişki özellikle
denetimsiz piyasayı yücelten neoliberal ekonominin ekonomik paradigması ile
ilgilidir. Denetimsiz (sözde ‘serbest’) piyasanın daima ekonomik gücün yoğunlaşmasına,
yani adaletsizliğe yol açtığı göz önüne alındığında, ideale daha yakın, daha
iyi bir toplum inşa etmek için piyasa paradigmasına eleştirel gözle bakılmalı
ve bunun yerine daha insancıl bir alternatif konup konamayacağı
sorgulanmalıdır. Bu kitabın esas amacı da budur ve adil bir dünya vizyonunu
paylaşanların bundan faydalanacağını umuyoruz. Böyle bir dünyayı yaratmanın
kolay olacağını söyleyemeyiz. Her zaman olduğu gibi günümüzde de birçokları
adalete hayatını adamış olsa da, insanlığın kaderi hakkında söz sahibi olanlar,
yani ekonomik ve mâli güce sahip olanlar arasında adil bir dünya arzusu pek de
yaygın değildir.
İçinde yaşadığımız ekonomik sistem insanlığın büyük bölümünü
onursuz ve yoksul bir yaşama zorlamakla kalmaz; yaşamın her biçimini—aslında
yaşamın kendisini tehdit eder. Son on yıllarda üretimdeki 10-100’e katlanma
nedeniyle ekosistemlerin yaşam destekleme kapasitelerine acımasızca
saldırılması ve bu şekilde “kaynakların” zehirlenmesi ve tüketilmesi, sistemin
tesadüfi bir özelliği değildir. Bu durum sistemin doğasında vardır. İnsan
yaşamı ya da diğer yaşam biçimlerine yönelik olarak neoliberal ekonomik
düşüncenin teşvik ettiği bakış açısının doğrudan sonucudur. Neoliberal ekonomik
düşüncenin temel varoluş sebebi azınlığı zenginleştirmek olduğu için bu yaklaşım sadece maddi varlıklara değer vermektedir. Bu düşünce
biçiminin özelliklerinden biri olan üretimde büyüme takıntısı, ana akım
ekonomistlerin istedikleri zaman vazgeçebileceği, sehven ortaya çıkmış bir
kavram değildir. Bu kavram onların dünya görüşüne içseldir. Toplumumuzun tüm
yaşam biçimlerinin, bu saldırıya karşı korunduğu bir toplum haline
dönüştürülmesine yardımcı olmak amacıyla, egemen ekonomik paradigmanın
inandırıcı bir eleştirisini sunarak yeni bir yaşam görüşünü desteklemek
gerekmektedir. Sürdürülebilirlik ancak böyle bir toplumda mümkündür.
Büyüme paradigmasına dayalı bir sosyoekonomik sistem hiçbir zaman
sürdürülebilir olamayacaktır.
Yazarlar;
Philip
Smith,
McCharthy döneminde sürgün edilerek yedi yıl Brezilya’da ve ardından 25 yıl
Hollanda Groningen Üniversitesi’nde eğitmenlik yapmıştır. Emekli olduktan sonra
arkadaşları ve meslektaşlarına “ekonomi üzerine okuduğu kitapların toplam 3
metre kalınlıkta olduğunu” ve disiplin üzerine tartışmaya hazır oluğunu
bildirmiştir. Fizikçi kimliği ile nükleer silahlara sınırlama getirilmesinin
ötesinde toplumun etik tercihleri, ekonomi ve çevre konularıyla uğraşan nükleer
silahlanma karşıtı örgüt Pugwash’ın ileri gelen üyelerinden olmuştur.
Manfred Max-Neef ise, Şili Üniversitesi’nde ekonomi eğitimi aldı. Akademik kariyerine Berkeley'de başladı, Amerika Devletleri Örgütü’nde çalıştı ve ardından Birleşmiş Milletler FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) ve ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) için aşırı yoksul kırsal ve kentsel alanlarda arazi çalışmaları yaptı.
Sayfa Sayısı: 264
Fiyat:14,50 TL
Barkod: 9786055895372
Ebat:
13,5x21