Dönüp dolaşıp
bunu tartışıyoruz. Hangi savlarla, neyi hedefleyerek, hangi araçları kullanarak
ve kimlerle ittifak yaparak başarılı olur bir çevre mücadelesi? Maalesef her
toplumsal sorunda olduğu gibi burada da tek bir cevap ya da derdimize derman
olacak tek bir reçete yok. Uzak ve yakın tarihimizde, dünyada ve Türkiye’de
onlarca başarı/kazanım hikayesi var. Doğa tahribatının durdurulduğu, alternatif
ve sürdürülebilir seçeneklerin hayata geçtiği veya toplumun/toplumun bir
kesiminin bakış açısının değiştiği zamanlardan bahsedebiliriz.
Bir çevre
mücadelesinin ne kadar yaygınlaştığını çeşitli yollarla ölçebiliriz. Kamuoyu
anketlerinde çevre mücadelesine desteğin oranı, sokak eylemlerine katılanların
sayısı, mücadelenin coğrafi yaygınlığı, siyasi elitten gelen destekler, farklı
katmanların mücadeleye sunduğu imkanların artması, medyadaki görünürlülük vb. Son
zamanlarda ise online (çevirimiçi) imza kampanyası platformlarının artması
(Change.org / imza.la/ imzakampanya.com)
ve çevre örgütlerinin kendi imza kampanyalarını yürütmeye başlamaları ile
birlikte “imza sayısı” da önemli bir gösterge haline gelmeye başladı. İmza
kampanyaları yeni tartışmaları tetikleyecek gibi duruyor çünkü özellikle
Change.org’un Türkiye’de faaliyete başlaması ve bir kısım toplumsal mücadelenin
online kamapanyacılığın metodlarını da benimsemesi ilgiyi bu alana çevirdi. Blogda
yazdığım bir yazıda kurumsal imza kampanyalarından bireysele, matbu
kampanyalardan da çevrimiçi kampanayalara geçişin söz konusu olduğu iddia
etmiştim. Change.org
Doğu Avrupa ve Batı Asya Direktörü Dr. Uygar Özesmi ile
imza kampanya platformu hakkında bir söyleşi yapmış ve değişimin online
aktivizm ile gelip gelmeyeceğini konuşmuştuk. Gündüz Vassaf Radikal’de
yazdığı son yazısında saniyelik imza
eylemlerinin yurttaşları edilgenliğe ittiğini öne sürüyor. Öte yandan da
toplumsal hareketler ve iletişim alanındaki metodolojiler de sosyal medyayı da
analizlerine nasıl dahil edeceklerini tartışıyor. Örneğin Thorson ve
arkadaşlarının Information, Communication and Society dergisinde 2013 başında
yayınladıkları makalede Occupy hareketi ile ilgili olarak Youtube ve Twitter’da
ne tür bilgi ve videoların nasıl dolaşıma girdiğini araştırmış.
Sözü Hayvan Hakları Yasası ve Tabiatı Koruma Yasası’na karşı verilen mücadelelerinin karşılaştırılmasına getirecektim ama giriş fazla
uzadı. Yazının devamı bu konu üzerine olacak.