GDO ifadesini duyanların araştırma yapılan bölgelerdeki dağılımı |
İnsan ve çevre
sağlığına etkileri açısından tüm dünyada büyük tartışmalar yaratan Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), gerek yasal mevzuat tartışmaları gerekse gıda
güvenliği açısından bir süredir Türkiye gündeminde yer alıyor. Türkiye, biyoçeşitliliğin korunmasına dair ulusal
stratejilerin belirlenmesi, eylem plan ve programının oluşturulmasına dair Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne 1997’de imza atmasına rağmen 2010’a kadar
Biyogüvenlik Kanunu’nu çıkarmadı. 1988 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca çıkartılan “Transgenik
Kültür Bitkilerinin Alan Denemeleri Hakkında Talimat” bu konudaki ilk yasal
düzenlemeydi. Aynı yıl yerel Tarımsal Araştırma Enstitüleri, biyoteknoloji
şirketlerinin genetiği değiştirilmiş mısır ve pamuk çeşitlerini Türkiye’nin
çeşitli bölgelerinde deneme ekimine aldılar. Kamuoyuna bu araştırmaların nerede
ve hangi yöntemlerle yapıldığı açıklanmadı. Ayrıca deneme ekimleri sonucunda
genetik bulaşma, ürün verimi veya tarım ilaçları kullanımının azalıp
azalmadığına dair hiçbir açıklama yapılmadı. Ziraat Mühendisleri Odası’na göre
1998-2009 yılları arasında ABD, Kanada ve Arjantin’den 20 milyon ton genetiği
değiştirilmiş soya, mısır ve pamuk ithal edildi. Hâlihazırda Türkiye’de GDO’lu
ürünlerin ekimi yasak ama ithalatı Biyogüvenlik Kurulu’nun kararına bağlı.
GDO’ların olası risklerine karşı tartışmaların genelde uzmanlarca yapılmasına
rağmen, üreticilerin, tüketicilerin, doğa korumacıların ve bilim insanlarının uğraşları
sonucu kamuoyunun geniş kesimleri tarafından ele alınmaya başlandı.
GDO
konusu, insan ve çevre sağlığı, sürdürülebilir tarım, biyoçeşitlilik, tohum ve gıda egemenliği alanlarını
yakından ilgilendiriyor ve yurttaşlar günlük hayatlarında tarımsal veya
işlenmiş gıdalar üzerinden GDO kavramı ile karşılaşıyor. Bu araştırmada GDO
kavramı Türkiye’de ne ölçüde biliniyor, hangi alanlarla ilişkilendiriliyor ve
bölgesel farklılıklar mevcut mu sorularına yanıt aramaya çalışıyoruz.
Barış Gençer Baykan ve Burcu Ertunç
Araştırma notununu tamamına ulaşmak için tıklayınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder