İstanbul Sözleşmesi'nden |
Ulusal siyasetin
gündeminin yerel siyasetin üzerindeki etkisinin çok büyük olduğu bir dönemden
geçiyoruz. Yerel sorunların artarak katlandığı, rant ve imar yolsuzluk iddalarının
ayyuka çıktığı bu dönemde toplumsal
hareketlerin ve sivil toplum örgütlerinin kent ve doğa bağlamında yerel seçimlere
müdahil olmaya çalıştıklarını gözlemliyoruz.
Bu müdahil olma
kanallarını, adaylar üzerinde baskı oluşturma ve denetim yaratma
mekanizmalarını iki bölümde değerlendirebiliriz. Birinci grupta “Kent
Sözleşmeleri”ni ikinci grupta da çeşitli toplumsal grupların süre giden
kent-doğa mücadeleleri çerçevesinde adaylar üzerinde oy baskısı oluşturmak için
düzenledikleri kampanyaları sayabiliriz.
Kent Sözleşmeleri
İstanbul ve İstanbul’dan
uyarlanarak İzmir,Antalya ve Batman; Rize; Eskişehir ve Mersin’de örneklerini
gördüğümüz kent sözleşmelerini Gezi direnişinin bir dinamiği olarak değerlendirebiliriz.
Bu sözleşmelerin ağırlık verdiği konular katılımcılık başta olmak üzere
şeffalık ve hesap verebilirlik ve yerindenlik. Merkezi vesayetin kaldırıldığı,
yurttaşların tabandan örgütlenip karar mekanizmalarına katılabildiği, inanç,
kimlik, parti ayrımı olmaksızın herkesi kent hakkına sahip olabildiği bir
yönetim anlayışını oluşturmak sözleşmelerin ortak noktası. Farklı gruplar sözleşmeleri kaleme alıp
yaygınlaştırabiliyor. İstanbul’da bir grup yurttaş ve uzman; Eskişehir’de Kent
konseyi, Esyo, Eskişehir küçük Millet Meclisi ve Sivil toplum örgütlerinin
ortaklaşa oluşturdukları Eskişehir'e Sahip Çıkıyoruz Platformu; Rize’de
Saadet Partisi belediye başkan adayı Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu ile birlikte bir
grup Rizeli sözleşmeleri hazırlayıp imzaya açtılar. Her ne kadar seçim öncesi
sürece yoğunlaşılsa da seçilen adayların taahhütlerini veya genel anlamda yerel
yönetimleri takip etmek, denetlemek ve kentsel bir hareket yaratmanın da
mücadelenin bir ayağı olduğu vurgulanıyor. İmzacı belediye başkanı adaylarına ve ulaşılan siyasi partilere bakıldığında genelde CHP, HDP/BDP ve az da olsa MHP gözlemleniyor. Aşağıda sözleşmelerden belli başlı
örnekleri bulabilirsiniz. Bunların hangi koşullarda ortaya çıktığı, nasıl
oluşturulduğu , hangi toplumsal gruplarca üretildiği ve kullanıldığı,şehirler
arasında nasıl yayıldığı, hedefleri ve başarı kriterlerinin araştırılması
gerekiyor.
Kent talanına oy yok
İkinci grupta doğa ve kent mücadelelerinden belirli grupların adaylara ve seçmenlere yönelik çalışmalarını ele alabiliriz. Bu grup kendi içinde üçe ayrılabilir. İlk olarak özellikle büyükşehirlerde kentsel dönüşümden etkilenen semt/mahalle dayanışmalarının oluşturduğu kampanyalar var. İstanbul Sarıyer ilçesine bağlı Derbent, Kazım Karabekir Paşa, Armutlu, Ferahevler içinde olmak üzere toplam on iki mahallesinden yurttaşlar arazilerinin kendilerine toplu devri için bir taahhütname kaleme aldılar. Arazilerin toplu devri için CHP’li Sarıyer Belediye Başkan Adayı Şükrü Genç, HDP Sarıyer Eş Başkan Adayı Önder Birol Bıyık, TKP Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Aydemir Güler, İşçi Partisi ve Büyük Birlik Partisi adayları taahhütnameyi imzaladı.
Aynı minvalde Kartal-Maltepe-Pendik Dayanışması, yerel seçim öncesi belediye başkan adaylarına yönelik rantı değil toplum yararını gözeten, katılımcı bir kent politikası için çağrıda bulundu. Cevizli Tekel fabrikası, Yunus Çimento Fabrikası gibi alanların tasfiyesiyle birlikte bu sanayi alanlarında çalışan işçi mahallelerinin de kentin çeperlerine itildiğini savunan dayanışma konut ihlaline vurgu yaparak yerel yönetimlerin kamu ve toplum yararını odağına almasını talep etti.
Derelerin Kardeşliği'nden başkan ve muhtar adayları
İkinci olarak çevre mücadelelerinin yerel seçimlerde aday göstermesi veya mücadelelerini desteklemeyen adaylara oy verilmemesine yönelik kampanyalar var. DEKAP adına yapılan çağrıda, “HES’lere, madenlere, nükleere ve benzeri projelere karşı çevre ve yaşam mücadelesi verenler, yerel seçimlerde başta köy ve mahalle muhtarlıkları olmak üzere, belde, ilçe ve il belediye başkanlıkları, belediye ve il genel meclisi üyelikleri için adaylıklarını gündeme almalıdır!" deniliyor. Doğu Karadeniz'de 7 ilçe ve onlarca mahallede Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) mücadelesi içinde yer alan isimler aday oldu. CHP'den ve ÖDP'den belediye başkanlıklarına aday olan Karadenizliler'in önem verdiği diğer bir yönetsel kademe de muhtarlık.HES'lerin ÇED sürecinde önemli görev üstlenen muhtarların seçilmelerinde HES karşıtı olup olmamaları sonucu etkileyebiliyor.
“Nükleer tehlikeye karşı çıkmayana oy yok”
Derelerin Kardeşliği'nden başkan ve muhtar adayları
İkinci olarak çevre mücadelelerinin yerel seçimlerde aday göstermesi veya mücadelelerini desteklemeyen adaylara oy verilmemesine yönelik kampanyalar var. DEKAP adına yapılan çağrıda, “HES’lere, madenlere, nükleere ve benzeri projelere karşı çevre ve yaşam mücadelesi verenler, yerel seçimlerde başta köy ve mahalle muhtarlıkları olmak üzere, belde, ilçe ve il belediye başkanlıkları, belediye ve il genel meclisi üyelikleri için adaylıklarını gündeme almalıdır!" deniliyor. Doğu Karadeniz'de 7 ilçe ve onlarca mahallede Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) mücadelesi içinde yer alan isimler aday oldu. CHP'den ve ÖDP'den belediye başkanlıklarına aday olan Karadenizliler'in önem verdiği diğer bir yönetsel kademe de muhtarlık.HES'lerin ÇED sürecinde önemli görev üstlenen muhtarların seçilmelerinde HES karşıtı olup olmamaları sonucu etkileyebiliyor.
“Nükleer tehlikeye karşı çıkmayana oy yok”
NKP'nin yerel seçimler için hazırladığı afiş |
Son kategoride ise çevreci sivil toplum kuruluşlarının adaylara ve seçmenlere yönelik yürüttüğü kampanyalar var. TEMA Vakfı, yerel yönetimlerin Anayasa'da ile garanti altına alınan “sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşam hakkı” konusunda çok önemli bir rol oynadığından hareketle 2014 yılında belediye başkan adaylarına taleplerini tarım arazilerinin korunması; doğal ve kültürel kimliklerin korunması; yeşil alanların korunması başta olmak üzere 14 madde halinde iletiyor.
2009 yılında yani bir önceki yerel seçimde Greenpeace İstanbul Büyükşehir Belediyesi bağımsız başkan adayı olarak tasarlanan "Seyfi Solukal" isimli bir hayali kahraman yaratmış ve belediye başkan adaylarını Türkiye’de planlanan 47 kömür santraline karşı birleştirmek ve iklimi koruyan yerel politikalar geliştirilmesini sağlamakya çalışmıştı. Siyasi parti farkı gözetmeksizin tüm belediye başkan adaylarına imzaya açılan "Güneş için Belediye Başkanları Bildirgesi"ni 34 belediye başkan adayı imzalamıştı. Ayrıca başkan adaylarına iklim konusunda politika geliştirmelerine yardımcı olması için bir kılavuz hazırlanmıştı.
Yrd. Doç. Dr. Barış Gençer Baykan
Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü
“ İstanbul’un gelişimi,
yönetimi ve geleceği ile ilgili kararlar konusunda söz ve sorumluluk sahibi
olmak istiyoruz. Kentimize sahip çıkıyoruz ve İstanbul’u yönetmeye aday
olanlardan da İstanbul’a sahip çıkmalarını talep ediyoruz. Aday hangi partiden
olursa olsun, aşağıda açıkladığımız temel ilkelere uygun çalışmasını sağlamak
için birbirimize söz veriyoruz.”
CHP’nin Büyükşehir
Belediye Başkanı adayı Mustafa Sarıgül, HDP Büyükşehir Belediye eşbaşkan
adayları Sırrı Süreyya Önder ve Pınar Aydınlar ve MHP Büyükşehir Belediye başkan
adayı İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış. HDP’nin 38 ilçe eşbaşkan adayı (neredeyse
ilçelerin tamamı-İstanbul 39 ilçe), MHP’nin sadece Şişli adayı ve CHP’nin
Kadıköy,Adalar ve Şişli adayları imza vermişler.
Biz
sözleşmeyi imzalayanlar olarak Rize’nin yönetimi ve geleceği ile ilgili
kararlar konusunda söz ve sorumluluk sahibi olmak istiyoruz. Şehrimizin
yönetimi için seçilecek aday hangi partiden olursa olsun, aşağıda açıkladığımız
temel ilkelere uygun çalışmasını talep ediyoruz.
- Şehrin
yönetiminde şeffaflık ve denetlenebilirlik esas olmalıdır.
- İnsanlara
hizmetin her aşamasında adalet ve eşitlik ilkesi gözetilmelidir.
- Yöneticiler,
şehirde yaşayanların paydaş olduklarını bilerek halkın, mahaller ve
ilimizle ilgili tüm kararlara katılımını sağlamalıdır.
- Rize, bölük
pörçük projelerle değil, doğal, tarihi, sosyo-ekonomik, mimari ve insani
tüm değer ve özelliklerini bir bütün olarak düşünen, çevre-insan dengesini
merkezine alan planlarla yönetilmelidir. Şehrin tüm paydaşları, uzmanlar,
sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin dahil olduğu katılımcı bir
süreçle bu planlar düzenli aralıklarla güncellenmelidir.
Rize Sözleşmesi- Kelime Bulutu |
“Her
Eskişehirlinin yaşadığı şehir ile ilgili kararlara aktif olarak katılma, bilgi
alma ve denetleme hakkı vardır. Yerel yönetimler belediye hizmetlerini dil,
din, inanç, mezhep, etnik köken, cinsel yönelim, kimlik ve siyasi parti ayrımı
yapmaksızın tüm Eskişehirlilere eşit ve adil bir şekilde sunmakla sorumludur.
Yerel yönetimler Eskişehir’in tarihi, mimari ve kültürel kimliğini korumalıdır.
Yerel yönetimler sürdürülebilir bir kentleşme için, yenilenebilir enerji
kaynakları, bilinçli tüketim, organik ürünlerin teşviki ve çevre dostu geri
dönüşüm konusunda çalışmalar yapmalıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder