Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu aşikar. Uzun yıllar anayasanın sivil, sosyal, özgürlükçü olması gerektiği vurgulandı. EKolojik krizlerin arttığı bir dünyada anayasalara doğa-insan ilişkisinin girmemesi düşünülemez. Nitekim bir çok ülkenin anayasasında ekolojik ilkeler yer almaya başladı. Doğanın haklarının tanımlayan , gezegenin kuşaklararası bir emanet olduğunu belirten anayasalar çoğalıyor. Örnek vermek gerekirse Toprak Ananın Hakları Evrensel Beyannamesi, Halkların İklim Değişikliği Bildirgesi, Afrika Halkları Haklar Bildirgesi, Latin Amerika İnsan Hakları Sözleşmesi Ek Protokolü, Ekvator Anayasası, Karadağ Anayasası, Portekiz Anayasası'nı sayabiliriz. Türkiye'deki anayasa tartışmalarına da bu gelişmelerden bağımsız yürütmek anlamlı olmayacaktı ve çağrıcılarından biri olduğum Ekolojik Anayasa Girişimi bu ihtiyaca cevap vermek için kuruldu. Yeşiller Partisi'nin çağrısıyla bir araya geldik ve ekolojik anayasanın temel ilkelerini ortaya koymak için 19 Şubat 2011'de bir atölye çalışması yaptık. Atölyede çalışmasının sonuç bildirgesini ve ekolojik anayasa için çağrıyı http://ekolojikanayasa.org/ adresinde bulabilirsiniz. Ekolojik anayasada benim de tuzum olsun diyenleri önümüzdeki günlerde düzenlenecek olan hazırlık toplantılarına ve 22 Mayıs 2011 tarihinde düzenlenecek Ekolojij Anayasa Konferansı'na bekliyoruz. Görüş ve önerilerinizi Ekolojik Anayasa Girişimi sekretaryasına (ekolojikanayasa@gmail.com) iletebilir ya da http://ekolojikanayasa.org adresinden doğrudan yorum olarak girebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder