TEMA Vakfı her yıl düzenlediği Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleriyle
erozyonla mücadelenin, ağaçlandırmanın ve doğal varlıkları korumanın öneminin
altını çiziyor. Dünyada kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede
yaşayan 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor. TEMA Vakfı Erozyonla
Mücadele Haftası’nın 2014 yılı temasını “Su ve Kuraklık” olarak belirledi ve
tüm Türkiye'de temsilci ve gönüllü sorumlularının katılımıyla hafta boyunca
düzenlenen Toprağa Saygı Yürüyüşleri'nde kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmeyi
hedefliyor.
TEMA Vakfı 17-23 Kasım tarihleri arasında
düzenlediği Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleriyle
erozyon, su ve kuraklık konusuna dikkat çekiyor. Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında tüm Türkiye'de TEMA Vakfı
temsilcileri ve gönüllü sorumluları tarafından gerçekleştirilen Toprağa Saygı Yürüyüşleri ile doğal
varlıkların korunması için harekete geçme çağrısında bulunuluyor. TEMA Vakfı, su
varlıklarının korunması, kuraklık ve erozyonla mücadele edilmesinin devlet
politikalarında mutlaka yer alması gerektiğini vurguluyor.
Erozyonla Mücadele Haftası'na ilişkin konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanı Deniz Ataç, çöl gibi aşırı kurak bölgeler dâhil edilmediğinde,
Dünya'daki kara parçalarının yüzde 40'ının kurak alanlardan oluştuğunu
belirtti. Kuraklığın dünyada 4 milyar hektardan fazla alanı ve 1,4 milyar
insanın hayatını tehdit eder hale geldiğini aktaran Ataç, Dünya'da erozyon sebebiyle 110 ülkenin çölleşme tehlikesi
ile karşı karşıya olduğunu ifade etti. Aynı alanda iklim değişikliğine
bağlı kuraklık, çölleşme ve ani hava olayları ile birlikte şiddetli erozyon
görülmeye başladığını söyleyen Ataç, Türkiye tarım alanlarının yüzde 59’unun
erozyon alanı olması göz önünde bulundurulduğunda, tehdidin çok tehlikeli
boyutlara gelebileceğinin altını çizdi.
Erozyonla
Mücadele Haftası kapsamında 19 Kasım Çarşamba Günü TEMA Vakfı
temsilcileri Sapanca Gölü'nü ziyaret ederek incelemeler yaptı. TEMA Vakfı ekibi
Sapanca Gölü ve çevresinde bulunan toprakları erozyon, su ve kuraklık çerçevesinde
inceleyerek değerlendirmelerde bulundu. Sürdürülebilir bir yaşam için su
varlıklarının gözetilmesi, erozyon ve kuraklıkla mücadele edilmesinin önemi
vurgulandı.
Konuyla ilgili bilgiler veren TEMA Vakfı Sakarya
İl Temsilcisi Mahnaz Gümrükçüoğlu, Mayıs 2013 tarihinden itibaren Sapanca Gölü
su seviyesinin inişe geçtiğine dikkat çekti. Sapanca Gölü’nden çekilen su
miktarının yanı sıra havzadaki dereleri besleyen yer altı suyunun kontrol
edilmesi ve korunması gerektiğini söyledi. Gümrükçüoğlu, entegre havza
yönetiminin önemine dikkat çekerek, Sapanca Havzası’nı besleyen derelere akım
gözlem istasyonları ile bölgeye meteorolojik istasyonlar kurulması gerektiğini
dile getirdi. Gümrükçüoğlu, iklim değişikliğine bağlı kuraklıklarda artış
beklendiğini, bu nedenle Türkiye’nin doğal varlıklarının bütüncül ekosistem
yaklaşımıyla korunması gerektiğini söyledi.
Erozyon, su ve kuraklık
- Erozyon, arazi yüzeyinin koruyucu bitki örtüsünden
yoksun bulunduğu bölgelerde sıklıkla görülüyor. Erozyona en hassas
araziler, bitki örtüsünden en yoksun alanlar olan tarım arazileridir.
Dünyada tarım arazilerinin yıllık ortalama 24 milyar tonu, erozyon sebebi
ile yok oluyor.
- Tarım alanlarımızın yüzde 59'unda, meralarımızın yüzde
64'ünde ve orman varlığımızın yüzde 54'ünde erozyon yaşanıyor. En yaygın
ve etkili erozyon türü olan su erozyonuna Türkiye topraklarının yüzde 90'ı
maruz kalıyor.
- Toprak ekosisteminin en hayati kısmı, toprağın üst
kısmıdır. Çünkü bitki beslenmesinde büyük önemi olan organik maddenin
biriktiği, ayrıştığı ve su ile birlikte bitkinin köklerine ulaştığı yer
burası.
- Türkiye her yıl ortalama 1mm, 10 yılda 1 cm toprak
kaybediyor. 1 cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az
300 ile 1000 yıl arasında bir süre gerekiyor.
- Dünyada kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110
ülkede yaşayan 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor. Türkiye, tatlı
suyunun yüzde 70'ini tarımsal üretimde kullanıyor. Bu suyun yüzde 80'ini
tasarruflu olmayan vahşi sulama sistemleri ile tüketiyor. Yüksek oranda su
kullanımı nedeniyle topraklarımız tuzlanıyor ve su varlıklarımız hızla
azalıyor.
- Su varlıklarının sürdürülebilir olmayan kullanımı ve
iklim değişikliği gibi insan faaliyetinden kaynaklı etkiler hem kuraklığın
sıklığını ve şiddetini artırıyor hem de yağış rejimlerini değiştirerek ani
yağışların artmasına neden oluyor. Kuraklık, toprağın yani toprak içindeki
yaşamsal döngünün bozulmasına neden oluyor. Bozulan toprak, erozyona karşı
daha hassas hale geliyor. Ani yağışlar ise, toprağın su erozyonu ile akıp
gitmesine neden oluyor. Bitki örtüsünün zayıf olduğu alanlarda ise daha
fazla su erozyonu yaşanıyor.
Türkiye
Çöl Olmasın! TEMA
Vakfı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder