17 Haziran Dünya Çölleşme
ile Mücadele Günü’nde;
Her yıl 12 milyon hektar
çölleşiyor, arazi bozunumu ve çölleşmenin ekonomiye verdiği senelik kaybın 42
milyar dolar olduğu belirtiliyor
TEMA Vakfı, 17 Haziran Çölleşme ile
Mücadele Günü’nde, toprağın önemine, toprağın iklim değişikliğinden nasıl
etkilendiğine, çölleşme ve kuraklık ile mücadelede acil olarak gündeme alınması
gereken noktalara dikkat çekti.
Dünyada yaklaşık 1,5 milyar insanın yaşamı
bozunmakta olan arazilere bağlıyken,
Dünyanın en fakir kesiminin yüzde 42’si çoktan bozunmuş arazilerde
yaşıyor. Tarım alanlarının yüzde 52’sinin ise orta veya ileri düzeyde bozunuma
uğramış durumda olduğu belirtiliyor. Çölleşme,
arazi bozunumu ve kuraklık en çok kırsal bölgelerde yaşayanları etkiliyormuş
gibi gözükse de bu etkilerin artan gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak dalga
dalga yayılacağı, şehirleri ve burada yaşayan şehirlileri de tehdit edeceği
öngörülüyor.
Dünya tarihinde ilk defa şehirlerde yaşayan
insanların sayısının, kırsalda yaşayanları geçtiği belirtiliyor. Gıda üretimine
katkısı olmayan ve net tüketici olan şehirlilerin; iklim değişikliğinin
etkileri ve çölleşme sebebiyle artan gıda fiyatlarına karşı çok kırılgan
oldukları ifade ediliyor. Bu konuya örnek
olarak 2010 yılında gıda fiyatlarındaki
artışa bağlı olarak büyük çoğunluğu kentlerde yaşayan 44 milyon insanın aşırı
yoksulluk ve açlık sınırının altındaki koşullarda yaşamaya itildiği gösteriliyor.
Bu noktada, ekosistem
merkezli adaptasyon kavramı öne çıkıyor. Bu kavram, çölleşme ile
mücadele ve küresel ısınma gibi sorunlar karşısında uyum sağlamaya ve önlem
almaya dayanan bir yol haritası içeriyor. Sürdürülebilir toprak yönetiminden, sera
gazı azaltım stratejilerine, biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin
güçlendirilmesinden, topluluklara
yönelik yerel adaptasyon stratejilerine kadar çok sayıda politikanın altı
çiziliyor.
Ekosistem
merkezli adaptasyon yüksek verimlilik potansiyeli taşıyor
Ekosistem merkezli adaptasyon ile 2030 yılı
itibariyle gıdada yüzde 50, enerjide
yüzde 45, su varlıklarında ise yüzde 30 oranında artış sağlanabileceği
belirtiliyor. Ekosistem merkezli adaptasyon stratejisinin sunduğu düşük
maliyetli yöntemler, yüksek verimlilik potansiyeli taşıyor. Hayvancılığın doğru
planlanması ve gözetimi, çayır ve mera verimliliğini sürdürülebilir kılıyor.
Sağlıklı toprak sadece gıda üretimi sürekliliğini sağlamıyor, iklim değişikliği
kaynaklı şiddetli doğa olaylarına karşı direnci de artırıyor.
UNCCD[1],
“Toprak Geleceğimizin Güvencesidir. Toprağım İklime Dayanıklı”[2]
olarak belirlenen 2014 Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nün sloganı ile toprak
ve iklim değişikliği ilişkisine dikkat çekiyor. TEMA Vakfı olarak, Dünya
Çölleşmeyle Mücadele Günü’nde bir kez daha sağlıklı yaşamın, sağlıklı topraklarda
mümkün olabileceğinin altını çiziyoruz. Karar vericileri, iklim değişikliğinini
gittikçe daha çok hissettiğimiz etkilerine uyum sağlarken, sağlıklı
topraklarımızı, sürdürülebilir yaşamı sağlama fırsatı olarak değerlendirmeye
çağırıyoruz.
Türkiye Çöl Olmasın! TEMA Vakfı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder