26 yıl önce,
düşman, 26 Nisan 1986 Cuma gece yarısından sonra Ukrayna’nın Kiev kentindeki 30 bin
nüfuslu Pripyat kasabası yakınlarındaki Çernobil Atom santralinin 4 numaralı
reaktörünü patlattı; bir-iki saat içinde Pripyat’ı ve hızla bütün Ukrayna,
Belarus ve Rusya’yı işgal
etti. Daha sonra Doğu Avrupa’ya ve 4 Mayıs gece yarısı Türkiye’ye havadan saldırdı ve 5-6
Mayıs 1986’da, yağan yağmurla birlikte özellikle Marmara ve Edirne çevresini ardından Batı ve
Doğu Karadeniz’i karadan-havadan işgal etti.
Bu kez düşman,
işgal biçimi ve süresi daha önce görülmemiş biçimdeydi. İşgalden, en fazla çocuklar,
ama en çok da işgalden 0-6 yıl önce doğanlarla, 0-6 yıl sonra doğacaklar etkilendi. Çünkü
işgalci, çocukların derilerine ve akciğerlerine ve anneleri onlara hamile iken tükettikleri
“ota, süte, ete/umuda, hürriyete”; açık
havada yetişen tüm besinlere, süt ürünlerine ve
çaya yıllarca radyasyon yağdırdı. Çocukların kemik iliklerini, tiroid bezlerini ve işgal
ettikleri tüm ülkelerin erkekliğini ve kadınlığını yıllarca radyasyon
bombardımanına tuttu, hâlâ
tutuyor. Ve şimdi bu çocuklar 20-32 yaşında ve işgalin hâlâ sürdüğünü
bilmedikleri için düşmanın
karargâhını Akkuyu’ya ve Sinop’a kurmasını isteyenleri iktidara getiriyorlar.
Ey Çernobil
gençliği! Ve sizlerin atom bombası denemeleri kuşağı anne ve babalarınız!
Bu kitap,
sağlığınızı, çevrenizi ve insan haklarınızı rehin alanların ve sizi radyasyon
tutsağı
yapanların
geçmişte size yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını görmenizi, bilmenizi,
Çernobil Halk Mahkemesi
Çeviren :Umur Gürsoy
Yeni İnsan Yayınevi
Nisan 2012
298 Sayfa
18 TL
Editörler. Ahmet Atıl Aşıcı
– Ümit Şahin
Yetmişlerin
başında “Büyümenin Sınırları” raporu yayınlandı. Rapor basit bir soruya cevap
arıyordu: Büyüme ya da kalkınma daha ne kadar sürdürülebilir?
Raporun
bu basit ama önemli soruya verdiği cevaplar, geride kalan 40 yılda birer
kehanet gibi gerçekleşmeye başladı. Ancak görmeyen gözlere, duymayan kulaklara
bu kehanetler hala ulaşamıyor. Neyse ki kendini yarınlardan sorumlu tutan
insanlar hâlâ var!
Yeşil
ekonomi, bir ekolojik sıçrama öngörüyor. Dünyanın biyolojik kapasitesi,
insanların büyüme arzularını karşılamıyor. Bugün her insan gelişmiş Batı
ülkeleri kadar tüketseydi 3 dünyaya daha ihtiyacımız olurdu. Bu tüketim toplumu
hala sürdürülebilir mi?
Sorular
bitmiyor: Yeşil ekonomi bir çıkış yolu mu? Yoksa yeni bir ütopya mı? Kapitalizmi
yeşile boyamak mı? Yoksa kapitalizmden çıkış için gereken ekonomik dönüşümün
başlangıcı mı? İhtiyaçlarımızın ne kadarı gerçek? Mutluluk ekonomisi mümkün mü?
Elinizdeki
derleme bu soruların cevaplarını ararken Türkiye’de alanında yayımlanan
ilk kitaplardan biri olma özelliğini
taşıyor. Kitap teoriyi, somut politika önerileriyle birleştiriyor.
İTÜ’de
öğretim üyesi olan iktisatçı Ahmet Atıl Aşıcı’nın ve yeşil düşünce alanında önde
gelen düşünürlerden biri sayılan Fransız iktisatçı Alain Lipietz’in yazıları
yeşil ekonomi ve yeşil yeni düzenin teorik ve tarihsel arka planını ele alırken,
Avrupa Yeşilleri’nin yeşil ekonomi üzerine hazırladığı yazılar somut,
uygulanabilir ve reformcu politik önerilerin içerdiği olanakları gösteriyor.
Önsöz:YükselSelek
Sunuş: Ümit Şahin
Sunuş: Ümit Şahin
Yeşil Ekonomi
Editörler. Ahmet Atıl Aşıcı – Ümit Şahin
Yeni İnsan Yayınevi
Nisan 2012
8 TL.