17 Temmuz 2019 Çarşamba

İki Cihan Aresinde Türkiye Yeşilleri

  
“İki Cihan Aresinde”, tarihçi Cemal Kafadar’ın Metis yayınlarından çıkan son kitabının başlığı. Kitapta Kafadar, Osmanlı İmparatorluğu’nun İslam ve Bizans coğrafyaları arasında sadece fiziksel değil, siyasi ve kültürel olarak da iki dünya arasında nasıl geliştiğini inceliyor. Bu başlığı Türkiye Yeşil Siyaseti için kullanmamın nedeni, bu harekete dair siyasi ve sosyal analizlerin büyük oranda Batı’nın /Gelişmiş ülkelerin yeşil siyaset geleneğine referansla yapıldığını, Doğu’nun/Gelişmekte olan ülkelerin nedense bu analizlerde yok sayıldığını düşünmem.

Batı’nın referans alınmasının başlıca nedeni yeşil siyasetin orada ortaya çıkması, gelişmesi ve derinleşmesidir. Ayrıca Türkiye’de yeşil partilerin de yüzü daima Batı’ya dönük olmuştur. 1980 sonrası dönemde Avrupa yeşillerinin yerel, bölgesel, ulusal meclislerde varlığı Türkiye’de de bir ilgi ve heyecan yaratmış, artan çevre farkındalığının ve çevre hareketlerinin siyasal temsilinin nasıl olabileceğine dair sorulara Batı’daki yeşil yapılara bakarak yanıt aranmaya başlamıştır. Türkiye yeşil hareketinin temsilcileri Avrupalı yeşil parlamenterlerle, yeşil partilerin yerel yönetimlerdeki temsilcileriyle temaslarda bulunmuş, işbirlikleri geliştirmişlerdir ve bunların bir kısmı sürmektedir.

Son dönemde bu bağlamda Türkiye’ye dönük olası etkileri üzerinden tartışılan siyasi gelişmelerden biri de Avrupa Birliği'nin (AB) yasama organı Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Mayıs 2019 seçimleri oldu. Yeşiller 751 sandalyeden 75’ini elde ettiler. 2014 yılında 50 sandalye almışlardı. Ülkeler bazında baktığımızda Alman Yeşilleri 2014 seçimlerinde aldığı %10 oyu ikiye katlayarak %20 ile Sosyal Demokratların ardından ikinci sıraya yerleşti. Fransa’da Yeşiller aldıkları %13 oy ile üçüncü sırada yer alırken, Avusturya, İrlanda ve Hollanda’da da Yeşiller çift haneli oy oranlarına ulaştılar. İsveç’te Greta Thunberg öncülüğünde başlayan ve dünyaya yayılan iklim grevleri ve İngiltere’de Yokoluş İsyanı’nın doğrudan eylemlerinin bir yansıması olarak değerlendirilen bu Yeşil Dalga’nın Türkiye yeşil siyasetine ivme kazandırabilir mi sorusu gündeme geldi.  Yeşil Gazete’den Ümit Şahin’in yazısı için tıklayın.
 
Batı’da yeşil partilere dair gelişmeleri yakından izleyebiliyoruz, takip ediyoruz, yorumlamaya ve öğrenmeye çalışıyoruz. Peki küresel ölçekte yeşil partilerin durumu nedir?  Küresel Yeşiller Ağı  dünyadaki 98 yeşil partiyi 4 federasyon altında değerlendiriyor. Afrika Yeşiller Federasyonu ( 22 tam üye), Asya- Pasifik Yeşilleri Federasyonu ( 13 tam, 7 kısmi üye), Avrupa Yeşil Partisi ( 38 tam, 4 kısmi, 2 aday üye) Amerikalar Yeşil Partiler Federasyonu (11 tam, 1 kısmi üye).

Yakın coğrafyamızda, komşularımızda yeşil partilerin durumu nasıl?  Yunanistan’da Ecologist Greens adı altında faaliyet gösteren Yeşiller bölgesel parlamentolarda temsil ediliyor, 2019 Temmuz erken genel seçimlerine giremediler. Bulgaristan’da ve Gürcistan’da ulusal seviyede genelde %0.5’lik oy potansiyeline sahipler. Irak’ta 2005’te Yeşil parti kurulmuş ama herhangi bir faaliyet gösterememiş. Azerbaycan’da 2006’da kurulmuş ama aktif değiller. İran’da yeşil parti yasak, sürgünde sırasıyla ABD, Kanada ve Almanya’da faaliyet göstermeye çalışıyor. Ermenistan’da Yeşil Parti yok.

Komşularımızda yeşil partiler bu durumda. Peki gelişmekte olan ülkeler liginde yeşil siyasetin veya partilerin durumu nasıl? Çin’de Yeşil Parti yok. Arjantin’de de yok. Rusya’da cılız bir yeşil siyaset mevcut. Hindistan’ın 29 eyaletinden sadece birinde Yeşil parti var. Meksika’da Yeşil Parti çevre konularına duyarsız, ölüm cezası yanlısı olmakla ve  yolsuzlukla itham ediliyor. Endonezya ve Pakistan’da yeşiller güçsüz. Güney Afrika’da birden fazla yeşil parti var ve seçimlere son yıllarda katılmaya başladılar. Jackson ve Bahathal 'ın 2013 tarihli çalışmalarına göre Asya’da  Bangladaş, Malezya, Singapur, Tayland ve Vietnam’da yeşil parti yok. 

Elbette ülkelerin kalkınmışlık seviyeleri, sanayileşme seviyeleri, tarihsel koşulları, demokrasi gelenekleri, sivil toplumları, kentleşme oranları farklılık gösteriyor.  Kanaatim odur ki ülkemizdeki yeşil siyaseti küresel bir perspektif içinde değerlendireceksek bunu sadece Batı’yı kıstas alarak yapmanın yeterli olmayacağı.  Öte yandan yeşil siyasetin görece zayıf konumunu Doğu toplumlarından veya gelişmekte olan ülkelerden çeşitli örneklerle meşru göstermek niyetinde de değilim. Yanıt aradığım sorular şunlar: Batı’nın yeşil partilerine mi yakınız Doğu’nun mu? Gelişmiş olan ülkelerin yeşil siyasetine mi yakınız gelişmekte olanların mı? Cevapları değerlendirecek kıstasları henüz oluşturmuş değiliz.




Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...