Moderatörlüğünü SAAPE/LDC Watch'tan Rachita Sharma Dungel'in yaptığı panelde ilk olarak söz alan Kiribati Climate Action Network’ten Pelenise Alofa, kendi kalkınma anlayışlarıyla Batı tipi kalkınma anlayışları arasında fark olduğunu belirten Alofa, Pasifik’te fakirliğin batı tipinden farklı anlamları oldu ğu; fakirliğin gıda, giyecek ve barınma yoksunluğu olarak tanımladıklarını anlattı. Hindistan cevizi üretimi ve balık avcılığına dayalı ekonomide yeterince para kazanamadıkları çünkü AB’nin mümkün olan düşük fiyata ürünlerini aldığını ve ayrıca iklim değişikliğinin tuzlu su sokulumunu arttırdığını ve bunun da hindistan cevizi ağaçlarını öldürdüğünü belirtti.
Assosa Environmental Protection Association’dan (Etiyopya) Mengisu Beyessa iklim değişikliğine sebep olan seragazı emisyonlarının sadece %1’inin en az gelişmiş ülkeler tarafından üretilidiğini ama en çok etkilenenlerin kendileri olduğunu söyledi. Etiyopya’da yapılan çevre değerlendirmelerinde iklim değişikliğinin tarım, sağlık, eğitim gibi alanları da etkilediğinin belirlendiğini ifade etti. Third World Network’ten Meena Raman, BM İklim Değişikliği Müzakereleri'nin ortak fakat farklılaşmış sorumluluklar çerçevesinde seragazı emisyonlarının azaltılması için bağlayıcı bir anlaşma yapmak için başladığını, gelinen son noktada eksikleri olan Kyoto’nun bile ortadan kaldırılmak istendiğini, gelişmiş ülkelerin zayıf ve bağlayıcı olmayan bir rejimi dayattıklarını savundu. Post- Koyoto ifadesinin bu çerçevede yanlış olduğunu, 2012’de ilk taahhüt döneminin bittiğini belirtti. İklim müzakerelerinde gelişmiş ülkelerin küçük gruplar içinde kararlar aldıkları ve şeffaflığın tehlikede olduğunu söyledi. Ekonomik rekabetin iklim değişikliğini önleyecek bir anlaşmanın yapılmasının önüne geçtiğini belirten Raman Aralık 2011’de Güney Afrika’nın Durban kentinde yapılacak 17. Taraflar Konferansı’nda G77 ve AB’nin bağlayıcı bir anlaşmadan yana ortak tavır almaları gerektiğini ileri sürdü.
Jubilee South/Asia-Pacific Movement Debt &Development örgütünden, Lidy Nacpil, “İkli Borcu” kavramını açıklayarak konuşmasına başladı. Atmosferde herkesin eşit hakkı olduğunu, gelişmiş ülkelerin son 100 yıldır atmosferin dengesini bozacak seragazların salımından sorumlu olduğunu ve gelişmiş ve en az gelişmiş ülklere iklim borcunu ödemeleri gerektiğini söyledi. İklim borcunun sadece para transferi ile ödenemeyeceğini, emisyonlarda büyük kesintilere gitmeleri gerektiği ve teknoloji transferinin de önemli olduğunu vurguladı. İklim finansmanında miktarın gerekenden az olmasını ve borç olarak yapılandırılmasını iki önemli sorun olarak ortaya koyan Nacpil ayrıca paranın büyük kısmının karbon kredileri üzerinden mitigasyona gittiğini, EAGÜ için acil olan adaptasyona daha az kaynak ayrıldığını ifade etti. Attac Togo & Pan-African Climate Justice Alliance'dan Abi Samir 2009 yılına kadar Afrika ülkelerinin iklim müzakerelerinde ortak bir pozisyonu olmadığından hareketle PACJA'yı kurduklarını anlattı. İklim değişikliğinin şu an Afrika'da ffilen yaşandığını ve 2 derecelik bir sıcaklık artışının Afrika'nın GSYH'nın % 7'sine mal olacağını belirtti. Son olarak söz alan Sierra Leone Friends of the Earth örgütünden Abubaker Sesay iklim değişikliğini bir soykırım olarak niteledi. G-8 ülkelerinin en büyük emisyon salıcılar olduğunu ama bu ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele için gerçekçi ve elle tutulur önlem almaktan kaçındıklarını savundu.
|
13 Mayıs 2011 Cuma
En az gelişmiş ülkeler ve iklim adaleti
10 Mayıs 2011 Salı
İklim Değişikliği Bahçeşehir Üniversitesi’nde tartışılıyor.
Panel çerçevesinde “Hükümetler, şirketler ve sivil toplum kuruluşları iklim değişikliği ile mücadelede izledikleri yollar nelerdir?”, “İklim değişikliğine uyumda hangi politikaları izleyecekler?”, “Türkiye iklim değişikliğinden nasıl etkilenecek? Etkin iklim ve çevre politikalarına sahip olmanın önündeki engeller nelerdir?”, “Yurttaşlar bireysel veya kollektif olarak iklim değişikliği ile mücadelede neler yapabilir?” gibi sorulara cevap aranacak. İklim müzakereleri, yenilenebilir enerjiler ve enerji verimliliği konularının da masaya yatırılacağı etkinlik 13 Mayıs 2011 Cuma günü Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde gerçekleştirilecek. Saat 13:00’da başlayacak panelde konuşmacılar:
- Borusan Holding Enerji Müdürü Kemal Özbelli
9 Mayıs 2011 Pazartesi
Çalıştay: Başka Bir Organik Tarım Mümkün mü?
Düzenleyenler:
Tarih ve Saat:
Yer: Ege Üni. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Bölümü Seminer Salonu Bornova İzmir
İlişki için: Prof. Dr. Tayfun Özkaya
Ege Üni. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Bölümü Bornova İzmir
Eposta:
Telefon: 232 3111441
Organik tarım üretimi Türkiye’de ilk defa Avrupa ülkelerinin organik ürün talebi ile başladı. İzmir merkezli olarak başlayan bu hareket hala da daha çok ihracat odaklıdır. Tamamen ticari amaçlı başlayan bu gelişim henüz iç pazarda kendisine doğru dürüst bir yer bulamamıştır. Ülkemizde de dünyaya paralel olarak “endüstriyel organik tarım” diyebileceğimiz daha çok büyük üreticilerce ve hatta şirket çeşitlerine dayanan, monokültür tarzında ve biyoçeşitliliğe önem vermeyen bir üretim biçimi de yavaş yavaş gelişmektedir. Agroekolojik ilkelere pek önem vermeden, büyük tarım ilaçları ve gübre üreticilerince üretilen ve konvansiyonel muadillerinden daha da pahalı ilaç ve gübreler giderek kullanmaya başlanmaktadır. Üreticilere ilk yıllarda verilen primler sıfırlara doğru çekilmeye başlanmıştır. Sertifikasyon da üreticilerin maliyetlerini arttıran önemli bir unsurdur. Bunun ötesinde çiftçiler grup olarak sertifikasyon almaktadırlar. Bu maliyeti düşürüyor olsa da girdi ve pazarlama şirketlerine bağımlılığı arttırmaktadır. Bu haliyle tüketicilerin ödediği göreli yüksek fiyatlar, tüketimin daha çok eğitimli üst gelir gruplarında sıkışmasına yol açmaktadır. Bütün bu gelişmelere karşı yerel tohumlara, sosyal sertifikasyona, şirket ilaç ve gübreleri yerine agroekoloji ilkelerine ve evde, işletmede hazırlanan ilaç ve gübrelere, süpermarketler yerine kooperatifler veya doğrudan pazarlamaya dayanan alternatif arayışlar hem ülkemizde hem de dünyada belirmeye başlamaktadır.
Bir günlük bu çalıştayda akademisyen, üretici, satıcı, kooperatifçi ve profesyoneller olarak bir araya gelerek ülkemizde ve dünyadaki gelişmeleri inceleyerek ülkemiz için sonuçlar çıkarmaya çalışacağız.
Henüz program tam kesinleşmemekle birlikte öğleden önce Türkiye’de bu bağlamda alanda gerçekleşmiş ve çalışmalarına devam eden alternatif uygulamalar kısa sunuşlar halinde dinlenecektir. Bunlar arasında formal bir organik sertifikasına gerek duymadan çiftçileri gruplar halinde örgütleyerek Üniversite çalışanlarına çevre dostu ürünleri aracısız ulaştıran Boğaziçi Üniversitesi Tüketim Kooperatifi deneyimi, Gönen’de yerel buğday üretiminden ekmek üretimine kadar çevre, çiftçi ve tüketici dostu bir sistem örgütleyen Gönen grubu, çiftçileri örgütleyerek bilge köylü tarımı modelini yaymaya çalışan Üretici Sendikaları grubu ve Bayındır, Dernekli Köyünde permakültür uygulayan Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği ve ekolojik tarımda şirket tarım ilaçları ve ev yapımı ilaçlar konusunda konuşacak olan Ziraat Mühendisi Dr. Füsun Tezcan bulunmaktadır.
12-15 Mayıs 2011 tarihleri arasında İzmir’de organik fuarı da var. Belki bazılarınız ona da katılmak istiyor olabilir. Fuar hakkında bilgi almak için www.ecolgyizmir.com adresine bakabilirsiniz.
Eğer çalıştayımıza katılmak isterseniz lütfen email veya telefonla bildirin