17 Haziran 2014 Salı

17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü


17 Haziran Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü’nde;
Her yıl 12 milyon hektar çölleşiyor, arazi bozunumu ve çölleşmenin ekonomiye verdiği senelik kaybın 42 milyar dolar olduğu belirtiliyor

TEMA Vakfı, 17 Haziran Çölleşme ile Mücadele Günü’nde, toprağın önemine, toprağın iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğine, çölleşme ve kuraklık ile mücadelede acil olarak gündeme alınması gereken noktalara dikkat çekti.

Dünyada yaklaşık 1,5 milyar insanın yaşamı bozunmakta olan arazilere bağlıyken,  Dünyanın en fakir kesiminin yüzde 42’si çoktan bozunmuş arazilerde yaşıyor. Tarım alanlarının yüzde 52’sinin ise orta veya ileri düzeyde bozunuma uğramış durumda olduğu belirtiliyor.  Çölleşme, arazi bozunumu ve kuraklık en çok kırsal bölgelerde yaşayanları etkiliyormuş gibi gözükse de bu etkilerin artan gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak dalga dalga yayılacağı, şehirleri ve burada yaşayan şehirlileri de tehdit edeceği öngörülüyor.

Dünya tarihinde ilk defa şehirlerde yaşayan insanların sayısının, kırsalda yaşayanları geçtiği belirtiliyor. Gıda üretimine katkısı olmayan ve net tüketici olan şehirlilerin; iklim değişikliğinin etkileri ve çölleşme sebebiyle artan gıda fiyatlarına karşı çok kırılgan oldukları ifade ediliyor.  Bu konuya örnek olarak  2010 yılında gıda fiyatlarındaki artışa bağlı olarak büyük çoğunluğu kentlerde yaşayan 44 milyon insanın aşırı yoksulluk ve açlık sınırının altındaki koşullarda yaşamaya itildiği gösteriliyor.

Bu noktada, ekosistem merkezli adaptasyon kavramı öne çıkıyor. Bu kavram, çölleşme ile mücadele ve küresel ısınma gibi sorunlar karşısında uyum sağlamaya ve önlem almaya dayanan bir yol haritası içeriyor. Sürdürülebilir toprak yönetiminden, sera gazı azaltım stratejilerine, biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin güçlendirilmesinden,  topluluklara yönelik yerel adaptasyon stratejilerine kadar çok sayıda politikanın altı çiziliyor.

Ekosistem merkezli adaptasyon yüksek verimlilik potansiyeli taşıyor

Ekosistem merkezli adaptasyon ile 2030 yılı itibariyle gıdada yüzde 50, enerjide  yüzde 45, su varlıklarında ise yüzde 30 oranında artış sağlanabileceği belirtiliyor. Ekosistem merkezli adaptasyon stratejisinin sunduğu düşük maliyetli yöntemler, yüksek verimlilik potansiyeli taşıyor. Hayvancılığın doğru planlanması ve gözetimi, çayır ve mera verimliliğini sürdürülebilir kılıyor. Sağlıklı toprak sadece gıda üretimi sürekliliğini sağlamıyor, iklim değişikliği kaynaklı şiddetli doğa olaylarına karşı direnci de artırıyor.

UNCCD[1], “Toprak Geleceğimizin Güvencesidir. Toprağım İklime Dayanıklı”[2] olarak belirlenen 2014 Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nün sloganı ile toprak ve iklim değişikliği ilişkisine dikkat çekiyor. TEMA Vakfı olarak, Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü’nde bir kez daha sağlıklı yaşamın, sağlıklı topraklarda mümkün olabileceğinin altını çiziyoruz. Karar vericileri, iklim değişikliğinini gittikçe daha çok hissettiğimiz etkilerine uyum sağlarken, sağlıklı topraklarımızı, sürdürülebilir yaşamı sağlama fırsatı olarak değerlendirmeye çağırıyoruz.


Türkiye Çöl Olmasın!                                                                                                                                                                        TEMA Vakfı  




[1] UNCCD: Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
[2] Sloganın orijinali: Land Belongs to the Future, Let’s Climate Proof It

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...