e-söyleşi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
e-söyleşi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2009 Perşembe

Doğal ve sağlıklı beslenme üzerine bir söyleşi

Yeşil Gündem'de bu hafta sağlıklı ve doğal beslenmeyi bir yaşam tarzı haline getirmeye çalışan arkadaşım Şafak Patavi Kılıç ile yaptığım söyleşiyi okuyabilirsiniz.


Sağlıklı ve doğal beslenme üzerine düşünmeye ne zaman başladın?

Uzun yıllar kilo problemi yaşadım. Diyetisyen, kısa dönemli egzersiz, akupunktur gibi deneyimlerim oldu. Tüm bunların sonucunda kilo verdim. Fakat tekrar eskiye – sağlıksız ve düzensiz beslenme alışkanlığına – döndüğümde tüm verdiğim kiloları geri aldım. Sadece verdiğim kiloları almakla da kalmayıp üstüne fazladan kilo aldığım zamanlar da oldu.Sağlıksız beslendiğim zamanların sonunda kendimi iyi hissetmiyordum. Bol bol su içip arınma ihtiyacı duyar olmuştum. Bu tecrübelerin sonunda diyetisyenlerin “bunu bir yaşam tarzı haline getirmeniz gerekiyor” söylemi üzerinde düşünmeye başladım.

Hangi kaynaklardan bilgileniyorsun?

Sıklıkla başvurduğum kaynak yabancı ve yerel web siteleri, bu konuda güvendiğim doktorların imzasını yaşıyan kitaplar ve az sayıda TV programları

Alışverişlerinizde dikkat ettiğiniz noktalar?

Markalar, ürünün içeriği,son kullanma tarihi, paketlerinin geri dönüşümlü olması. İçecek alırken cam şişede olması ve daha sonra cam atık noktalarına atılması, içeceklerin içerisinde asit oranının bulunmaması. İçeriğinde aspartame olan içeceklerden uzak durmaya özen gösteriyorum. Meyve suyu almak yerine sıkmayı tercih ediyorum. Ürün paketlerinin arkasında yazan kalori, karbonhidrat,protein,protein, ve şeker dengesi de oldukça onemli.

Nerelerden alışveriş yapıyorsun?

Alışverişi bu konunun en önemli ayaklarından biri olarak görüyorum. Yıllardır alışmış olduğum marketlerden alışveriş yapmaya devam ediyorum. Zaten hepsi kaliteli ürünlerin bulunabileceği adresler. “Organik” olarak tanımlanmış ürünlerin gerçekten organik olduğuna inandığım mekanlardan yararlanıyorum. Bitki çaylarını, kuruyemişleri, sabunları, salçasını beğenerek kullandığım aktar, tüm organik gıda ve diğer ürünlerin bulunduğu marketler vazgeçemediklerim arasında.


Balkonunuzda gördüğümüz domatesler?

Balkona domates ekme fikri geçen yıl oluştu. Olgunlaşmalarını izlemek, domatesleri sulamak, karşımda duran apartmanlara inat şehrin karmaşasından uzaklaştığımı hissettirdi. Bu sene de yenileri yerlerini aldı. Biber ve salatalık yanlarına eklendi. İlk mahsul olunca beraber tadına bakarız.

Yakınların nasıl karşılıyor bu yaptıklarını?

"Ne yersen osun." felsefesi doğrultusunda beslenmeye başladığımdan bu yana bu bazıları için sıkıcı olurken bazıları için de takdir edilesi oldu. Önemli olan en yakınlarımın desteklemesi ve onların beslenmeleri hakkında fikirlerimi söylediğimde önerilerimi dinlemeleriydi. Ailem ve dostlarım benim hayatımda ve bedenimde gerçekleşen değişiklikleri görünce “Sen neler yiyorsun” sorularını sıklıkla duyar oldum.

31 Mart 2009 Salı

Evimiz Yerküre

Yeşil Gündem’in ilk e-söyleşi konuğu BirGün gazetesinin Evimiz Yerküre sayfası editörü Doç.Dr. Ahmet Murat Aytekin.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Lise Eğitimimden sonra Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünü bitirdim. Ardından aynı bölümde yüksek lisans ve doktora yaptım. Halen de Uygulamalı Biyoloji Bölümü’nde Doçent olarak görev yapıyorum. Biyolog olmak zorlu bir hayatı gerektiriyor, çok seyahat ediyorum, uzmanlık alanlarım arılar, matematiksel biyoloji ve organik tarım konularında yoğunlaşıyor. Ayrıca uzun yıllardır sosyal davranış üzerine dersler de veriyorum. Çalışmalarımın büyük kısmını Avrupa ve Asya türleri üzerinde arılar konusunda yaptım. Akademisyenlik sorumluluk isteyen bir iş, çok fazla zaman alıyor ama öğrenciler ile birlikte olmak çok keyifli. Eşim de ekolog olduğu için hayat biraz kolaylaşıyor. Zamanımın çoğu yazmak ve dağlarda dolaşmak arasındaki koşuşturmada kaybolsa da bir şeyler üretmeye ve bunları paylaşmaya çalışıyorum.

Evimiz Yerküre'yi neden ve nasıl hayata geçirdiniz?

Evimiz Yerküre uzun süredir bilim sayfasında yazılar yazdığım Birgün’ün bir başka projesiydi. İsim babası Doğan Tılıç, kısa bir transfer görüşmesinin ardından bilim sayfasından çevre ve ekoloji sayfasına geçtim diyebilirim. Asistanlarımın ve dostlarımın yardımı ile bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Sayfayı yaparken kriterleriniz nelerdir?

Temelde tek bir kriterimiz var bilimsel doğruluk. Evimiz Yerküre’de yayınlanan her yazı bilimsel gerçeklere ve saygın bilimsel dergilerde basılmış yayınlara dayanıyor. Bizim sayfamızda kanılara ve safsatalara yer yok. Onun dışında her görüşe ve yaklaşıma çevre dostu olduğu sürece açık olmaya gayret ediyoruz. Türkiye’nin kaybettiği çok şey var daha da fazla kaybetmeden evimiz olan yerküreyi korumaya çaba harcıyoruz.

Okuyucu tepkilerini (olumlu/olumsuz) değerlendirir misiniz?

Tüm yazdıklarımız ve yayınladıklarımız bilimsel gerçeklere dayanıyor o nedenle galiba hiç olumsuz eleştiri almadım. Okuyuculardan inanılmaz destek gören bir sayfa evimiz yerküre. Bizim sayfayı okuyabilmek için köyünden 30 dakika bisikletle gidip bir o kadar da geri dönen okuyucularımız var. Her zaman yazıyorlar, haber veriyorlar ve destekliyorlar. Bindiğiniz taksinin şöförü okuyunuz çıkınca çok keyif alıyorsunuz.

Gazete yönetiminden ve okurlardan beklentileriniz nelerdir?

BirGün bence inanılmaz bir proje, ben onu bir gazete gibi görmüyorum, büyük bir ailenin oturma odası gibi, Türkiye’de bir benzeri olduğunu da sanmıyorum. Gazete yönetimi çevre duyarlılığı konusunda örnektir. Okurlardan beklentisi insanın sıkıcı olmaya başladığımız anda bizi uyarmaları. Umarım onlarda uyandırdığımız saygı ve sevgiyi hep koruyabiliriz

Medyada çevrenin ele alınış biçimi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Türkiye’de medya bağımlıdır. Geleneği budur. Bunun dışına çıkamaz. Ekonomi için de böyledir, habercilik için de çevre için de. Belirli ekoller vardır ve gazeteciler buralardan yetişir. Ben gazeteci değilim kendimi Yıldırım Doğan’ın deyimi ile yazar-okur olarak görüyorum ve umarım da öyle kalırım. Medyada alışılmışın dışında bir çevre haberi görüyorsanız bunun altında bir şeyler aramak artık normalleşti, çoğu yazı bilim adamlarının görüşü alınmadan ajanslardan kopyalanıyor, bir bilgi kirliliği içinde gidiyor asla düzelme şansı yok. Son yıllarda sağ kesimden yazarların da çevre duyarlılığının arttığını görüyoruz bu çok doğal iki temel nedeni var bincisi pastadan pay kapmak ikinisi son 20 yılda artan doğada kutsallık arama modasının bir uzantısı. Doğal olaylarda olağanüstülük arayıp bunu ısıtıp sunarak rant elde etmeye çalışıyorlar. Sivrisinekteki mucize, arının kanadındaki sır gibi haberler ile. Doğayı işlevsel sevme alışkanlığı yarattığı için saçma buluyorum. Yani sivrisineğin bile görevi var ve biz onu korumalıyız anlayışı benim sevgi kavramımın çok dışındadır. Bunlar insan merkezli egoist yaklaşımlardır. Bu insanlar bir çiçeği sadece çiçek olduğu için sevemezler.

Takip ettiğiniz çevreci yayınlar/bölümler/köşeler var mı?

Yurt içinde ve dışında hemen her ciddi yazıyı takip ediyorum. Akademisyenlik meselğim de olduğu için bu bir parça da zorunluluk.

Evimiz Yerküre ile ilgili planlarınız, hayat geçirmek istedikleriniz nelerdir?

En çok istediğim şey daha genç ve hevesli yazarlara yer vermek, onların yazdıklarında doğa sevgisi gerçekten var oluyor, bağımsız ve içlerinden geldiği gibi yazabiliyorlar. Ben de onları okumaktan çok keyif alıyorum, evimiz yerküre okuyucuları da aynı keyfi alırlar ise harika bir iş yapmış oluruz.

Eklemek istedikleriniz...

Teşekkür ediyorum.

28 Mart 2009 Cumartesi

Evimiz Yerküre

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?


Lise Eğitimimden sonra Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünü bitirdim. Ardından aynı bölümde yüksek lisans ve doktora yaptım. Halen de Uygulamalı Biyoloji Bölümü’nde Doçent olarak görev yapıyorum. Biyolog olmak zorlu bir hayatı gerektiriyor, çok seyahat ediyorum, uzmanlık alanlarım arılar, matematiksel biyoloji ve organik tarım konularında yoğunlaşıyor. Ayrıca uzun yıllardır sosyal davranış üzerine dersler de veriyorum. Çalışmalarımın büyük kısmını Avrupa ve Asya türleri üzerinde arılar konusunda yaptım. Akademisyenlik sorumluluk isteyen bir iş, çok fazla zaman alıyor ama öğrenciler ile birlikte olmak çok keyifli. Eşim de ekolog olduğu için hayat biraz kolaylaşıyor. Zamanımın çoğu yazmak ve dağlarda dolaşmak arasındaki koşuşturmada kaybolsa da bir şeyler üretmeye ve bunları paylaşmaya çalışıyorum.

Evimiz Yerküre'yi neden ve nasıl hayata geçirdiniz?
Evimiz Yerküre uzun süredir bilim sayfasında yazılar yazdığım Birgün’ün bir başka projesiydi. İsim babası Doğan Tılıç, kısa bir transfer görüşmesinin ardından bilim sayfasından çevre ve ekoloji sayfasına geçtim diyebilirim. Asistanlarımın ve dostlarımın yardımı ile bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Sayfayı yaparken kriterleriniz nelerdir?


Temelde tek bir kriterimiz var bilimsel doğruluk. Evimiz Yerküre’de yayınlanan her yazı bilimsel gerçeklere ve saygın bilimsel dergilerde basılmış yayınlara dayanıyor. Bizim sayfamızda kanılara ve safsatalara yer yok. Onun dışında her görüşe ve yaklaşıma çevre dostu olduğu sürece açık olmaya gayret ediyoruz. Türkiye’nin kaybettiği çok şey var daha da fazla kaybetmeden evimiz olan yerküreyi korumaya çaba harcıyoruz.

Okuyucu tepkilerini (olumlu/olumsuz) değerlendirir misiniz?


Tüm yazdıklarımız ve yayınladıklarımız bilimsel gerçeklere dayanıyor o nedenle galiba hiç olumsuz eleştiri almadım. Okuyuculardan inanılmaz destek gören bir sayfa evimiz yerküre. Bizim sayfayı okuyabilmek için köyünden 30 dakika bisikletle gidip bir o kadar da geri dönen okuyucularımız var. Her zaman yazıyorlar, haber veriyorlar ve destekliyorlar. Bindiğiniz taksinin şöförü okuyunuz çıkınca çok keyif alıyorsunuz.

Gazete yönetiminden ve okurlardan beklentileriniz nelerdir?


BirGün bence inanılmaz bir proje, ben onu bir gazete gibi görmüyorum, büyük bir ailenin oturma odası gibi, Türkiye’de bir benzeri olduğunu da sanmıyorum. Gazete yönetimi çevre duyarlılığı konusunda örnektir. Okurlardan beklentisi insanın sıkıcı olmaya başladığımız anda bizi uyarmaları. Umarım onlarda uyandırdığımız saygı ve sevgiyi hep koruyabiliriz

Medyada çevrenin ele alınış biçimi hakkında neler düşünüyorsunuz?


Türkiye’de medya bağımlıdır. Geleneği budur. Bunun dışına çıkamaz. Ekonomi için de böyledir, habercilik için de çevre için de. Belirli ekoller vardır ve gazeteciler buralardan yetişir. Ben gazeteci değilim kendimi Yıldırım Doğan’ın deyimi ile yazar-okur olarak görüyorum ve umarım da öyle kalırım. Medyada alışılmışın dışında bir çevre haberi görüyorsanız bunun altında bir şeyler aramak artık normalleşti, çoğu yazı bilim adamlarının görüşü alınmadan ajanslardan kopyalanıyor, bir bilgi kirliliği içinde gidiyor asla düzelme şansı yok. Son yıllarda sağ kesimden yazarların da çevre duyarlılığının arttığını görüyoruz bu çok doğal iki temel nedeni var bincisi pastadan pay kapmak ikinisi son 20 yılda artan doğada kutsallık arama modasının bir uzantısı. Doğal olaylarda olağanüstülük arayıp bunu ısıtıp sunarak rant elde etmeye çalışıyorlar. Sivrisinekteki mucize, arının kanadındaki sır gibi haberler ile. Doğayı işlevsel sevme alışkanlığı yarattığı için saçma buluyorum. Yani sivrisineğin bile görevi var ve biz onu korumalıyız anlayışı benim sevgi kavramımın çok dışındadır. Bunlar insan merkezli egoist yaklaşımlardır. Bu insanlar bir çiçeği sadece çiçek olduğu için sevemezler.

Takip ettiğiniz çevreci yayınlar/bölümler/köşeler var mı?


Yurt içinde ve dışında hemen her ciddi yazıyı takip ediyorum. Akademisyenlik meselğim de olduğu için bu bir parça da zorunluluk.

Evimiz Yerküre ile ilgili planlarınız, hayat geçirmek istedikleriniz nelerdir?


En çok istediğim şey daha genç ve hevesli yazarlara yer vermek, onların yazdıklarında doğa sevgisi gerçekten var oluyor, bağımsız ve içlerinden geldiği gibi yazabiliyorlar. Ben de onları okumaktan çok keyif alıyorum, evimiz yerküre okuyucuları da aynı keyfi alırlar ise harika bir iş yapmış oluruz.

Eklemek istedikleriniz...


Teşekkür ediyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...