Avrupa Komisyonu, AB’ye
aday ülkelerin katılım yönündeki kaydettiği gelişmelere ilişkin yıllık ilerleme
raporları yayınlıyor. 1998- 2012 arasındaki ilerleme raporlarından
Türkiye’nin çevre mevzuatını AB çevre mevzuatı ile uyumlaştırmasını izlemek
mümkün. İlk yıllardaki raporlar Türk çevre mevzuatının, standartlar, izleme
gerekleri ve ölçüm yöntemleri bakımından, Avrupa Birliği’nin çevre mevzuatından
çok farklı olduğunun tespitini yapıyor ve uyum için uzun vadeli ve stratejik
işbirliği öneriyor. 2002’de itibaren çevrede uyuma yönelik reformlar ve
uluslararası sözleşmelere katılım artıyor. Bu da Türkiye’nin diğer
alanlarda üyelik müzakerelerine yöneli çabalarıyla örtüşüyor. Son yıllarda ise
özellikle enerji altyapı projelerinin çevresel sürdürülebilirliğe olumsuz
etkileri raporlara konu oluyor. İklim değişikliği konusu ilk yıllarda konu
edilmezken son raporda başlıkta çevrenin yanında yer alıyor.
Avrupa
Birliği, her bir aday ülkenin katılım yönünde kaydettiği ilerlemeye ilişkin 1998’den
beri düzenli raporlar hazırlıyor. Avrupa Komisyonu, her yıl Ekim ayında Avrupa Konseyi’ne
ve Avrupa Parlamentosu’na bu raporu sunuyor. Türkiye için hazırlanan rapor:
- Birlik ve Türkiye arasındaki ilişkilere kısaca değiniyor;
- Üyelik için karşılanması gereken siyasi kriterler
açısından Türkiye’deki durumu inceliyor;
- Üyelik için karşılanması gereken ekonomik kriterler
açısından Türkiye’deki durumu
inceliyor;
- Türkiye’nin üyelik yükümlülüklerini, diğer bir ifadeyle,
Antlaşmalar, ikincil mevzuat ve Birlik
politikalarından
oluşan AB müktesebatını üstlenme kapasitesini gözden geçiriyor.
Rapor,
Komisyon tarafından toplanan ve analiz edilen bilgilere dayanıyor. Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti’nin ve üye devletlerin katkıları, Avrupa Parlamentosu raporları, çeşitli
uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarından gelen bilgiler de dahil
olmak üzere, pek çok kaynaktan faydalanılıyor. Kamuoyunda
daha çok demokrasi ve insan hakları bağlamında gündeme gelen ilerleme
raporlarının başlıklarından biri de çevre. Bu araştırma notunda 1998-2012
yılları arasında yayınlanan İlerleme Raporları’nı temel alarak Tükiye’nin AB
çevre mevzuatına uyumu ele alınıyor.
AB çevre politikası, mevcut ve gelecek nesiller için
sürdürülebilir kalkınmanın teşvik
edilmesini ve çevrenin korunmasını amaçlıyor. Bu politika önleyici
eylem, kirleten öder ilkesi, çevre zararlarıyla kaynağında mücadele, ortak
sorumluluk ve çevrenin korunmasının
diğer AB politikaları ile bütünleştirilmesi üzerine kurulu. Müktesebat, yatay mevzuatı, su ve hava
kalitesini, atık yönetimini, doğanın
korunmasını, endüstriyel kirlenmenin denetimi ve risk yönetimini,
kimyasal maddeler ve genetiği değiştirilmiş organizmaları (GDO), gürültü ve
ormancılığı da kapsayan 200’den fazla
belli başlı yasal düzenlemeyi içeriyor.
AB- Türkiye çevre mevzuatları: Uzun
vadeli ve maliyetli uyumlaştırma
1998
yılında yayınlanan ilk rapor, Türk çevre mevzuatının, standartlar, izleme
gerekleri ve ölçüm yöntemleri bakımından, Avrupa Birliği’nin çevre mevzuatından çok farklı olduğu ve Türkiye’de
çevre koruma düzeyinin arzu edilenin uzağında yer aldığı tespitiyle açılıyor.
En kötü sorunların endüstriyel ve kentsel kirlenme ve kıyıların ve doğal kaynakların
sürdürülebilir yönetimi alanlarında olduğuna ve
endüstriyel kirlenme, tehlikeli maddeler, genetik olarak değiştirilmiş
organizmalar, nükleer güvenlik ve çevre hakkında bilgiye erişim alanlarında eksikliklere
vurgu yapılıyor. Atıklar, havanın ve suyun korunması, doğa koruma ve çevresel
etki değerlendirmeleri ile ilgili olarak müktesebatın kabul edilmesi yönünde
çaba sarfedildiği fakat müktesebatın benimsenmesinin uzun vadeli bir konu
olduğu ve büyük ölçekli yatırımları gerekli kılacağı ifade ediliyor.
Komisyon,Türkiye’deki çevre koruma düzeyinin Avrupa Birliği’nin düzeyine
yaklaştırmak için strateji teklifi olarak idari ve mail işbirliğini, yasaların
yakınlaştırılmasını öneriyor ve bunun için ulusal bir plan hazırlanmasının
kararlaştırıldığını duyuruyor. 1997 yılında yayınlanan Ulusal Çevre Eylem
Planı, AB ile bütünleşmeyi öngörmediğinden Topluluk müktesebatının
benimsenmesine fazla yer vermiyor. Yasaların yakınlaştırılması
üzerinde de duruluyor. Ancak, idarî ve malî işbirliği tedbirlerinin
olabildiğince etkili olmalarını sağlamak için, Türkiye’nin, müktesebatın
benimsenmesiyle ilgili bir ulusal plan hazırlaması kararlaştırılıyor. İlk
raporda çevre başlığı altında yer almayan ama çevre politikalarını doğrudan
ilgilendiren enerji konularında da mevcut durum tespiti ve strateji önerileri
getiriliyor. Türkiye’nin enerji darboğazını aşmak ve enerji kaynaklarını
çeşitlendirmek için nükleer santral yapma planlarına değinilirken, santral için
seçilen Akkuyu bölgesinin yakınındaki deprem bölgesinin varlığına dikkat
çekiliyor. Türkiye’nin topluluk enerji iç pazarıyla uyum sağlaması için de
enerji verimliliğinin ve yenilenebilir enerjilerin öncelikli statüden
yararlandırılması tavsiye ediliyor.
Araştırma notunun tamamı için
http://betam.bahcesehir.edu.tr/tr/2012/12/turkiyenin-ab-cevre-mevzuatina-uyumu-15-yilda-neredeyiz/
Dr.Barış Gençer Baykan
Bahçeşehir Üniversitesi - Betam
Bahçeşehir Üniversitesi - Betam